70 milyon nüfusu ile Türkiye pek çok dünya şirketi için cazip bir perakende ve tüketim ürünleri pazarı olmayı sürdürüyor. Geçmişte bu büyük pazara ulaşmak, Türkiye’de bir dükkan açmayı veya bir temsilci bulundurmayı gerektiriyordu, internet ile bütün manzara değişti.
Online alışveriş sayesinde giderek daha çok ürün ve hizmetin dünyanın herhangi bir yerinde yerleşmiş olabilecek “uzaktan satıcılar” tarafından satılmasıyla, vergi idareleri de bu teknolojik değişime ayak uydurma ve vergi gelirlerini koruma ile boğuşmakta.
e-ticaretin vergilendirilmesinin zorluğu nedir?
e-ticaretin coğrafi sınırlara bağlı olmaması sebebiyle, gelir vergileri açısından başlıca sorun e-ticaret faaliyetleri sonucunda elde edilen gelirin vergileme hakkının hangi ülkeye ait olduğunun tespiti sorunu. Dolaylı vergiler açısından ise satış işlemine ilişkin KDV’nin kimden ve nasıl tahsil edileceği. Bu yazının konusu bu ikinci husus.
KDV sorununu konuşurken öncelikle bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Internet üzerinden sipariş edilip, fiziki teslimi yapılan malların vergi idaresi tarafından takip edilmesi ve bunlar için KDV tahsil edilmesinde büyük bir sıkıntı yok. (ürün ithal ise KDV gümrükte tahsil ediliyor. Satıcı Türkiye’de ise zaten satıcının kendisi KDV’yi hesaplıyor ve vergi idaresine iletiyor.) Elektronik ticaretin KDV alanında yarattığı sorun dijital ürünlerin nihai tüketicilere satışının vergilendirilmesinde, daha doğrusu vergilendirilememesinde. Biraz daha anlatalım…
Internet üzerinden teslimi yapılan yazılım, müzik, film, oyun gibi dijital ürünler vergi uygulamaları açısından mal değil, hizmet olarak nitelendirilmekte. Söz konusu hizmet Türkiye’de veriliyor ise, ya da hizmet Türkiye dışında veriliyor olsa dahi hizmetten Türkiye’de faydalanılıyor ise, Türkiye’de KDV ’ye tabi. Peki, KDV kim tarafından ve nasıl ödenecek? Eğer satıcı firma Türkiye’de kurulu bir şirket ise KDV satıcı firma tarafından hesaplanıp vergi dairesine ödeniyor. Bu kısımda bir sorun yok.
Satıcı firma Türkiye dışında ise, satıcının KDV’yi ödeyebilmek üzere Türkiye’de sadece KDV yönünden mükellefiyet tesis ettirebilmesi, pek çok Avrupa ülkesindeki uygulamanın aksine, Türk vergi mevzuatında mümkün değil. Satıcının yabancı firma olduğu durumda, Türk vergi mevzuatı KDV sorumluluğunu alıcıya yani müşteriye veriyor. Müşteri eğer KDV mükellefi bir firma ise, sorumlu sıfatıyla KDV hesaplayıp vergi dairesine ödüyor. Buraya kadar hala bir sorun yok. Peki ya müşteri katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişi ise?
İşte sıkıntı tam da burada çünkü, KDV mükellefiyeti bulunmayan gerçek kişilerin söz konusu vergiyi ödeyebilmelerine yönelik herhangi bir mekanizma hali hazırda yok. Bırakın böyle bir ödeme mekanizmasının bulunmasını, bu kişiler söz konusu KDV’nin ödeme yükümlülüğünün kendilerinde olduğu hususunun farkında dahi değiller. Ayrıca verginin birçok sayıdaki tüketiciden tahsil edilmeye çalışılması vergi idaresi açısından da etkin bir tahsilat yöntemi sayılmaz.
Avrupa Birliği’nde uygulama nasıl?
Öncelikle belirtelim ki elektronik ortamda sağlanan hizmetin alıcısı eğer nihai tüketici ise, Avrupa Birliği’ndeki uygulamada ilgili KDV’nin ödenmesinde sorumluluk alıcıda değil, satıcıda.
Sorumluluk satıcıda ama satıcı vergiyi hangi ülkenin vergi idaresine ödüyor? Birlik içinde kurulmuş firmalar farklı üye ülkelerdeki nihai tüketiciye yaptıkları satışlar ile ilgili tahsil ettikleri vergiyi hali hazırdaki uygulamada kendi ülkelerindeki vergi idaresine ödemekteler. (kaynak yeri ilkesi). Ancak verginin hangi ülkenin idaresine ödeneceği ile ilgili 2015 yılından geçerli olacak şekilde bir değişiklik var. Söz konusu vergiler 2015 yılından itibaren yine satıcı tarafından ama müşterinin ülkesindeki vergi idaresine ödeniyor olacak. (varış yeri ilkesi).
Satıcının birlik dışında kurulu bir firma olması halinde de verginin sorumlusu yine satıcı. Birlik dışında kurulmuş olan firmalar tarafından birlik içindeki nihai tüketicilere satışlarda, firmanın Birlik ortak KDV sistemine kayıt yaptırması, sunulan hizmet üzerinden alıcının ülkesine KDV hesaplayıp ödemesi gerekiyor
Değerlendirme
Vergi idaresi söz konusu işlemleri vergileyip vergilemeyeceği, vergileyecekse verginin nasıl ödeneceği konularını açıklığa kavuşturması gerekiyor. Hali hazırdaki yaklaşım, vergiyi söz konusu ürünleri satın alan tüketicilerden tahsil etmek yönünde. Ancak çok sayıda nihai tüketicinin vergi mükellefiyetini izlemek yerine perakende satışı yapan yurtdışı firmalara, yurtdışı örneklerde gördüğümüz üzere, sadece KDV açısından mükellefiyet kaydı yapma imkanı verilmesi ve KDV’nin bunlardan tahsil edilmesi daha etkin bir yöntem olarak gözüküyor.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 20.12.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.