Vergi Usul Kanunu birçok uygulanmayan hükmü barındırması ve bazı hükümlerin muhtelif değişiklikler nedeniyle neredeyse takip edilemez hale gelmesi, bazı hükümlerde ise eklemeler nedeniyle madde bütünlüğünün kaybolması nedeniyle her geçen gün daha da içinden çıkılamaz hal alıyor. Bu nedenle yapılacak en doğru hareket Vergi Usul Kanunu’nu günün koşullarını da dikkate alarak yenilemekten geçiyor.
Gerçi bizde bir kanunu yenilerken daha ziyade yeterince kamuoyu ile paylaşmadan ilgili bürokratların mevzuat ve uygulama bilgi ve tecrübesi ile sınırlı kalan yeni düzenleme yapılması genelde rastlanılan bir durumdur. Bu nedenle 50-60 yıllık kanunları kolay kolay kimse yenilemeye de cesaret edemiyor. Yapılan değişikliklerle kanunlar yamalı bohçaya dönük ve ana madde sayısı kadar geçici maddeyi barındıran bir yapı ile devam edip gidiyor.
Aslında bu kapalı gelenek Kurumlar Vergisi Kanunu’nun yenilenmesinde büyük ölçüde kırılmıştı. Yeni Kanun toplumun tüm kesimlerinin yer aldığı Vergi Konseyi’nin hazırlık aşamasında geniş katılımı ve kamuoyu ile yoğun bir paylaşım ile gerçekleşmişti. Zaten bu haliyle de ilk ve tek örnek olarak kalmıştır. Bu yıl içerisinde TBMM’ye sevk edilen Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı ise klasik örneğe uygun olarak hazırlanan kanun özelliğini bütün yönleriyle yansıtmaktadır. Bu nedenle tasarıya yöneltilen birçok eleştiri söz konusudur. Her ne kadar kanunun tanıtımında madde sayısında sadeleştirme yapıldığı, gelir ve kurumlar vergisi kanunlarının tek bir kanunda birleştirildiği savunması yapılsa da;
* Sistematiğinin son derece karmaşık olması,
* Madde sayısı azalmakla birlikte hacim olarak kanunu büyüten bir yapıya kavuşmuş olması,
* Kurumlar Vergisi Kanunun birleştirilmesinin verginin adının ‘kurumlardan alınan gelir vergisi’ olarak değiştirilmesi dışında bir değişiklik getirmemesi,
* Her ne kadar reformist anlamda kapsamlı bir değişiklik içermese de eğitim ve sağlık harcamalarında yapılan indirimlere önemli sınırlama getirmesi,
* Geçmişte de önemli tartışmalara neden olan telif haklarının istisna kapsamından çıkarılması,
* Gayrimenkul satış kazançlarının vergilendirilmesinde yeni ve doğru bir sistem öngörülmesine rağmen kazanılmış hakların korunmaması gibi nedenlerle önemli eleştiri alır hale gelmiştir.
Teknolojinin getirdiği yeni cezalar
Bu yazıda teknolojinin getirdiği yeni uygulamaların oturtulması amacıyla getirilen özel usulsüzlük cezaları konusundaki görüş ve önerilerimizi belirtmeye çalışacağız. Bu cezalara en bariz örnek, elektronik beyanname sisteminin oturtulması ve kayıtlı ekonomiye geçişte idari etkinliği artırmaya yönelik Ba-Bs bildirimlerinin verilmemesine ilişkin özel usulsüzlük cezaları gösterilebilir.
İlk anda yeni uygulamayı oturtmak amacıyla getirilen bu cezalar zaman içerisinde bu amacın çok ötesine normal mükellefiyet ödevlerinin yapılmasındaki iyi niyet kurallarını da zorlayan bir hale dönüşebilmektedir. Örneğin Ba-Bs formlarında mali müşavirin gözünden kaçabilen hatta muhasebe programlarından otomatik olarak düzenlenen formlarda bir tarafın kasten veya atlama sonucu eksik bildirimde bulunması gibi nedenlerle karşı tarafa da sonradan ceza uygulanması durumlarıyla karşılaşılabilmektedir. Ceza tutarının yüksek olması ve mükellefin de haklı olarak bu ceza için mali müşavire yönelmesi nedeniyle önemli mağduriyetler ortaya çıkabilmektedir. Oysa Gelir İdaresi’nin teknolojik alt yapısı eklenebilecek bir geri bildirim ile birçok aksaklığa yönelik uyarı sağlayabilecek durumdadır. Bu uyarıya rağmen verilen 10-15 gün gibi bir sürede gerekli düzeltmenin yapılmaması halinde ise uygulanacak cezaya kimsenin diyeceği bir şey kalmayacaktır.
Konuya devam edeceğiz.
(Kaynak: İto Gazetesi | 21.12.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.