Ulusal İstihdam Stratejisi, çalışma hayatında 2023‘e kadar hangi adımların atılması ve hangi önlemlerin alınması gerektiğine yönelik planlamalar öngörüyor. 2009'da çalışmalarına başlanan strateji, geçtiğimiz hafta Resmi Gazete’de yayımlanarak uygulamaya geçti. Stratejinin temel hedefi, işgücü piyasasını daha esnek bir hale getirmek. Bu ana hedef içerisinde 4 temel eksen yer alıyor. Eğitim – istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi ilk ana eksen. Türkiye’de maalesef işgücü piyasasının en temel eksikliği, eğitim planlamamız ile işgücü piyasasında işverenlerin talep ettiği eleman tipinin uyuşmaması. Yani üniversitelerimizde iktisadi ve idari bilimler fakülteleri kuruyoruz, fakat ekonomimiz sebze meyve ayıklama işçisine ihtiyaç duyuyor. Böyle olunca da, üniversite mezunu diplomalı işsizlerle, eleman bulamayan işverenlerimiz aynı anda yer almış oluyor. Bu sorunun çözülmesi işgücü piyasasında hem işsizliği çözecek, hem de işverenlerin aradığı elemanı bulmasını sağlayacaktır.
Hedef sektörler: Turizm, inşaat
Stratejinin temel hedefi olan esneklik hayata geçirilirken, bunun arkasına sağlam bir güvence duvarının örülmesi gerekiyor. OECD içerisinde en yüksek çalışma sürelerine sahip ülke olmamızın arkasında bu sorun yatıyor. Bu noktada gerekli adımların atılması konusunda herkes hemfikir olacaktır. Ancak Türkiye işgücü piyasasında çok ciddi bir kayıtdışılık ve taşeron sorunu var. Yani esnek olmadığını söylediğimiz işgücü piyasası aslında fazlasıyla kural dışı. Bu nedenle işgücü piyasasını esnekleştirelim derken mevcut durumu da unutmamak ve buna göre bir planlama yapmak gerekiyor.
İstihdam stratejisinde işgücü piyasası düşünülerek bir büyüme ve kalkınma planının oluşturulması gerektiğine de vurgu yapılıyor. Bu çerçevede istihdam yaratacak ve daha çok kişiye iş imkanı getirecek turizm, inşaat, finans, bilişim ve sağlık sektörlerine yönelik yatırım teşviklerinin artırılması planlanıyor. Bugün neredeyse pek çok ilde özel hastanenin bulunduğunu görüyoruz. Aynı şekilde inşaat sektörü yalnızca Türkiye içerisinde değil yurtdışında da yatırımlarını sürdürüyor. Ancak büyüme sağlanırken ve istihdam yaratılırken, iş güvenliğinin de unutulmaması gerektiği açık. Özellikle inşaat sektöründe yaşanan iş kazalarının sayısı artış gösteriyor. Bu doğrultuda hiçbir ekonomik büyümenin insan hayatından daha değerli olmadığı unutulmadan gerekli adımlar atılmalıdır.
Kıdem tazminatı da var
Geçtiğimiz yıllarda tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine dönüşüm amacıyla ülkemizde çiftçilerimize uygulanan pek çok desteğin kaldırıldığını ve bazı tarım ürünlerinde kotaların üzerinde üretim yapılmadığını görmüştük. Ancak dünyanın gittiği nokta göz önünde bulundurulduğunda tarım ürünlerinin fiyatlarının çok yükseldiğini ve nitelikli tarım ürünlerine talebin de çok arttığını görüyoruz. Bunun yanında pek çok ilimizdeki köylerde yabancıların yerleşerek organik tarım faaliyetlerine başladığına tanık olduk. Bu açıdan ciddi bir istihdam potansiyeli içeren tarım sektörüne yönelik sektörel istihdam stratejilerinin belirlenmesi son derece isabetli.
Ulusal istihdam stratejisinde istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesi yönünde iki düzenleme çok önemli. Bunlardan ilki kıdem tazminatı fonunun oluşturulması. Geçtiğimiz yıl Çalışma Meclisi'nde bu konu bütün tarafların katılımıyla tartışılmış ancak mutabakat sağlanamayınca konu rafa kalkmıştı. Bu konu üzerinde işçi sendikalarının çok ciddi itirazları var. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi ancak mevcut hakların korunması şartıyla hayata geçirilmeli. Aksi taktirde çalışma barışının bozulması söz konusu olacaktır. Diğer yandan bu konunun bir pazarlık meselesi haline getirilmemesi de şart.
(Kaynak: Akşam Gazetesi | 10.06.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.