Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler uzmanlarca yeterince değerlendirilememektedir. Çünkü son aylarda faiz dışı kamu harcamalarındaki artışlar her türlü önleme rağmen önemli bir baskı unsuru olma özelliğini de beraberinde getirmektedir.
Orta vadeli enflasyon görümüne ilişkin en önemli gösterge ise ekonomideki geçmişe dönük fiyatlama alışkanlığının yeterince kırılamamış olmasıdır. Ayrıca küresel piyasalarda yaşanabilecek ani dalgalanmaların ülkemiz üzerindeki etkisi beklenenden daha ağır olabilir. Bu bağlamda dünya üzerinde özellikle son aylarda yaşanan gelişmeler likit para bolluğunun gelecekte önemli sorunlara neden olabileceğini adeta şimdiden haber vermektedir.
Son günlerde bazı kişilerce akıllı para denilen ve fakat yüksek getiriye odaklanmış para kümelerinin Türkiye’ye göstermekte olduğu ilgi ise üzerinde durulması gereken en önemli konulardan biridir.
Konunun önemini belirtebilmek için olayı örneklemekte yarar görmekteyiz:
16 Mart 2007 günü Türkiye Merkez Bankası efektif dolar alış kuru 1.4023 YTL’dir. Aynı gün ülkemizde 100.000 dolar getiren bir yabancı veya aynı miktar ve türde parası bulunan bir kişi bu miktarı YTL’ye çevirip 19 Haziran 2007 günü tekrar dolar satın alırsa elde edeceği dolar cinsinden getiriyi aşağıdaki şekilde hesaplamak mümkündür.
19 Haziran 2007 tarihinde Merkez Bankası efektif dolar satış kuru 1.3060 YTL’dir. Dolayısıyla 16 Mart 2007 tarihinde 100.000 dolar karşılığı 140.230 YTL alan kişi 19 Mart 2007 tarihinde 107.373 dolar satın alabilmiştir. Dolayısıyla söz konusu tasarruf sahibi kişi ülkemizde dolarına 93 günde yüzde 7,3 gelir sağlamıştır. Eğer söz konusu kişi bu tasarrufunu 93 gün içersinde Türk Lirası cinsinden bir bankada değerlendirmiş bulunuyorsa elde edeceği gelir daha da artmış olacaktır.
Olayı bir başka açıdan değerlendirecek olursak 26 Eylül 2006 tarihinde ülkemizde 100.000 dolar bozduran bir kişinin 19 Haziran günü satın alabileceği döviz miktarı 115.620 dolardır.
Yaklaşık altı aylık bir süre içersinde dolar bazında ülkemizde elde edilen gelir yaklaşk yüzde 15 oranındadır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde 2007 yılında nakit paraya bu oranda gelir sağlama olanağı yoktur. Bu orana ayrıca paranın aynı sürede Türk Lirası bazında ülkemiz cari faiz oranı dikkate alınarak nemalandığını varsayacak olursak getiri oranının daha yüksek olduğunu kabullenmek gerekecektir.
Ülkemizde bu tür kur değişimlerinden elde edilen kazançlar herhangi bir denetime tabi olmadığı gibi beyana da tabi değildir. Dolayısıyla ülkemizde kısa vadelerle oluşan kur değişimleri yabancı para sahiplerine kısaca soygun sayılabilecek nitelikte gelir sağlayan bir hareketlilik olarak da tanımlanabilir.
2007 yılında uluslararası likidite bolluğu, değerlendirme koşulları risk algılamasının yönünü değiştirmiş ve bu bağlamda arayışlar daha çok gelişmekte olan ülkeler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Yukarıdaki getiri rakamlarının ülkemiz açısından yararlı olduğunu savunmak ya da kurların zaman zaman şimdilik kuruş bazında değişim göstermesini olumlu yorumlamak mümkün değildir. Bir başka anlatımla hem yüksek faiz uygulaması ile ve hem de kur oynamaları dolayısıyla yabancı para birimlerine sağlanan getirilerin artırılmış olması, bu tür gelir oluşumuna ortam hazırlayan ülke açısından kayıptır.
Kurda ortaya çıkan kuruşla ifade edilen değişimlerin ekonomik açıdan yararını veya zararını yukarıdaki verilere göre yorumlamak ve hesaplamak zorunlu olmaktadır.
Bu bağlamda sorulması gereken en önemli soru ülkemizde yabancı para girişlerinin hangi tarihlerde yoğunlaştığı ile yine yabancı para talebinin hangi tarihlerde hareketlendiği konusudur.
Ülkemize yabancı para girişinin yoğunlaştığı dönemlerde kısa vadeli bir bekleyiş ve arkasından hemen yine belli bir talep ortaya çıkmakta ve kuruş bazında ortaya çıkan değişimler oransal olarak önemli getiri ve kayıplara neden olabilmektedir.
Parasal işlemlerdeki bu tür kârlılıkların reel ekonomiyi olumsuz etkilediği bilinmektedir. Dolayısıyla bu tür gelişimlerin denetim altına alınması bir anlamda kaçınılmaz olmaktadır.
Diğer yandan ülkemiz bünyesinde oluşan kaygan döviz kümelerinin kümülatif maliyetinin reel ekonomiyi adeta yok etme aşamasına geldiğini, başka bir anlatımla tasfiye etmekte olduğunu da hatırlamakta yarar görmekteyiz.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 23.06.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.