Sosyal güvenlik hakkı vazgeçilmez bir haktır... Kişi istese bile bu haktan feragat edemez. Bununla birlikte; işveren de çalışanının kesinlikle sigortasını yapmak zorundadır. Yani daha hukuki bir dille ifade edersek, çalışanla ilgili sigorta işe giriş bildirgesini yasal süresi içinde SGK’ya vermekle ve çalışma süresi içinde sigortalının prim gün ve prime esas kazancının gösterildiği Aylık Prim ve Hizmet Belgesi’ni de yine yasal süresi içinde SGK’ya vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüklerin yasal süresi içinde kanunda belirtilen şekil şartlarına ve verilme usulüne uyulmadan verilmemesi hâlinde işveren hakkında idari para cezası uygulanır. SGK bu cezayı, finansmanını sağladığı prim gelirini alabilmek için uygular.
Bu şekilde SGK’nın ceza uyguladığı hâlleri ikiye ayırarak değerlendirebiliriz. Birincisi, işverenin bildirimde bulunması gerektiği hâlde bildirimde bulunmadığını sonradan SGK’ya kendi rızası ile bildirmesi; ikincisi ise, SGK’nın bunu denetim elemanları, kamu kurumlarından gelen bilgi veya mahkeme kararlarına istinaden tespit edilmesi sonucu öğrenmesidir. Her iki durumda da işverene idari para cezası uygulanır ama tabii ki birinci durumda uygulanacak idari para cezaları daha düşüktür.
İşte bu şekilde SGK’nın ikinci usulde belirtildiği üzere hizmetlerin öğrenilmesi durumu sigortalı tarafından açılan hizmet tespit davası sonucu oluşmaktadır. Hizmet tespit davası; sigortalının aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilmesi için açılan davadır. Bu davada sigortalı tamamen sigortasız çalıştıysa sigortasız çalışması durumunu dava konusu edebileceği gibi prim gününün veya prime esas kazancının eksik bildirilmesini de dava konusu edebilir. Ama kanunda açıkça ifade edildiği üzere; çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde bu davayı açması gerekir. Bu dava sonucu mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır. Bu davayı açarken davacı olan sigortalı kendisini sigortasız çalıştıran veya eksik gün ya da prime esas kazanç üzerinden bildiren işverenine davalı sıfatı ile dava açacaktır.
Biraz garip gelecek ama hizmet tespit davalarında aynı zamanda davalı olarak SGK da taraf olarak gösterilir. Bunun gerekçesi ise anayasal görev gereği çalışanların sosyal güvenliğinin korunmasında devletin teşkilat oluşturmakla yükümlü olmasıdır. E, hâliyle devlet, çalışanların sosyal güvencelerini SGK eliyle sağlamaktadır. Bunun kendi içinde makul ve tutarlı bir tarafı var, ancak sıklıkla iş mahkemelerinde ve sosyal güvenlik mahkemelerinde dava takip eden bir avukat olarak gördüğüm hizmet tespit davaları ise garip hatta tam bir komedi.
SGK: SİGORTALININ İDDİASI DOĞRU DEĞİL...
Neden garip hatta komik olduğunu sorarsanız, hizmet tespit davasında taraf olan SGK’nın mahkemeye gönderdiği vekilin, avukatının davaya ilişkin dilekçesi... Örneğin geçen hafta bir mahkemede devam eden hizmet tespit davasında SGK vekilinin açılmış olan hizmet tespit ile ilgili davacının iddialarına karşı işverenin savunması gibi bir savunma dilekçesi vermiş olması. Dilekçede aynen; “Davacının ileri sürdüğü iddiaları sadece tanık anlatımlarına göre yazılı delillere göre ispat edilmesi gerektiği, davacının söz konusu işyerinde çalıştığının işyeri kayıtları açısından tespit edilmesi gerektiği, açılan davanın haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu iddia etmiştir,” ifadeleri geçmekteydi. Sanırsınız bu dilekçenin sahibi işveren avukatı... En önemli kuruluş gayesi kayıtdışı istihdamı bitirmek olan SGK, elinde hiçbir delil yokken, sigortalının iddiaları doğru değil türünden böyle saçma savunma yapabilir mi? Ne yazık ki bu ifadeler sadece bu vekilin dilekçesine münhasır değil, neredeyse bütün hizmet tespit davalarında karşılaşılan genel ifadeler... SGK davalı taraf ya, bütün problem ondan yaşanıyor. Oysaki SGK dava sonunda kazançlı çıkacak taraflardan birisi... Her ne kadar mahkeme yoluyla bir sigortalı hizmetlerini sağlamış olup sonunda emekli aylığı vs. gibi haklardan yararlanacak olsa da bu sigortalı için ödenmesi gereken prim miktarını SGK işverenden tahsil edecek. Daha net bir ifade ile zamanında alamadığı primleri mahkeme sonucuna göre alacaklı olacak. İşte bu tezat durum ortada dururken hizmet tespit davalarında davalı taraf olan SGK neden dava sürecinde muhalif olur anlamış değilim.
(Kaynak: Taraf Gazetesi | 05.03.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.