Vergi kanunlarına göre, vergileme ile ilgili ödevlerini mükellefl erin kendilerinin yerine getirmeleri esastır. Ancak, mükellef veya vergi sorumlularının, bazı durumlarda, vergi ödevlerinin kanuni temsilciler tarafından yerine getirilmesi zorunlu olmaktadır.
Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesine göre; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfl ar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellefl erin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükellefl erin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır.
Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükellefl ere rücu edebilirler.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Mükerrer 35. maddesine göre ise; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfl ar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
Kamu alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur. Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Kanuni temsilciler
Kanuni temsilcilerin kimler olduğu konusunda Vergi Usul Kanunu’nda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un yukarıda belirttiğimiz, mükerrer 35.maddesi uygulamasına ilişkin 1 Seri No. lu Tahsilat Genel Tebliği’nde açıklamalar yapılmıştır. Tebliğdeki konuya ilişkin açıklamalara göre; 6183 sayılı Kanun’un kamu borçlusu saydığı kanuni temsilcilerin kim ler olduğu ve sorumluluklarının şekli Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili diğer mevzuatta belirlenmiştir.
İlgili mevzuatta belirlenen tüzel kişiliği haiz kuruluşlar için ayrıca Ticaret Siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilen ana sözleşmelerinde ve bu sözleşmelerde aynı usulle yapılan değişikliklerle belirlenen kanuni temsilciler, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. madde si ile amme alacağının ödenmesinden de sorumlu tutulmuşlardır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre temsilciler şirketler itibariyle aşağıda açıklanmaya gayret edilmiştir.
Sermaye şirketleri ve kanuni temsilciler
• Temsilci
Temsilci başkasının nam ve hesabına hareket ederek irade beyanıyla tem sil ettiği kişiyi hak sahibi veya borçlu kılabilen kişidir. Temsilcinin temsil yet kisi, bir kanun hükmünün veya temsil edilenin istek ve iradesine dayanır. Kanuna dayanan temsil yetkisine kanuni temsil bu tür yetkiye sahip olan kişi ye de kanuni temsilci denir. Kaynağım temsil edilenin istek ve iradesinden alan temsil yetkisine ise iradi temsil bu şekilde yetkili kılman kimseye de iradi temsilci adı verilir.
• Anonim şirketlerde kanuni temsilci
Türk Ticaret Kanunu’nun 365. maddesine göre, anonim şirket yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil edilir. Kanun’un 367. maddesinde ise yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre ,yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler.
Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.TTK 371 ve 372 maddelerde temsilin şekli hükme bağlanmıştır. Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu ,temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. Ancak, en az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır. Temsil yetkisinin devredildiği durumlarda şirketin kanuni temsilcisi yetki devralanlar olacaktır. Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacakları Kanunu Kanunu’nda belirtilen sorumluluklar da yeni temsilcilere aittir. Temsile yetkili olanların ticaret sicilinde tescil ve ilanı gerekir. Temsilcinin değişmesi halinde de aynı prosedür uygulanır.
• Limited şirketlerde kanuni temsilci
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 623 maddesinde temsilciler belirtilmiştir. Buna göre; Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın ,şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir. Şirket müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler. Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını veya temsil yetkisini sınırlayabilir. Ayrıca, her ortak, haklı sebeplerin varlığı durumunda, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
Bilindiği gibi, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket ortağı, diğerleri bir anonim şirket pay sahibi gibi sorumlu olan şirkettir. Eshamlı komandit şirketin yönetimi ve temsili, esas itibariyle, komandite ortaklar tarafından yerine getirilir. Anonim şirket yönetim kurulunun görevleriyle sorumluluklarına ilişkin TTK hükümleri yönetici olan komandite ortaklar hakkında da geçerlidir.
Yönetici komandite ortağın görevden alınması ise TTK’nın kollektif şirkete ait hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilir. Görevden alma kararının tescili ile, görevden alınan ortağın şirketin bu tarihten sonra doğacak borçlarından dolayı kişisel sorumlulukları sona erer.
Kısaca belirtmek gerekirse, vergi ödevleri kanuni temsilciye bırakılan mükellefl erin vergilerinin bu kişilerden tahsili için kanuni temsilcilerin temsil ettiği mükellefin vergi ödevlerini yerine getirmemiş olmaları ve vergi borcunun asıl mükelleften alınamamış olması gerekir. Bu iki şart bir arada mevcut ise temsil edilenlerce ödenmemiş vergi borcu kanuni temsilcinin mal varlığından alınır. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun çerçevesinde takibat yapılarak tahsil yoluna gidilir. Şunu da belirtelim ki, bu kanunun mükerrer 35. maddesinde hükme bağlanan sorumluluklar sadece vergi borçlarını değil, tüm kamu alacaklarını kapsamaktadır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 24.04.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.