BASINDAN YAZILAR
Bumin DOĞRUSÖZ - Mevlana Müzesi ve turizm anlayışımız - MuhasebeTR

Bumin DOĞRUSÖZ - Mevlana Müzesi ve turizm anlayışımız

Geçen hafta gazetemizin Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu ile birlikte düzenlediği Türkiye’nin Yıldız Şehirleri panelleri dolayısıyla Konya’da idik. Hem Konya’nın hem de ülkenin sorunlarının tartışıldığı güzel bir panel oldu.
Konya’ya ilk defa gittim. Son derece düzenli bir şehir. Alt yapı sorununu çözmüş gibi. Trafik yok. Trafik sıkışıklığı olma ihtimali olan her yer alt veya üst geçitlerle düzenlenmiş. Ziyaret ettiğimiz Vali Osman Aydın’ın söylediğine göre Konya, gecekondusu olmayan bir şehirmiş. Tabii ki bu düzenliliğin altında, belediye idaresinin başarılı çalışması kadar, nüfusun azlığı da yatıyor. Şehrin girişindeki levhaya göre nüfus 720.000 kişi. Eski sayım derseniz, olsun olsun 1 milyon kişi.
Ancak Konya’yı marka şehir haline getiren olay, Hz. Mevlana’nın türbesi ve müzesi. Geçen yıl yaklaşık 1.5 milyon kişi gelmiş. Gelen yabancıların çoğunluğu ise, Japonya, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinin turistleri. Antalya’ya gelen ve her şey dahil sistemlerle otelden burnunu bile çıkarttırmadığımız Batılı turistleri, ne yazık ki buraya da yönlendirememişiz. Vali ziyaretçi sayısının bu yıl 2.5 milyona çıkmasını bekliyor. Bu türbe ve müze, bu yılın Mevlana hazretlerinin doğumunun sekizyüzüncü yıldönümü olması dolayısıyla daha da önem kazanmış. Müzenin açılışının da sekseninci yılı.

Eğitimin ilk aşaması kibirden arındırma
Türbe ve müzeyi, biz de ziyaret ettik. Aslında Konya gezisine katılmak istememdeki asıl maksat da zaten, orayı gezebilmekti. Müzede dervişliğe ve müridliğe giriş ve yaşamları ile ilgili yetersiz de olsa son derece ilginç bilgiler edinmek mümkün. Müzede fotoğraf çekmek yasak. Bilimsel nedeni yok. “Yassah gardaşım” diyen görevlilere göre müze müdürü öyle öngörmüş. Oysa giydirilmiş cansız mankenlerden oluşan ve en ilgi çeken bölümde, flaş ışığının yıpratabileceği bir şey yok.
Aldığımız bilgilere göre, Mevlana’nın medresesine derviş olmak için gelenler önce üç gün merdiven altında yer alan küçücük bir mekândan, dergâhı ve işleri izliyor. İç hizmetleri yöneten Ahçı da onu izliyor. Ahçı üçüncü günün sonunda adayın terliğini içeri doğru çevirirse, kabul edildi anlamına geliyor. Ön eğitim dilencilikle başlıyor. Aday bir süre, gurur ve kibirlerinden arındırılmak için dilendiriliyor. Sonra, yemek pişirmekten bulaşığa ve çamaşıra kadar olan ön eğitim dönemi başlıyor. Bu devrenin son aşaması ise tuvalet temizliği. Buradaki amaçta kişiyi, kibirinden arındırmak. Dini eğitim daha sonra geliyor.
Semazenler, nur-u ten (tenin nuru) adlı kıyafetlerinin içinde dönme eğitimlerine ayak başparmakları ile yanındaki parmak arasına yere çakılı çiviyi alarak başlıyorlar ve tuzun üzerinde dönüyorlar. Çivi, sabit bir noktada dönmeyi, tuz ise ayak tabanını nasırlaştırarak rahat dönmeyi sağlıyor.
Konya’ya mutlaka gidip, oraları görmek, ilginç bilgilerle donanmak gerek. Eğer giderseniz, etli ekmek yemeyi de unutmayın. Sadece kitaplardan okumakla olmuyor.

