Bir haftadır Soma’yı yazıyoruz, konuşuyoruz, izliyoruz. Vicdanı olan, insan olmanın verdiği sorumluluğu taşıyabilen herkes Soma, kara yazgılı maden işçilerimize, kardeşlerimize, dul eş ve yetim çocuklara ağlıyor, üzülüyor ve gerekten imkanları ölçüsünde yardım etmeye çalışıyor.
İnsanlıktan nasibini almamış az sayıda hilkat garibesi ise bu elim kazayı gündemde olma, toplumu germe ve kamplaştırmada kullanmak, dahası kendi kıt beyniyle insanları aşağılamaya çalışıyor. Hayatında bir işçiye selam vermemiş, işçinin selamı almamış, plazalarda ve otel lobilerinde viskisini yudumlayanlar bugün işçinin alın terinden, gözyaşından ve kanından nemalanmaya çalışıyor.
Burada hemen belirteyim ki, Soma iş sağlığı ve güvenliğinde bizim için bir dönüm noktası olmalı. Öncelikle her ne kadar mevzuatımız genel olarak yeterli olsa da, İLO’nun 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini acilen imzalamamız gerektiğini belirtmeliyim. Bazı kişiler bu sözleşmeyi imzalamaya gerek olmadığını söylese de, en azından eksiklerin giderilmesi ve uluslararası uyum sağlanmış olacaktır. Burada İLO’nun 176 sayılı sözleşmesinde yer alan önemli hususlardan bahsetmek lazım. Buna göre;
- Yeraltı kömür madenlerinde ve gerektiğinde diğer yeraltı madenlerinde işçiler için yeterli kurtarıcı solunum cihazları sağlanması ve bunların sürekli bulundurulması,
- Madenlerde engelleyici ve koruyucu önlemleri konusunda aşağıda belirtilen öncelik sırasına göre ele alacaktır:
(a) riskin ortadan kaldırılması;
(b) riskin kaynağında kontrol altına alınması;
(c) güvenli çalışma düzenlemeleri dâhil olmak üzere çeşitli yollarla riskin asgariye indirilmesi ve
(d) risk varlığını sürdürüyorsa kişisel koruyucu donanım kullanılmasının sağlanması,
- Güvenli çalışma ve sağlıklı bir çalışma ortamı koşulları sağlanması için, bir iletişim sistemi dâhil olmak üzere, madenin uygun biçimde düzenlenmesi, inşa edilmesi ve elektrik, mekanik ve diğer gerekli cihazlarla donatılması,
- Mümkün olduğu her durumda ve yer altındaki her çalışma mahalli, için her biri yüzeye ulaşmak için farklı yollarla bağlantılı iki çıkış bulundurulması;
- İşçilerin açık olabilecekleri tehlikelerin ve bu açıklığın derecesinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi için çalışma ortamlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve düzenli olarak denetlenmesi,
- İşçilerin güvenliği ve sağlığı açısından ciddi bir tehlike ortaya çıktığında faaliyetlerin durdurulmasını ve işçilerin güvenli bir yere tahliyesinin sağlanması,
- Yeraltında bulunan kişilerin adlarının ve olası mahallerinin herhangi bir anda doğru olarak bilinmesini sağlayacak bir sistemin oluşturulması,
Gibi önemli hususları kapsamaktadır.
Bu açılardan bakıldığında bile mutlaka bu sözleşmenin imzalanması ve şartların yerine getirilmesinin gerektiği açıktır.
İş güvenliği denetimi nasıl olmalı?
Bu elim kaza bizlere iş güvenliği denetimlerinde de önemli sıkıntılar olduğunu göstermektedir. Hem bakanlıktaki iş güvenliği denetimi yapan müfettiş özlük hakları ve çalışma koşullarının, hem de iş güvenliği uzmanlığı ve OSGB’lerin (ortak sağlık ve güvenlik birimi) revizyon ve yeniden düzenlenmesi ihtiyacı doğmuştur.
Hemen belirtelim ki, bu kaza ile iş güvenliği uzmanlarının doğrudan işyeri bünyesinde bordrolu eleman olarak çalıştırılması yanlış olduğunu ve mutlaka iş güvenliği uzmanlığı hizmetlerinin zorunlu olarak (yapı denetim şirketlerinde olduğu gibi) bağımsız OSGB’ler tarafından yerine getirilmesi sağlanmalıdır.
Yine mevcut yönetmeliklerde aynı uzmandan hizmet alınacağı ve uzmanın hizmet süresinin bölünemeyeceği yönündeki düzenleme değiştirilerek aynı işyeri için OSGB’ler tarafından farklı uzmanların görevlendirilebilmesi (örneğin uzman çalıştırma süresinin bölünerek aynı işyerinde elektrik mühendisi, makine mühendisi, çevre mühendisi, kimya mühendisi gibi farklı disiplinlerden gelen uzmanlarında görevlendirilmesi) olmalıdır. Ayrıca OSGB’lere getirilen komşu il sınırı yerine, OSGB’nin tüm Türkiye’de hizmet vermesi ve hizmet verilecek il’de ikamet eden iş güvenliği uzmanları çalıştırmaları yönünde değişiklik yapılmalıdır. Böylece merkezi yerlerde kurulu deneyimli ekipler nezaretinde ve tüm ülkede aynı standartta hizmet verilmesi sağlanmış olacaktır.
Çalışma hayatının denetimi reform bekliyor
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde 3 farklı denetim elemanı mevcuttur. Bunlar İş Müfettişleri, Sosyal Güvenlik Müfettişleri ve Sosyal Güvenlik Denetmenleri’ dir.
Uluslararası düzenlemeler göz önüne alındığında Çalışma Hayatının denetiminin tek ve merkezden yapılmasının, denetimin etkinliğini ve kalitesini artırdığı görülecektir. İLO 81 ve 176 nolu sözleşmeler dikkatle incelendiğinde Çalışma Hayatında farklı farklı denetim elemanlarının olmadığı anlaşılacaktır. Bu nedenle, Maliye Bakanlığı bünyesinde oluşturulan ve büyük etkinlik sağlanan “Vergi Denetim Kurulu” gibi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile ilgili kuruluşu Sosyal Güvenlik Kurumundaki (İş Müfettişleri, Sosyal Güvenlik Müfettişleri ve Sosyal Güvenlik Denetmenleri) üç denetim biriminin tek çatı altında toplanması yönündeki taleplerin de dikkatle incelenmesinde fayda vardır.
İş güvenliği denetimi yapan müfettişlerin yeni mezunlardan seçilerek müfettişlik hiyerarşisi kapsamında yetiştirilmesi yanında piyasada 10 yıl iş güvenliği uzmanlığı yapmış A grubu uzmanların da sınavla iş müfettişi olma yolu açılmalıdır. Böylece piyasa tecrübesi de teftiş kuruluna ve denetimlere güç katacaktır.
(Kaynak: Star Gazetesi | 24.05.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.