Okuyucularım bilirler. Genellikle siyasî yazı yazmıyorum. Ve siyaset yazılarında ince bir denge yapısının kurulması ve gözetilmesi gereğine inanırım. Siyaset ilmi de okumuş ve yazmış olmama rağmen, günlük siyasetin etki alanında kalmamayı tercih etmişimdir. Bu tercihin bir sonucu olarak da nüfusumuzun her bireyini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren çalışma hayatı ve sosyal güvenlik uygulamaları hakkında yazmayı sürdürüyorum. Benim bu yaklaşımım, normalliğin yaşatılması ve savunulmasıdır. Ve günlük hayatımızdaki normallik, halkımızın aklıselimiyle elde ettiği ve feda edemeyeceği önemli yaşama ilkesidir. Bu ilkeyi yaşama ve koruma azmi, her türlü kötüniyetli davranışı alt edebilecek bir güçtür. Halkımız, 17 Aralık öncesi yaşamakta olduğu normalliği bozdurmayacak azim, güç ve iradeye sahiptir. Ve bunun için başta seçimlerde olmak üzere, tüm çalışma hayatı süreçlerinde yüksek gayretini sürdürerek bu iradesini göstermeyi sürdürecektir.
Normalliğin felsefesi, darbeci ya da toplumsal enerjiyi eriten saldırıların etkisini sıfırlamayı sağlama imkânının oluşturulmasıdır. Normallik, ahlakın ve dostluğun korunması olduğu gibi; oluşabilecek ihanetleri ahlak ve dostluk süzgecinden geçirerek tesirsiz hale getirmek ve üretim süreçlerinin zarar görmesini önleyebilmektir. Öncelikle bireyin ailesini her türlü olumsuzluktan koruyabilmesi de yine normalliğin sürdürülmesiyle mümkündür. Her türlü iktisadî girişimin temelinde yer alan güven ve gayretin düşmanları da normalliğin korunmasıyla saf dışı edilebilecektir. Ve normallik, ekonomik gücün korunması ve geliştirilmesini sağlayabilecek bir yaşama sürecidir. Bu itibarla normalliğin ekonomi politiği, toplumsal dengemizin vazgeçilmezidir. Bireyler, işine giderken sağlığından ve ücretinden ancak bu şekilde endişe etmeyecek ve evinde de böylece rahat yaşayabilecektir.
Toplumumuzun serbest iradesine taarruz niteliği taşıyan bazı davranışları savunanların normalliğin ekonomi politiğinin düşmanı oldukları ve bunu hiçbir bilgelik kılıfı içerisinde gizleyemeyeceklerinin bilinmesi gerekir. Ahlak ve dostluk yapısı içerisindeki toplumsal zeminimizi fitne ateşi yakarak yaralamış olanların 'iyiniyet' savunması yapmayı sürdürmekleri de gerçekçi ve inandırıcı değildir. Ve bu samimiyetsiz süreçleri oluşturanların kısa ve uzun dönemde toplumsal sorgulamadan kurtulmaları beklenemez. Siyasal iradenin oluşumundaki demokratik tecrübeye çalım atma girişimleri, siyasal dersini milletimizden mutlaka alacaktır. Ve mahallî seçimlerin milletimizin normalliği sürdürerek geleceğini tayinde önemli sonuçları olacaktır.
Anormalliği sağlamak için basınç yapanların ve basın araçlarını bu yolda kullanmayı sürdürenlerin demokratik süreçlerde oluşan istikrar gücüyle normalliğin gücünden korkmaları gerekmektedir. İnsanların gönülleri, normalliği korumayı becerme enerjisini üretmekten aciz değildir. Gönülleri kaybedenlerin ise normalliğin ekonomi politiği karşısında yenilgiye uğramaları mukadderdir.
Ve kısaca belirtelim ki, geleceğin güvencesi, normalliktir. Normalliğin düşmanlarının siyasal ve sosyolojik travma oluşturmaktan vazgeçmeleri şarttır. Toplumsal cesaret, bu gelişmeyi mutlaka sağlayacaktır.
(Kaynak: Yeni Şafak | 27.01.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.