İki hafta önce bugün tüm Türkiye’yi yasa boğan Soma faciası yaşanmıştı. Türkiye’nin en büyük maden ocağı kazası olarak tarihe geçen bu olay tüm ülkeyi yasa boğdu.
Madencilerin çalışma şartları, işverenlerin işçi güvenliği için alması gereken önlemler, devlet adına denetim yapan birimlerin ihmalleri bir anda kamuoyunda tartışılan konular haline geldi. Görülen; tüm birimlerin alması gereken tedbirlerde ihmalkâr davrandığıdır. İşçiler çalışma şartlarına itiraz etmemiş, sendika bu konuda girişimlerde bulunmamış, işveren tüm motivasyonunu üretime hasretmiş, devlet birimleri denetimlerini zevahiri kurtarmak için yapmış ve en önemlisi siyasiler çarkın bu şekilde dönmeye devam etmesi için tüm nüfuzlarını kullanmış. Fakat ne yazık ki ortaya çıkan ağır faturayı tarafların hiçbiri üstlenmek istemiyor. Her kesim kendi üzerine düşen sorumlulukları harfiyen yerine getirdiğini iddia ediyor. Hâlbuki rakamsal veriler ve Sayıştay raporları aynı şeyi söylemiyor. Eğer bu konu objektif ve bağımsız bir şekilde incelenirse ortada çok karmaşık ilişkiler ortaya çıkacaktır.
Vergilemenin mükellef beyanına bağlı olduğu günümüz vergi sistemlerinde vergi incelemeleri çok önemli bir fonksiyon eda etmektedir. Fakat bu konuda yapılan tartışmalarda sıkça dile getirildiği üzere, vergi incelemelerinin idareden, siyasi yapıdan, din, dil ve ırk gibi unsurlardan tamamen bağımsız olması gerekmektedir. Hükümetin kendisine muhalif gördüğü kişi ve kurumlar üzerine vergi, SPK, Rekabet Kurumu, SGK, gümrük ve diğer denetim birimlerinden müfettiş göndermesi artık sıradan rutin bir iş olarak görülüyor.
Hepimizin malumu Cemaat’e yakın şirket ve holdingler yetkisiz mahkemelerden alınan kararlarla aramalı incelemelere alındı. Bu şirketler yine aslı astarı olmayan iki satırlık ihbarlarla tekrar tekrar inceleniyor. Aynı şirketlerle ilgili MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) kaynaklı sorgulamalar da yapılıyor. İş bununla kalmıyor, partiye yakın şirket ve kişiler ile kamu kurumlarına baskı yapılarak bu kesimle olan münasebetler kısıtlanıyor.
Aynı şekilde iktidarın kendisine rakip olarak gördüğü Koç Grubu da bu incelemelerden nasibini alıyor. Tüpraş’a yapılan baskın sonrasında görevlendirilen onlarca müfettişin, aylar geçmesine rağmen henüz bir şey bulamamış olması incelemelerde ne kadar kasıtlı hareket edildiğini gösteriyor. Grubun birçok şirketine Rekabet Kurumu, SPK gibi kurumlardan da çok ağır cezalar kesiliyor.
Doğan Grubu’na yönelik yapılan incelemeler de hepimizin hafızasındadır. Baskılara dayanamayan grup akaryakıt sektöründen çekilmek zorunda kaldı. Petrol Ofisi’ni Avusturyalı bir şirkete sattı. Ayrıca bazı gazete ve kanalları da satmak zorunda kaldı.
Benzer şekilde ülkeye büyük bir istihdam ve sermaye katkısı sağlayan Boydak Grubu, İPEK Grubu gibi birçok büyük holding de bu kasıtlı incelemeler ve tavırlar yüzünden mağduriyetler yaşıyor.
Soma Holding kaç kere incelendi?
