Türk Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi hükmü uyarınca, gerçek kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettiği ve anılan kanunda sayılan kazanç ve iratlar gelir vergisine tabidir.
Gelire giren kazanç ve iratlar aşağıdaki 7 ana unsur altında toplanmıştır:
• Ticari kazançlar,
• Zirai kazançlar,
• Ücretler,
• Serbest meslek kazançları,
• Gayrimenkul sermaye iratları,
• Menkul sermaye iratları,
• Diğer kazanç ve iratlar ( değer artış kazançları ve arızi kazançlar)
Anılan Kanunda gelir vergisine tabi olacak gerçek kişiler “tam mükellefler” ve “dar mükellefler” olarak iki gruba ayrılmış olup, tam mükelleflerin gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde etikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirileceği; dar mükelleflerin ise sadece Türkiye’de elde etikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler “dar mükellef” olarak adlandırılmakta olup, Almanya’da yerleşik gerçek kişiler de bu kapsam içine girmektedir. Keza, Almanya’da çalışan ve orada yerleşik olan Türk vatandaşları da Türkiye’de dar mükellef olarak kabul edilmektedirler.
Gayrimenkul sermaye iratlarında; gayrimenkul Türkiye’de ise ve bunlar Türkiye’de kullanılıyorsa ya da Türkiye’de değerlendiriliyorsa, gelirin Türkiye’de elde edildiği kabuledilmektedir. Keza, gayrimenkul ya da buna dayalı hakların elden çıkarılmasında (ki bu durum “Diğer kazanç ve İrat-Değer Artış Kazancı” sayılmaktadır) bu kazanç veya iradı doğuran iş veya muamele Türkiye’de yapılıyorsa veya Türkiye’de değerlendiriliyorsa bu gelirin Türkiye’de elde edildiği kabul edilmektedir. “Türkiye’de değerlendirme”den kastedilen ise; ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır ( ödeyen tarafından gider kaydedilmesidir).
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; Almanya’da yerleşik bir gerçek kişinin Türkiye’de bulunan gayrimenkul varlıkları ya da bunlara dayalı olarak ortaya çıkan haklarının kiraya verilmesinden veya kullanımlarından doğan gelirler Türkiye’de elde edilmiş “gayrimenkul sermaye iradı” kapsamına girmektedir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi hükmü uyarınca, anılan gayrimenkullerin işyeri olarak kiralanması halinde, bu gayrimenkullerin kiracıları tarafından ödenen kira bedelleri üzerinden, gayrimenkul sahibinin gelir verginize mahsuben vergi tevkifatı yapılmak zorundadır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 85. maddesine göre; mükellefler, yukarıda sayılan 7 gelir unsurundan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratlarını, anılan kanunda aksine hüküm yoksa, yıllık beyanname ile beyan etmek zorundadırlar. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 86. maddesi hükmü uyarınca; dar mükellefiyette, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş olan gayrimenkul sermaye iratları ya da diğer kazanç ve iratlar için ayrıca yıllık beyanname verilmez veya başka gelirler için yıllık beyanname verilmek zorunda olunsa bile bu gelirler yıllık beyannameye dahil edilmez.
Bilindiği üzere; Türkiye ile Almanya arasında Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları yapılmıştır. Bu anlaşmalardan ilki 01.01.1990-31.12.2010 tarihleri arasında uygulanmış, diğeri ise 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulamaya girmiştir.
Anılan her iki anlaşmanın 6. maddelerinde “Gayrimenkul Varlıklardan Elde Edilen Gelirler” düzenlenmiştir. Anılan maddenin 2 nolu fıkrasında “gayrimenkul varlık teriminin”; bahse konu varlığın yer aldığı Devletin mevzuatına göre tanımlanacağı, terimin her halükarda gayrimenkul varlığa müteferri varlıkları, özel hukuk hükümlerinin uygulanacağı gayrimenkul mülkiyetine ilişkin hakları, gayrimenkul intifa haklarını da kapsayacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin 1 nolu fıkrası hükmüne göre, gayrimenkul varlıklardan elde edilen gelir, bu varlığın bulunduğu Akit Devlette vergilendirilebilecektir. Anılan maddenin 3 nolu fıkrası hükmüne göre ise, 1 nolu fıkra hükmü gayrimenkul varlığın doğrudan kullanımından, kiralanmasından veya diğer herhangi bir şekilde kullanımından elde edilen gelire uygulanacaktır.
Anılan anlaşma düzenlemelerine göre; Almanya’da yerleşik bir gerçek kişinin Türkiye’de bulunan gayrimenkul varlıklarından elde ettiği gelirleri Türkiye’nin vergileme hakkı bulunmaktadır.
Anılan Anlaşmaların “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi” başlıklı 22. maddelerinde; aynı gelirler üzerinden hem gelirin elde edildiği kaynak ülkede hem de mukim olunan ülkede çifte vergi ödenmesini önlemek amacıyla düzenleme yapılmıştır. Anılan anlaşma maddelerinin 2 nolu fıkrasında; “Türkiye’de doğan ve anılan anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’de vergilendirilebilen herhangi bir gelir unsurunun, Alman vergisinin hesaplanmasına esas olan matrahın dışında tutulacağı” hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeler uyarınca, Almanya’da yerleşik bir gerçek kişinin Türkiye’de bulunan gayrimenkul varlıkları nedeniyle elde ettiği ve Türkiye’de vergilenmiş bulunan gelirleri Almanya’da matrahın (üzerinden vergi hesaplaması yapılan gelir tutarının) dışında tutulacak, başka bir deyişle; bu gelirler üzerinden ayrıca Almanya’da Alman vergisi ödenmeyecektir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 28.11.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.