2010 yılında 43’ü yeraltında, 18’i de yerüstünde olmak üzere Türkiye’deki maden ocaklarında toplam 61 kaza yaşandı.
23 Şubat tarihinde Balıkesir’in Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy’de özel bir şirkete ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında 17 kişi hayatını kaybetti, 18 kişi de yaralandı.
17 Mayıs tarihinde TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında meydana gelen Metan gazı patlaması nedeniyle 11 kişi yaralanırken, yeraltında kalan 30 maden çalışanı hayatını kaybetti.
Bunun üzerine 24/06/2010 tarihinde 3213 sayılı Maden Kanununda 5995 sayılı Kanun ile yeni düzenlemelere yer verildi.
Teknik nezaretçinin atandığı ruhsat sahasındaki faaliyetleri düzenli bir şekilde denetleyerek tespit ve önerilerini teknik nezaretçi defterine kaydetmesi zorunludur. Aksi takdirde teknik nezaretçi uyarılır.
İkinci kez aynı ruhsat ile ilgili olarak bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda teknik nezaretçi hakkında beşinci
fıkra hükümleri uygulanır. Teknik nezaretçi defterini, teknik nezaretçi ile ruhsat sahibi veya vekili imzalar. Defterin ibraz
edilmemesi veya düzenli tutulmaması halinde, ruhsat sahibine on yıl süreli işletme ruhsatları için belirlenen yıllık işletme
ruhsat harcı tutarında idari para cezası uygulanır.
İşletme faaliyeti, projesine ve Kanunun ilgili hükümlerine göre yürütülür. İşletme projesine aykırı faaliyette bulunulması ve faaliyetlerin can ve mal güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşturduğunun
tespit edilmesi halinde maden üretimine yönelik faaliyetler durdurulur.
İşletme projeleri ve değişiklikleri uygulamaya konulmadan önce Genel Müdürlük onayının alınması zorunludur. Aksi
takdirde faaliyet durdurulur.
Maden işletme faaliyetleri, maden mühendisi nezaretinde yapılır.
Yeraltı üretim yöntemiyle çalışan işletmeler ile en az onbeş işçi çalıştıran açık işletmeler asgari bir maden mühendisini daimi
olarak istihdam etmek zorundadır. Teknik ve daimi nezaretçinin görev, yetki, sorumlulukları, atanma usul ve esasları,
vardiyalı çalışan işletmelerde işletmenin büyüklüğü ve niteliği esas alınarak her vardiyada zorunlu olarak istihdam edilecek
maden mühendisi ile ruhsat sahasında görevlendirilecek teknik elemanların çalışma usul ve esasları Bakanlıkça çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
İşletmede daimi istihdam edilen maden mühendisi, kanun ve yönetmeliklerle belirlenen şartları taşıması kaydıyla 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 81 inci maddesinde belirtilen iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların üstlendiği görev ve sorumluluğu da yerine getirir.
Maden mühendisi istihdamı veya nezareti gerçekleşmeden üretim yapılması halinde ruhsat teminatı irad kaydedilerek
faaliyet durdurulur. Maden mühendisi istihdamı/nezareti sağlanması ve teminatın yenilenmesi ile faaliyete izin verilir.
Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları
rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile
ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan
sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
Maden Kanunda yapılan 2010 tarihli yeni düzenlemelere göre , Bakanlıkların yapacağı denetlemelerde dikkate alınması gereken önemli hususlar vardı.
Asıl işçileri sendikası bünyesinde bulunduran sendikalar bu düzenlemeler doğrultusunda oto kontrol sistemi kurmalı ve uygulamayı kontrol etmesi gerekiyordu.
Madencilik iş kolunda faaliyet gösteren sendikanın toplu iş sözleşmesini incelediğimizde ciddi anlamda iş sağlığı ve güvenliği konusunda düzenleyici maddelere yer verilmiştir.
Fakat toplu sözleşme metninde yer alsa da uygulama da , işler olmadığını Soma Maden Kazası ile birlikte görmüş olduk.
Yapılan düzenlemeler sonucunda yetkili İşçi Sendikaları Madenlerde gerekli denetlemeleri yapması gerekiyordu.
Özellikle Maden Mühendislerinin düzenlediği teknik nezaretçi defterlerindeki olumsuzlukları takip edilmesi , rödövans sözleşmelerini mercek altına almamıştır.
3213 sayılı Maden Kanununda ciddi anlamda değişikliklere gidilmiştir.
Kanunla ilgili de uygulama yönetmeliği 06/11/2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Yönetmelikte yapılan değişiklik ile Madenlerde 4857/78 Maddesine göre İşletme Belgesi alma zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.