Yukarıda bahsettiğim şirket ve holdingler üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanan denetim ve incelemeler Soma faciasının baş müsebbibi Soma Holding için de yapılmış mıdır acaba? Çünkü Soma Holding ile ilgili iddiaların ardı arkası kesilmiyor. 2006 yılında Ciner Grubu tarafından işletilen ve yılda 1,5 milyon ton üretim öngörülen Soma’daki maden ocağı, grup tarafından verimli olmadığı gerekçesiyle 2009 yılında iade ediliyor. Aynı yıl ocağın işletme hakkı Soma Holding’e veriliyor. 2006 yılında bir tonu 24 TL civarında olan kömürün fiyatı her yıl ÜFE oranında artırılırken, 2012 yılında aniden olağanüstü bir fiyat artışı ile 45 TL’ye çıkarılıyor. Çıkarılan kömür miktarı ne olursa olsun Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından satın alınıyor. Holding de en fazla 2 milyon ton kömür çıkarabileceği madenden yılda 6 milyon ton çıkarır olmuş. Yani, 4 yılda yaklaşık 10 milyon ton kömür fazladan üretilmiş. Sağlanan fiyat desteğiyle Holding her geçen gün büyümüş ve palazlanmış. Bu ilişki ağı Sayıştay raporlarında açıkça tespit edilmiş ve eleştirilmiş.
AKP’nin seçim dönemlerinde vatandaşa dağıttığı kömürler Soma’dan çıkarılan kömürler mi? Bu kömürler holding tarafından doğrudan vatandaşa veya kömür dağıtımını yapan birimlere mi teslim edilmiş, yoksa TKİ üzerinden mi gönderilmiştir? Eğer teslim doğrudan yardım birimlerine yapılmışsa faturalaşma kimler arasında yapılmıştır? Soma Holding yardım birimlerine verdiği kömürün faturasını TKİ’ye hitaben düzenleyerek sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge mi düzenlemiş? Bu durumda devlet (TKİ) naylon fatura kullanmış mı oluyor? Öte yandan yardım için teslim edilen kömürler ile normal satış yapılan kömürlerin fiyatı aynı mıdır? Kâr aktarımı anlamına gelebilecek böyle bir fiyat farklılaştırılması yapılmış mı? Bunlardan da öte, yardım için alındığı söylenen kömürlerin tamamı gerçekten ihtiyaç sahiplerine dağıtılmış mı? Yoksa bazı yöneticiler ve siyasi temsilciler bir fetva çerçevesinde kendi kasalarına veya ortak havuza para aktarmış mı?
Bütün bu soruları sormamın sebebi Sayıştay denetiminde ortaya çıktığı söylenen 6,8 milyon TL’lik kayıp kömür. TKİ kayıtlarında olması gereken fakat bulunamayan 667 bin tonluk kömür için üstelik 1,3 milyon TL vergi de ödenmiş. Acaba TKİ’nin almış göründüğü bu kömür yukarıda bahsettiğim kişiler tarafından başka şekilde mi değerlendirilmiş?
Bütün bu soruların cevabını bulmak aslında çok kolay. Soma Holding nezdinde yürütülecek bir incelemede holding bünyesinde bulunan maden ocaklarından hangi yılda kaç milyon ton kömür üretildiği, bu kömürün kime kaç TL’den satıldığı, bu satıştan kaç TL kâr elde edildiği tespit edilebilir. Maliye Bakanlığı’nın ve Vergi Denetim Kurulu’nun Soma Holding ile ilgili son yıllarda yapılan incelemeler, bu incelemede yapılan tespitler ile ilgili açıklama yapması gerekmekte. Holding ile ilgili herhangi bir inceleme yapılmamışsa kısa sürede bir inceleme düşünülüp düşünülmediği de açıklanmalı. Benim tahminim holdingin incelenmemesinin sebebi holdingi korumak değil. Havuz medyasının faciadan üç dört gün sonra holding aleyhinde başlattığı yayınlar holdingi ve yöneticilerini korumak gibi bir dert bulunmadığını gösteriyor. Şirketin vergi incelemelerinden azade olmasının yegane sebebi yukarıda anlatmaya çalıştığım ilişkilerin ortaya çıkmasından duyulan korku olabilir. İşini hakkıyla yapacak bir inceleme elemanı ve inceleme ekibi fotoğrafı tüm netliğiyle ortaya çıkarmakta zorlanmaz.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 27.05.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.