14 Ocak Salı günü, benim de yazılarını zevkle okuduğum Mümtaz’er Türköne, köşesinde Sayın Hayrettin Karaman Hoca’nın bir fetvasının dayanak yapılarak kentsel ve ihale rantlarının bir kısmından oluşturulan havuzu işledi.
Daha sonra da kent rantını vergiye bağlayacak bir kanunun çıkartılmaması halinde, devlet hazinesine girecek paranın yani milletin parasının keyfi bir şekilde kullanılmış olacağı belirtildi. Konuyu araştırınca güzel bir bilimsel makaleye ulaştım ve bu yazıyı hazırlarken yararlandım. (Mustafa Ökmen, Hatice Yurtsever, Kentsel Planlama Sürecinde Oluşan Kamusal Rantın Vergilendirilmesi, Maliye Dergisi, Sayı 158, Ocak-Haziran 2010.)
Kentsel rant kavramı, gayrimenkul değerinde meydana gelen emeğe ve herhangi bir ilave inşa faaliyetine dayanmayan artıştır. Tarımsal toprak parçasının kent toprağına dönüşümü ve değer artış süreci grafikten görülebilir. Buna göre, başlangıçta tarımsal nitelikli toprağın değeri 0R1 iken, yakın çevredeki imar hareketlerinin başlamasıyla 0R2’ye yükselmekte, tarımsal toprağın belediye sınırları içine alınması ve imara açılması ile değeri daha da artarak 0R3’e yükselmektedir. Ardından altyapının hazırlanması ile toprak kent toprağı haline dönüşerek değeri 0R4’e, bölgedeki inşaat artışı ile beraber değeri 0R5’e yükselecektir. Kentteki büyümenin hızla devam etmesi ile toprağın konumu değişecek, emsal artışı ve dolayısıyla kat artışı, imar fonksiyonunda değişiklik dolayısıyla iş bölgesi gibi toprağın yeni tip kullanımlarıyla değeri daha da artarak 0R6’ya ulaşacaktır.
Kentsel rantların vergilendirilmesi gerektiği, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda da, “Mahalli idarelerin imar ve altyapı faaliyetlerinin finansmanında kullanılmak üzere merkezi ve yerel yönetimlerin çeşitli faaliyetleri sonucu oluşan kentsel rantların vergilendirilmesi sağlanacaktır.” ifadesi ile belirtilmiş. Kentsel rantın oluşmasında kamu otoritesinin gücü büyük önem taşımaktadır. Çünkü özellikle planlama yolu ile oluşan rantların kamu adına karar veren otoritenin arazi kullanım kararına bağlı olarak oluşmasına karşın, onlardan yalnızca mülk sahibi yararlanmaktadır. Örneğin konut imarlı bir arsanın benzin istasyonu arsasına dönüştürülmesi durumunda arsanın değerinde çok ciddi artış olacağı açıktır. Oysa kamu kurumlarının kişisel fayda değil, toplumsal fayda üretmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, oluşan rant gelirlerinden bütün halkın vergi yoluyla pay alması, diğer bir ifadeyle halen ödedikleri vergi yüklerinin böylece hafiflemesi gerekir.
Dünyada uygulamalar nasıl?
Kentsel rantların vergilendirilmesiyle, toprak üzerinden elde edilen rantın bir kişinin üzerinde kalarak ayrı bir rant zengini sınıf oluşturması engellenecek. Bunun yerine, adil bir vergilendirme yapılarak toprak sahibi olmayan insanlar da rant gelirinden pay alacaktır. Dünyada toprak rantının vergilendirilmesi “Land Value Taxation” (LVT) -Toprak Değer Artış Vergisi- olarak isimlendirilen bir vergilendirme ile yapılmaktadır.