Sema gösterisi için cumartesi bekleniyor
18 Mart 2007’de Konya İl Kültür Müdürlüğü Turizmi bilinçlendirme semineri düzenlemiş. Düzenlemiş de ne olmuş. Kültür Bakanlığı orada ne iş yaparmış, anlamak mümkün değil. Gelen turistlerin büyük çoğunluğu, kısa da olsa, küçük bir ekip tarafından da yapılsa, bir sema gösterisi izlemek istiyor. İnsan arada, sema kıyafetli kişilere, semazenlere rastlayacağını zannediyor. Böyle bir uygulama yok. Sadece cumartesi akşamları imiş. Pazartesi veya salı gelen turist, cumartesiyi bekleyecek. Yurt dışındaki benzeri yerleri bırakın, oyun ve eğlence yeri Disneyland'da bile bütün pavyonlarda, günde iki üç etkinlik düzenlenir. Tarihi mekanlarda, o dönemin kıyafetiyle dolaşan görevlilere rastlanır. Bizde ise bunlar önemli değildir. Her gün belli saatlerde bir veya iki defa, bir etkinlik düzenlense, küçük bir sema gösterisi, eminim müzenin etkinliği artar. Türbe ve müzeye girmeden önce, rehberimiz bizi, müzenin tuvaletinin kapalı olduğu konusunda uyararak, isterseniz şimdiden dışarıdaki umumi tuvalete uğrayın dedi. Eğer gezerken tuvaletiniz gelirse, müzenin dışındaki (temizliğini aktarmayacağım, zaten tahmin ediyorsunuzdur) umumi tuvalete girmek zorundasınız. Tam bir komedi.

Mevlana yeni Turizm Bakanı'nı bekliyor
Müzede gezerken doğal olarak Mevlana felsefesine ilgi duyuyorsunuz, onun yaşam ve fikirlerini daha yakından öğrenme ihtiyacı hissediyorsunuz. Hatta, bir iki küçük orayı anlatan biblo türü hediyelik eşyayı hatıra veya hediye olarak almak istiyorsunuz. Müzeyi gezerken, insanın aklına doğal olarak geliyor bunlar. İşte bu noktada, nasılsa çıkışta müzenin bir satış yeri vardır diyorsunuz.
Müzenin satış yeri var ama, içinde Mevlana ile ilgili hiçbir şey yok. Birkaç ilgisiz deri çanta, birkaç cam bardak ve yine Mevlana ile ilgili hiçbir şey ifade etmeyen birkaç kolye ucu, bilezik vb. takılar. Mevlana’nın müzesini gezip de sonra bunları kim alır bilmiyorum. Zaten yetkililerin söylediğine göre, alan da yokmuş. Mevlana ile ilgili satış konusu yapılacak turistik eşyalar merkezden istenmiş, ancak birkaç aydır bekleniyormuş. Oysa, yurt dışındaki müzelerin büyük bölümünün hemen hemen ortak özelliği, çıkış kapısının, turistik eşya satış mağazasına veya yanına açılmasıdır. Oradan zorunlu olarak geçerisiniz. Mağazada o müze ile ilgili hemen her dilde yayınlar, cd’ler, kartpostallar bulusunuz. Logo’lu kalemden, deftere, atletten şapkaya her şeyi bulursunuz. İstemesiniz de alırsınız.
Bir şehri marka haline getiren ve Konya’nın en büyük şansı Mevlana Türbesi ve Müzesi'ni bu halde bırakmak da, her halde bir başarı olsa gerek. Umarım seçimlerden sonra uyanık biri Turizm Bakanı olur da bu sorunlar çözülür, müze de değerini bulur.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 25.06.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM