Döviz kurları son zamanlarda gündemin öncelikli maddelerinden biri olmaya başladı. Elbette herkes açısında tercih edilir olan istikrarlı, cari açığa yol açmayacak gerçekçi bir kur uygulamasıdır. Daha açık deyimiyle yüksek veya düşük kur değil gerçekçi kur. Bugünlerdeki kur seviyelerinin olması gerekenin üzerinde seyrettiği açıktır. Önemli olan doğal seyri itibarıyla kurların tekrar gerçekçi seviyelere doğru yönelmesidir.
Merkez’in son kararı
Ancak gelinen noktada yine de gözler yoğun olarak Merkez Bankası’nın 22 Ocak toplantısına döndü. Piyasa, faiz haddinde değişiklik yapılacak diyenler ve değişiklik olmayacak diyenler arasında ikiye bölündü. Toplantı sonunda Merkez Bankası aslında tam olarak kimsenin beklemediği bir karar aldı. Esasen Merkez Bankası’nın bu tür davranışı öteden beri devam edegeliyordu. Zira Merkez Bankası her ne kadar birkaç toplantıdır gösterge faizde bir değişiklik yapmamış olsa da, uygulama ile fiili faizi önce 6.75’e, sonra da 7.75’e çıkarmıştı. Son toplantı ile de bu oran 9’a çıkarılmış oldu. Piyasa bu kararı ilk duyduğu anda yeterli bulmama yönünde bir tepki gösterdi. Dolar kuru 2.27’leri zorladı. Ancak kısa bir süre sonra 2.25’lere geri döndü.
Farklı ne olabilirdi?
Merkez Bankası doğru mu yaptı veya ne yapabilirdi diye bir değerlendirme yapmak için Türkiye özelindeki arızi olayları bir kenara bırakıp dünya geneline ve diğer gelişmekte olan ülkelere de bakmak gerekiyor. Öncelikle dünya genelinde gözler ABD tahvil alım programının nasıl devam edeceğine odaklanmış durumda. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerden faiz oranlarını yükseltenler de dahil döviz kurlarında önemli değer kaybı söz konusu. Başka bir deyimle; tüm gelişmekte olan ülkelerde hızlı bir çıkış olmasa da parasal giriş de olmaması genel gözlemlenen bir durum. Hal böyle olunca da Türkiye’de döviz kurlarında meydana gelen artış enflasyon hesaplarını daha şimdiden 1 puan veya daha fazla yukarı çekecek bir etki yaratmışken, bu aşamada esasen anlamını yitirmiş ve zaten son kararla da fiilen ikiye katlanmış olan gösterge faizi resmi olarak da değiştirmek bize göre de çok anlamlı olmayacaktı.
Bu seviye normal mi?
Şu aşamada girişe göre çıkış eğiliminin daha yüksek olduğu bir ortamda kuru hızla aşağı çekme yönünde katı politika uygulamak kısa bir süre için çıkanların işini kolaylaştırmaktan başka bir amaca da hizmet etmeyecekti. Bununla elbette mevcut kur seviyelerinin Türkiye için yüksek olmadığını söylemeye çalışmıyorum. Aslında benim kanaatim; hem ekonomimizin durumu itibarıyla hem de teşebbüs kabiliyetimiz dikkate alındığında bu seviyeler bir hayli yüksektir.
Ancak hem dünya ekonomisine yönelik beklentiler hem de iç koşullar dikkate alındığında panik halinde radikal faiz artırımı gibi kararlar bu günler için doğru olmayacaktır.
Önemli olan iç koşullar açısından bir an önce her şeyin yerli yerine oturtulması, kurumlar ve kavramlar tartışmalarının bir an önce sağlıklı bir şekilde sonuçlanmasıdır. Bu aşamada Merkez Bankası’ndan daha fazlasını beklemek yerinde değildir.
(Kaynak: İto Gazetesi | 25.01.2014)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.