İngiltere’de toprağın değerlenmesiyle ortaya çıkan rantın vergilendirilerek, devletin temel kamu gelirleri arasında yer alması hedeflenmiştir. Hatta, öyle ki ücretler, kârlar, mal ve hizmetler üzerinden alınan vergilerin yerini alması gerektiği bile tartışma konusu olmaktadır. “Toprak Rantının Vergilendirilmesi” adı verilen bu politika ile ülkelerin kronik ekonomik problemlerin çözümünü de sağlayabileceği belirtilmektedir. Avustralya’da Toprak Değer Artış Vergisi, uygulanan bir vergidir. Sidney şehrinde meydana gelen değer artışı üzerinden alınan vergileri belediyeler tahsil etmekte. Çin ve Hong Kong, yüksek oranlı Toprak Değer Artış Vergisi’ni başarılı bir şekilde uygulayan belki de en başarılı ülkelerdendir. Vergi gelirlerinin yüzde 35’inden fazlasını toprak rantı üzerinden aldıkları vergilerden elde etmektedirler. Danimarka gelir ve harcamalar üzerinden çeşitli vergiler almakta ise de, toprak rantı üzerinden de vergi tahsilâtı yapmaktadır.
Rant gelirleri vergilendiriliyor mu?
Türkiye’de, kentsel dönüşüm ve kentsel planlama süreci sonrasında ortaya çıkan rant gelirlerinin vergilendirildiğini ifade etmek mümkün değildir. Çünkü ilk olarak belediyelerce alınan Şerefiye Vergisi 1981 yılında kaldırılmış durumda. İkinci olarak yürürlükte bulunan Gelir Vergisi Kanunu’nun 80. maddesinde yer alan gayrimenkul değer artış kazancı üzerinden alınan Gelir Vergisi ise değer artışının her yıl bir kısmını ve 5 yıldan fazla elde tutulması durumunda da tamamını vergi dışında bıraktığı için kentsel rantlar yine vergilenmemekte. Üçüncü olarak; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinde düzenlenen gayrimenkul satış kazancı istisnası ile de şirketlerin elinde bulunan kentsel dönüşüm ve gelişim sonucu kıymetlenen yani kentsel rantlaşan gayrimenkuller hem yüzde 20 oranındaki Kurumlar Vergisi’nden hem de yüzde 18 oranındaki Katma Değer Vergisi’nden istisna edilerek vergilendirilmemektedir. Son olarak; asıl kentsel rantların oluştuğu kentsel dönüşüm alanlarında oluşan rantlardan vergi alınmasını bırakın normalde alınan KDV, harç, Damga Vergisi, ruhsat harcı vs. bile yok.
Genel olarak Türkiye’de özelde ise İstanbul’da son yıllarda, gerek kentsel dönüşüm gerek havaalanı, metro, yol, kavşak, köprü, hastane gibi kamusal yatırımlarla gerekse alışveriş merkezi ve konut ve ticari projeleri gibi özel sektör yatırımları nedeniyle mevcut arsa, arazi ve binaların değerinde yer yer 10 kata kadar varan oranlarda rant gelirleri ortaya çıkmıştır. İstanbul’daki 3. havaalanının Silivri’ye mi, Çatalca’ya mı ya da Tayakadın’a mı yapılacağı ya da 3. köprünün güzergâhının neresi olacağı ve bu güzergâhtaki kavşakların nereler olacağı gibi spekülasyonlar üzerinden, İstanbul kent toprağı üzerinden organize bir şekilde ciddi tutarlarda elde edilen rant gelirlerinin, mevcut vergi düzenlemeleri ile bütçeye aktarılamadığı ve vergi dışı kaldığı bir gerçektir.
Oysa şehirlerin geliştirilmesi, yapılan planlama ve kentsel dönüşüm planları çerçevesinde sağlanmakta. Ancak bu faaliyetler için devlet bütçesinden para harcanmakta. Ayrıca söz konusu yapılaşmalar nedeniyle nüfus yoğunluğunun artışı, şehirlerde yaşayanlara sunulması gereken altyapı ve üstyapı hizmetlerini daha da artırarak ilave devlet parası kullanımını da mecburi kılmakta.
Kentsel planlama ve dönüşüm çerçevesinde, Hükümet, Şehircilik Bakanlığı ve belediyeler tarafından oluşturulan rantın, belli kesimler üzerinde kalması ile gelir dağılımında adaletsizliğe de devlet eliyle neden olunmakta. Burada yapılması gereken, elde edilen rantın, gelire dönüşmesi halinde vergilendirilmesi, vergi gelirlerinin artan kamusal ihtiyaçların karşılanmasında kullanılmasıdır.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 04.02.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.