Böylece 2012 yılının sonuna geldiğimizde son iki yılda Maden sahalarında bazı düzenlemeler ile birlikte boşluklarda ortaya çıkmıştır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile birlikte yönetmeliklerde yayınlanmaya başlamıştır.
Bu kanunda ciddi anlamda yaptırımlar başlamasına rağmen İşçi Sendikası neden gerekli incelemeleri yapmamıştır.
Kanunun yeterince irdelenmemiştir diye kafamızda soru işaretleri oluşuyor.
Özellikle Maden de çalışan işçiler ile irtibata geçilerek işçi temsilcilerinden veriler alınarak şube kanalı ile birlikte genel merkezde değerlendirilmesi gerekir idi.
Maden Mühendisleri ve teknik nezaretçilerden kurulan bir ekip ile birlikte Maden Mühendisleri Odası görüşleri doğrultusunda riskler üzerinde durulmalıydı.
6331 sayılı Kanunun 10,11,12 Maddeleri oldukça önemli olmasına rağmen aksaklıklar devam ediyorsa ,İşçi Sendikaları bu aksaklıkların düzenlenmediğini gördüğünde Kanundan gelen yaptırım olan ;
13. Maddeye dayanarak İşyerinde çalışmaktan kaçınma hakkını kullanabilirdi.
SENDİKALAR BU YÖNETMELİĞE DAYANILAN İSTİSNAYA İTİRAZ ETMEDİ.
30/04/2013 tarihli Çalışanların Paylayıcı Ortamların Tehlikelerden Korunması Hakkındaki yönetmelik ile
Madde :2;
Ancak
ç) Sondaj yöntemiyle maden çıkarma işleri ile yeraltı ve yerüstü maden çıkarma işleri bu Yönetmelik kapsamı dışındadır.
Denilmiştir.
Böylece madenlerde öncelikli ihmal zinciri de başlamıştır.
KORUYUCU EKİPMANLAR İHMAL ZİNCİRİNİN İLK HALKASI
Koruyucu ekipmanlar dediğimizde çalışanının işten kaynaklanan risklere karşı koruyan malzemeler alınmamış, son kullanım tarihleri geçmiş ,üstelik bunları kullananlar ise maddi anlamda ücretten kesinti yapılarak paraları alınmıştır.
Norm ve standart bütünlüğü taşıyan koruyucu ekipmanlara yatırım yapılmamıştır.
Ucuz ve işlevi olmayan koruyucu ekipmanlar tercih edilmiş.
Dünya Madencilik sektörünün kabul ettiği koruyucu ekipmanlar alınmamıştır.
Gerekçe olarak Maliyetler gösterilmiştir.
Oysa ,önlemek ödemekten ucuzdur mantığı ile yola çıkılması halinde yapılan yatırımların ileride oluşacak tazminatların önüne geçileceğinin işaretidir.
6331 SAYILI KANUNUN UYGULAMAYA YÖNELİK YÖNETMELİĞİ KAĞIT ÜSTÜNDE KALMIŞ
19/09/2013 Tarihli Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinde belirtilen ;
Yönetmeliğin amacı sondajla maden çıkarılan işlerin yapıldığı işyerleri ile yeraltı ve yerüstü maden işlerinin yapıldığı işyerlerinde çalışanların sağlık ve güvenliğinin korunması için uyulması gerekli asgari şartları belirlemektir ibaresi ile düzenlemeler gözden geçirilmesi ,üyelerine gerekli bu konuda eğitim verilmiş midir?
Çalışanların bilgilendirilmesi
MADDE 10 – (1) Kanunun 16 ncı maddesi hükümleri saklı kalmak kaydı ile çalışanlar veya temsilcileri, işyerinde sağlık ve güvenlikle ilgili alınması gereken tüm tedbirler ve bu Yönetmeliğin, özellikle 5, 6, 7 ve 8 inci maddelerinin uygulanması hakkında bilgilendirilir.
(2) Bu bilgiler çalışanlar tarafından erişilebilir ve anlaşılır şekilde olur.
Somada ortaya çıkan tablo ile Madde 10 ‘nun kağıt üstünde kaldığını görüyoruz.
Yönetmelik yayınlanmış ,uygulamada hayat bulmamıştır.
İŞÇİ SENDİKALARI MESLEK STANDARTI İÇİN YAPILAN DÜZENLEME DE GEÇ KALMIŞTIR.
Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından görevlendirilen kurum ve kuruluşlarca maden sektöründe hazırlanacak meslek standartlarının ulusal meslek standardı, yeterliliklerin de ulusal yeterlilik olarak kabul edilebilmesi için inceleme yapan, önerilerde bulunan ve Yönetim Kuruluna sunulmasına karar veren MYK Maden Sektör Komitesi kurulmuş ve ilk toplantısını 4-5 Mart 2014 tarihlerinde gerçekleştirmiştir.
Yaptığım araştırmalarda İşçi Sendikası Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanuna göre mesleğin standartlarını bile belirlemede geç kalmıştır.
ŞİMDİ KAVGA ZAMANI DEĞİL YANLIŞLARDAN DÖNME ZAMANI
İşçi Sendikası şimdi şapkasını önüne koymalı ,acilen kendi içinde özeleştiri yaparak ihmali görülen yöneticileri görevden almalı ,bizzat maden de çalışmış işçi ile bire bir diolog içinde olan yöneticileri göreve getirmelidir.
Sahada çalışan işçi temsilcileri madencilik anlamında ,sendika yapılanmasına daha da verimli olacaktır.
Çalışanların kafasından imaj olarak sendika bizi harcıyor sorusunu silmeli ,halk tabiri ile sarı sendika olmamalıdır.
Sendika üretimden gelen gücü kullanmalıdır.
Ülke madenciliği sektörünü güvenli bir iş sahası haline getirmeli ,21 YY yakışan teknik anlamda sektör oluşturulmalıdır.
Bölge insanını sendikal güvence ile birlikte dayıbaşı denilen çalışanın sırtından para kazanan simsarlardan kurtarmalıdır.
Çalışanlar madenlerinin kapatılmasını değil ,güvenli olmasını istiyorlar.
Şimdi Sendikanın çözüm üretme zamanıdır.
Üretimden gelen gücünü kullanan sendika aşağıdaki yaptırımları yapacaktır.
-Maden iş kolunda risk değerlendirilmesi yapılırken işçi sendikası ve çalışanların görüşü ele alınacaktır,
- Taşeronluk/alt işverenlik uygulaması yeniden gözden geçirilmeli,
- Üretim zorlaması önlenmeli,
- Madenlerde meydana gelen geçmiş kazalar değerlendirilmeli
- Grizu riskine karşı önlemleri hakkında akademik donanımlı raporlar hazırlanmalı,
- Kontrol ve degaj sondajlarının yeterince yapılması,
- Delme-patlatma işlemindeki riskeler değerlendirilmeli,
- Çalışanlara koruyucu ekipman adına yüksek donanımlı her zaman test edilen maskeler sağlanmalı,
- Gaz izleme ve ikaz sistemlerinin yeterli olmalı,
- Havalandırma sistemi değerlendirilmeli,
- Grizu emniyetli elektrikli cihaz ve ekipmanlar ile ilgili sorunlar giderilmeli,
- Nefeslik-kaçamak yolu ile ilgili yetersizlikler önlenmeli
- Tahkimat ile ilgili eksiklikler giderilmeli,
- Tahlisiye hizmetleri ile ilgili sorunlar çözülmeli ,eğitimli tahlisiye ekipleri hazır kıta olarak bulundurulmalı,
- Maden işletmelerinde gözetim (iç denetim) hizmetlerinin yeterli hale getirilmeli,
- Teknik nezaretçilik vb. işletme içi denetim uygulamaları ile ilgili sorunlar giderilmeli ,nezaretçi defterleri günlük kontrole açık tutulmalıdır.
- Yaşam Odaları konusunda yatırımlar yapılmalı,
- Mesleki eğitim ve iş güvenliği kültürü noksanlıkları işveren ,işçi ve sendika üçgeninde çözülmeli,
- Maden çıkarılan bölgelerde yanık ,meslek hastalıkları ile ilgili tam donanımlı hastaneler ,uzman doktorlar görev yapmalı.
- Maden sahalarında ilk yardım ve müdahale anlamında poliklinikler bulunmalı ,yetişmiş eleman istihdam edilmelidir.
Madenlerde ve tüm riski yüksek işlerde asıl işin bölünerek alt işverenlere verilmesi yasaklanmalıdır.
Riski yüksek yer altı madenciliğinde rödovans uygulaması yeniden değerlendirilmelidir.
İşverenleriyle, çalışanlarıyla, sendikalarıyla tüm tarafların sürekli olarak bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi, eğitilmesi, teşvik edilmesi ve uygun mekanizmaların kurulması sağlanarak iş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesi ve bazı düzenlemelere yer verilmesi gerekiyor.
(Kaynak: Alitezel.com | 26.05.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.