Bilindiği gibi gelir vergisi mükellefleri her yıl 1-25 Mart tarihlerinde önceki yıl elde ettikleri gelirleri için (bazı mükelleflerde zarar dahil) yıllık gelir vergisi beyannamesi verirler ve mart-temmuz aylarında iki taksit halinde tahakkuk eden gelir vergisini öderler. Kurumlar vergisi mükellefleri ise her yıl nisan ayında 1-25 Nisan önceki yılda elde ettikleri kurum kazançları için (zarar dahil) yıllık beyanname verirler ve tahakkuk eden vergiler Nisan ayının sonuna kadar ödenir.
Verilen beyannamelerle beyan edilen kazançtan hesaplanan kurumlar vergisinden yıl içinde kesinti yoluyla ,üç ayda bir olmak üzere verilen geçici vergi beyanları dolayısıyla ödene geçici verginin ve (varsa) yurt dışı faaliyetlerden sağlanan kazançlar üzerinden ilgili ülkede ödenen vergilerin mahsubu sonunda mükellefe iade edilmesi gereken bir vergi söz konusu olabilir.
Bugün yazımızda kesinti yoluyla yurt içinde ödenen vergilerin yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannamelerinde hesaplanana vergiden mahsubu ve iadesi üzerinde duracağız. Gelecek yazımızda ise geçici vergilerin mahsup ve iadesi ile mahsup ve iadelerde özellik taşıyan konular ele alacağız.
Yıl içinde kesinti yoluyla ödenen vergiler
Vergilendirme sistemimizde, vergilerin toplanması sürecinin güvenilirliğini sağlayabilmek amacıyla, bazı kazanç ve iratlar üzerinden, daha sonra ödenecek asıl vergiden mahsup edilmek üzere, tevkifat veya stopaj gibi adlarla vergi kesintisi yapılması benimsenmiş bu amaçla Gelir Vergisi Kanunu'nun (GVK) 94-100 üncü maddelerine ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) da 15 ve 30'uncu maddelerine hükümler konulmuştur. Bu maddelerdeki hükümler uyarınca; tevkifata tabi olduğu belirtilen kazanç ve iratların hak sahiplerine ödenmesi sırasında, anılan ödemeleri gerçekleştiren taraflarca, yukarıda belirtilen maddelerde yer alan oranlarda vergi kesintisi yapılmakta, bu şekilde kesilen vergiler de, kesintinin yapıldığı ayı izleyen ayda, vergi idaresine muhtasar beyanname ile beyan edilip ödenmektedir.
Uygulama kapsamındaki tüm işlemler, tevkifat yapan ile istihkak sahibi arasında gerçekleşmektedir. Tevkifat esasında, istihkak sahibine ödeme yapan gerçek ve tüzel kişiler vergi tevkifatını yaptıktan sonra kalan net tutarı istihkak sahibine ödemekte, tevkifata tabi gelirleri ve bunlar üzerinden yaptıkları kesinti miktarını, kanunda belirtilen süreler içinde muhtasar beyanname ile ilgili vergi dairesine bildirmektedirler. Söz konusu geliri elde edenler adına ödeme yapanlarca kesilen vergiler, bu gelirlerin beyana tabi olması durumunda, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilebilmektedir. Üzerinden kesinti yapılan gelirin beyan edilmediği durumlarda ise tevkif suretiyle ödenmiş olan vergi, nihai vergi haline gelmektedir.
Yıl içinde fazla ödenen vergilerin mahsubu ve iadesi
Yıl içinde ödenen vergilerin, kısmen veya tamamen, beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilemediği durumlarda dönem içinde tevkif suretiyle, ödenmiş olan vergiler, mükellefin diğer vergi borçlarına mahsup edilmekte veya böyle bir borcun bulunmadığı hallerde, kendisine red ve iade edilmektedir.
Beyanname üzerinden hesaplanan vergiye mahsup
Yıllık beyanname ile beyan edilen gelir veya kurum kazancı üzerinden hesaplanan vergiden yıl içinde tevkif yoluyla kesilen vergiler yıllık beyannamede mahsup edilir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için, tevkif yoluyla kesilen verginin beyannameye dahil edilen gelir veya kazanca ilişkin olması gerekir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin, yıllık gelir veya kurumlar vergisinden mahsubunda mükelleflerin kendilerinden yapılan vergi tevkifatı ile ilgili olarak kesintiyi yapan vergi sorumlularının adı-soyadı veya unvanını, bağlı olduğu vergi dairesini ve vergi kimlik numaralarını, kesintiye esas alınan brüt tutarları, kesilen vergileri ve kesinti yapılan dönemleri gösteren bir tabloyu yıllık beyannamelerine eklemeleri yeterlidir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin diğer vergi borçlarına mahsup ve nakden iadesi
- Mahsup
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının diğer vergi borçlarına mahsup talebi tutarına bakılmaksızın, inceleme raporu ve teminat aranılmadan yerine getirilir.
Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesinin kanuni süresinde verilmemesi ya da sair nedenlerle ikmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlar üzerine tahakkuk eden vergiler ile ilgili olarak daha önce tevkif yoluyla kesilen vergiler öncelikle tarhiyat aşamasında vergi dairesince dikkate alınarak yerine getirilir. Bu mahsuplar sonunda kalan kısım talep edilmesi halinde diğer vergi borçlarına mahsup edilir. Bu durumda mahsup talepleri dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. Bu tarihten itibaren mükelleflerin mahsubunu talep ettikleri vergi borçları için gecikme zammı uygulanmaz.
Mükellefler dilerlerse ortağı bulundukları adi ortaklık veya kollektif şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları vergi borçlarına da mahsuben iade talebinde bulunabilirler. Bu taleplerin yerine getirilebilmesi için, iade alacaklısı mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması ve mahsup dilekçesinde adi ortaklık veya kollektif şirketin hangi dönem borçları için mahsup edildiğinin belirtilmesi gerekir. Mükellefin muaccel hale gelmiş vergi borcunun bulunmaması halinde, iade alacağının sonraki dönemlerde muaccel hale gelecek vergi borçlarına mahsubu mümkündür. Bu takdirde mahsup talebi sonraki dönemlerde doğacak verginin tahakkuku ile hüküm ifade eder.
- Nakden iade
Nakden İade taleplerinin dilekçe ile yapılması şarttır. Tevkif yoluyla kesilen vergilere ilişkin nakden iade edilecek tutarın 10 bin lirayı geçmemesi halinde iade talebi, yıl içinde yapılan tevkifatlara ilişkin tablo ile birlikte ,aşağıda belirtilen 429 No.lu VUK Genel Tebliği ile standart hale getirilen dilekçe ve ekleri ile başvurulması halinde, inceleme raporu ve teminat aranmaksızın yerine getirilir.
Nakden yapılacak iade taleplerinin 10 bin lirayı aşması halinde, 10 bin lirayı aşan kısım Vergi Usul Kanununa göre vergi inceleme yetkisi bulunanlarca yapılacak inceleme sonucunda düzenlenecek vergi inceleme raporuna göre iade edilir. 10 bin liraya kadar olan kısım ise, dilekçe ekinde yukarıda belirtilen belgelerin yer alması koşuluyla teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin iade edilir.
İade talebi teminat gösterilmesi halinde inceleme sonucu beklenmeksizin yerine getirilir. Teminat olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10'uncu maddesinin 1,2 ve 3 numaralı bentlerinde sayılanlardan bir veya bir kaçı gösterilebilir. Banka teminat mektuplarının (süresiz-şartsız) paraya çevrilmeleri konusunda hiçbir sınırlayıcı şart taşımaması gerekir.
Nakden iade talebinin 100 bin liraya kadar olan kısmı mükellefle süresinde tam tasdik sözleşmesi düzenlemiş yeminli mali müşavirce düzenlenecek tam tasdik raporu uyarınca iade edilir. İade talebinin 100 bin lirayı aşan kısmının iadesi ise denetim elemanlarınca düzenlenen vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.
Nakden iade edilebilir aşamaya gelen alacağın üçüncü şahısların vergi borçlarına mahsubu talep edilebilir. Bu şekilde yapılan mahsup talepleri düzeltme fişinin onaylandığı tarih itibariyle yerine getirilir.
İade talebinin kısmen mahsuben kısmen nakden olması halinde, söz konusu talepler 252 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yer alan açıklamalar çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilir. Dolayısıyla talebin tümünün nakit iadesi olarak kabul edilerek işlem yapılması söz konusu değildir.
429 seri No.lu VUK Genel Tebliği ve mahsup-iade uygulaması
1 Kasım 2013 tarihinden itibaren mükelleflerin yıl içinde kesinti yoluyla fazla ödedikleri verginin mahsuben ve nakden iadesine ilişkin iade talep dilekçelerinin standart hale getirilmesine ilişkin olarak yeni esaslar 429 no.lu Genel Tebliğ ile getirilmiştir. Buna göre;
İade hakkı doğuran işlemler nedeniyle nakden veya mahsuben yapılacak iade talepleri, Gelir İdaresi Başkanlığı internet vergi dairesi üzerinden elektronik ortamda, bu sirkülerin devamında yer alan standart dilekçeler kullanılmak suretiyle yapılacaktır.
İade talep dilekçeler, internet vergi dairesi şifresi kullanılmak suretiyle mükellefler veya mükelleflerce yetkilendirilecek bir meslek mensubu (serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir) vasıtası ile elektronik ortamda gönderilebilecektir.
Mükellefler aynı standart dilekçe ile hem mahsuben hem de nakden iade talebinde bulunabileceklerdir. Bu durumda mahsuben iadesi talep edilen tutar için mahsuben iadenin şartları, nakden iadesi talep edilen tutar için nakden iadenin şartları aranacaktır.
İade taleplerini elektronik olarak yapmak zorunda olan mükelleflerin iade taleplerini elektronik olarak yapmamaları durumunda iade talepleri dikkate alınmayacaktır.
Kesinti yoluyla ödenen vergilerden doğan gelir veya kurumlar vergisinin nakden veya mahsuben iadesine ilişkin talepler için Gelir/Kurumlar Vergisi İade Talep Dilekçesi (Tebliğ eki (1A)) verilmelidir.
Kesinti yoluyla ödenen vergilerin mahsubu ve iadesi
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 01.05.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.