BASINDAN YAZILAR
Bumin DOĞRUSÖZ - Ödeme emrinde üç iddia - MuhasebeTR

Bumin DOĞRUSÖZ - Ödeme emrinde üç iddia

Maliye Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Seri: A No:1 sayı numarasıyla bir Tahsilat Genel Tebliği yayımladı. Resmi Gazete’de 114 sayfayı bulan bu uzun Genel Tebliğin özeliği, amme alacaklarının tahsil usullerine ilişkin olarak daha önce yayımlanan ve hangisi ne kadarı ile yürürlükte olduğu dahi kestirilemeyen 434 adet Genel Tebliği yürürlükten kaldırması ve konuyu bir bütün olarak yeniden düzenlemesi.

Mevzuatın karmaşıklıktan kurtarılarak sadeleştirilmesi ve bu yolla uygulamanın da netleştirilmesi yolunda atılmış olumlu bir adım. Bildiğimiz kadarı ile Gelir İdaresi Başkanı bu yöndeki çalışmaları tüm vergi genel tebliğleri için yaklaşık iki yıl önce başlattı ve şimdi meyvelerini almaya başladı. Sanırım bu Genel Tebliği, vergi usul Genel Tebliği izleyecek.

Bu gelişmeler, vergi hukukunun gelişimi için olumlu ve kutlanacak adımlar.

Ancak yayımlanan bu uzun ve tek Genel Tebliği sadece, öncekilerden yürürlükte olmayanların ayıklanması, toparlanması ve sadeleştirilmesi olarak algılamamak gerek. Zira, aralara serpiştirilmiş çok ilginç yorumlar veya düzenlemeler de var. Bu yazımda bu ilginç düzenlemelerden birini, ödeme emrine ilişkin olarak yapılan düzenlemeyi irdelemek istiyoruz.

 

Davada üç iddia

Bakanlık Genel Tebliğ’de ödeme emrine karşı açılacak davalarda, davacılarca (ödeme emrine muhatap olanlarca) ileri sürülebilecek iddiaları da açıklamaya çalışmış. Ancak açıklamaya göre davacılar, üç iddiada bulunabilirler. Bu iddiaların içerikleri ise şöyle açıklanmış:

i) Böyle bir borcun olmadığı yönündeki iddialar: Kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlunun böyle bir borcunun olmadığını iddia edebilmesi için, borcun hukuken hiç doğmaması ya da borç doğduktan sonra tamamen ödenmesi veya sair bir nedenle ortadan kalkması gerekmektedir.

ii) Borcun kısmen ödendiği yönündeki iddialar: Bu iddia; borçlunun, borcun varlığını kabul etmekle birlikte, borç tutarının ödeme emriyle talep edilen tutar kadar olmadığını ileri sürmesi durumunda gündeme gelmektedir.

iii) Borcun zaman aşımına uğradığı yönündeki iddialar: Zaman aşımı kanunlarda belirlenmiş olan belli bir sürenin geçmesi nedeniyle bir hakkın elde edilmesi veya bir hakkın kaybedilmesidir. Bu iddiaya göre, amme alacaklarının 6183 sayılı Kanunun 102. maddesine göre zaman aşımına uğramış olması gerekmektedir.

 

Üç iddiayı açıklamadaki yanılgı

Üç iddia konusu doğrudur. Zira, Kanununun 58. maddesi de iddia konularını bu şekilde sınırlandırmıştır. Ancak bu ileri sürülebilecek iddia konularının içerikleri, yargı tarafından doldurulmuş ve geliştirilmiştir. Örneğin, tarh işleminin tebliğinin usulüne uygun olmadığı, tarhiyattaki bazı sakatlıklar, mükellefin gayri faal olduğu ve kazanç elde etmediği vb. pek çok iddia, yargı tarafından “borcum yoktur” iddiası içerisinde değerlendirmektedir. Ancak Genel Tebliğ, bunların hiç birine yer vermemekle, adeta davacıların iddialarının kapsamını, içtihatlar aksine sınırlandırmış ve mükellefleri yanıltıcı bir hal almıştır. Umarım Bakanlık bu Genel Tebliği ile yerleşik içtihatları değiştirmeye çalışmıyordur.

Bundan sonra ödeme emrine karşı açılan ve tarhiyattaki veya tebliğ aşamasındaki sakatlıkların ileri sürüldüğü davalarda vergi dairelerinin hepsi, davanın özünü bırakıp, genel tebliğe dayalı olarak davanın açılamayacağını ileri sürecekler ve böylece savunmalarının odağını kaybedeceklerdir.

Bakanlık, son zamanlarda yargılama hukukuna ilişkin konuları düzenlemeye pek ilgi göstermeye başlamıştır. Nitekim mali tatile ilişkin olarak yayımlanan Genel Tebliğ’de de mali tatil ile adli tatilin aynı işlemin dava sürecinde çakışması halinde, dava açma sürelerini düzenlemeye ve örnekle açıklamaya çalışmış, ancak örneği yanlış oluşturarak mükellefleri yanıltıcı açıklamada bulunmuştur (Hakan Uzeltürk. “İdare Dava Açacak Mükellefleri Yanıltıyor”, Dünya 29.6.2007). Bu konuyu bende bir başka yazımda ele alacağım. 

Maliye Bakanlığı'nın sadece vergiyi ve vergi idaresini yönetmesi gerekli ve yeterlidir. Yargısal konuları yönetmek ve yöneltmek ise yine yargının görevidir. Yargının bu konudaki aracı ise, genel tebliğ değil, içtihattır.

 

(Kaynak: Referans Gazetesi | 05.07.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM