Basına yansıyan bilgilere göre vergi denetimi ile görevli elemanların yaptıkları denetimler sonucunda tespit ettikleri beyan dışı kalmış dolayısıyla vergilendirilmemiş gelir ve kazanç miktarları her yıl katlanarak artmaktadır. Bu durum ülkemizde mükelleflerin Anayasal vergi ödeme görevini yerine getirme aşamasında yeterince titiz davranmadıklarını göstermektedir.
Mükelleflerin bir bölümü vergi ödemeyi gereksiz bir işlem hatta külfet olarak görmektedir. Bu bağlamda daha az vergi ödeyebilmek için kendilerine göre bazı yöntemleri de uygulamaktan da kaçınmamaktadırlar.
Yaklaşık 30 yıl önce Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı olarak görev yaptığımız sıralarda karşılaştığımız bir olay gerçekten bazı mükelleflerin bu konuda ne kadar becerikli olduğunu adeta kanıtlar nitelikte bir örnek oluşturmuştur. Şöyle ki;
Tarımsal üretim açısından önde gelen bir ilimizde bir un fabrikasında kullanılan elektrik enerjisine nazaran az üretim yapılmış olması dikkatimizi çektiği için söz konusu fabrikayı çalıştıran mükellef kayıtlarını incelemeye tabi tutmuştuk.
İnceleme sırasında fabrikanın tükettiği elektrik enerjisine göre üretmesi gereken un miktarının yaklaşık üçte biri miktarında un üretmesi konuyu vergisel açıdan dikkat çekici hale getirmiş olduğundan ilk aklımıza gelen üretimi gizlediği ve bu bağlamda da gizlemiş bulunduğu üretimi kayıtdışı belgesiz sattığı yönde oluşan kuşkularımız, bizi bu yönde arayışa yönlendirmişti.
Yaptığımız tüm çalışmalarda fabrikanın herhangi bir açıktan satışına ve dolayısıyla üretimine yönelik herhangi bir bulguya ulaşamamış olmamız bir an bizi zor durumda bırakmıştı.
Kuşkularımızı giderebilmek için yapmış olduğumuz özel deneme üretimlerinde de fabrikanın benzer nitelikte yüksek miktarda enerji tüketmesi bu konudaki sıkıntılarımızı daha da artırmıştı.
Arayışlarımız ve çalışmalarımız sürerken bir hafta sonu fabrikanın bulunduğu yerden yaklaşık 35-40 kilometre uzaklıktaki bir köye gezmeye gittik. Köy kahvesinde köylülerle söyleşi yaparken tüm köy halkı fabrikayı işleten mükellef hakkında bize övgü dolu sözler söylemeleri merakımızı bir kat daha artırmıştı.
Konuşmalarımız sırasında köyün ileri gelenleri bir ara uzman bey köyümüz onun sayesinde elektriğe kavuştu diye konuşunca konu bizim açımızdan aydınlanmış oldu.
Köylülerin anlattığına göre fabrika sahibi fabrikasından bu köye ve yine aynı civarda bir başka köye hat çekerek elektrik kullandırıyor ve elektrik idaresinden sanayide kullandığı elektriği düşük fiyatla alıp yüksek fiyatla köylülere satarak bir taşla iki kuş vuruyordu.
Her iki köye fabrika çıkışında koymuş olduğu elektrik saati üzerinden vermiş bulunduğu elektrik miktarını ölçerek ayda bir köye elektrik borcunu bildirerek muntazam olarak alacağını tahsil eden fabrika sahibi bu işten fabrikadan kazandığı paradan daha çok kazanıyor, buna karşılık elektrik idaresine ödemiş bulunduğu fatura bedellerini de fabrikaya gider olarak yazmak suretiyle kârını düşük gösteriyordu.
Tatil gününü izleyen ilk iş günü fabrika sahibi ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra kendisine neden bu kadar çok elektrik sarfiyatı olduğunu sorduğumda beyefendi ben de bu konudan şikayetçiyim herhalde fabrikamda bir kaçak var diyerek bana cevap vermiş olması ise onun bu konuda ne kadar pişkin olduğunu gösteriyordu.
Ben fabrika sahibine bir gün önce tespit ettiğim elektrik saatinin yanına götürerek bu ne diye sorduğumda, yemin billah ederek ben bunu bilmiyorum, bunu fabrika bekçisi yapmış derken, gözlerinden yalan söylediğini anlamak hiç de zor olmuyordu.
Yaşça büyük olan fabrika sahibinin bizi aldatmaya yönelik söylemlerini dinledikten sonra, kendisine bu işin bilinçli olarak kendisi tarafından yapıldığını, bunun sonucunda hem vergi kaybına neden olduğunu ve hem de o günlerde geçerli olan mevzuat gereğince suç işlediğini anlatarak hakkında kanuni işlem yapılacağını açıkladığımızda bize vermiş olduğu yanıt da gerçekten ilgi çekiciydi. Çünkü bu kişi bize iki kelime ile konuya ilişkin görüşünü açıklıyordu. Bu iki kelime “Seni sürdürürüm” oldu.
O kişi bizi hukuki statümüz nedeniyle sürdüremedi. Hakkında gerekli yasal işlemler yapıldı, hatta yargılandı. Mahkumiyet kararı da çıktı. Ancak mahkumiyet kararını çekmeden yine o yıllarda çıkan af yasası kapsamında kaldı.
Yıllar geçti, vergi kayıp ve kaçaklarında artık geliştirilmiş teknikler kullanılıyor. Ancak gelişen teknolojinin de yardımı ile beyan dışı kalan matrahlar artık beyan edilen matrahları aşmaya başladı.
Sistemin yanlışlığı, denetimlerin yetersiz kalması, ağır işleyen yargı vergi kayıp ve kaçaklarının önüne geçilmesine engel oluşturduğundan bu tür eylemler her geçen gün çeşitlenerek artıyor.
Vergi kayıp ve kaçaklarının azaltılabilmesi için yeni bir anlayışın ve bu anlayışla örtüşen bir hukuki yapının oluşturulması artık zorunlu hale gelmiş bulunuyor. Aksi takdirde vergi gelirlerinin yetmezliği bir yandan kamu hizmetlerinin kısılmasına diğer yandan ekonominin riskli hale gelmesine neden oluyor.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 07.07.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.