Türkiye gibi yeni gelişme gösteren ve nüfusunun çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu ülkelerde herkes daha iyi bir eğitim alıp geleceğini kurtarmanın yolunu arar.
Bunun en pratik yolu da iyi bir okul okumaktan geçer. Özellikle kırsal kesimde doğanlar eğitim, iş imkânı gibi sebeplerle büyük şehirlere taşınarak hem kendilerinin hem de yakınlarının daha iyi bir eğitim almalarını sağlamak isterler. Çünkü onlar da biliyor ki iyi bir işe girmek için iyi bir okul bitirmek gerekir. Okullar arasındaki dengesizlikten dolayı herkes daha iyi bir işe girmenin iyi bir okulu bitirmekten geçtiğini biliyor.
Yoğun genç nüfus ve sürekli değişen eğitim müfredatıyla eğitim sistemimizde çarpıklığın olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan ve kaliteli okullarda okuyan öğrencilerle, taşrada sıradan okullardan mezun öğrencilerin sınavlarda adaletli bir şekilde yarışması beklenemez. Bundan kaynaklanan sebeplerle dershaneler eğitim hayatımıza girmiş oldu. Anaokulundan başlayarak mesleğe girişe kadar hemen her aşamada boy gösteren dershaneler sanılanın aksine bu çarpıklığın sebebi değil sonucudur. Sonucu ortadan kaldırarak çarpıklığı bitireceğimizi zannediyorsak fena halde yanılırız. İnsanların daha iyiye ulaşma hedefleri oldukça, yarışma devam edecek, yarışmalar devam ettikçe de dershanelere ihtiyaç duyulacaktır.
Özel dershaneler, eğitim sistemi içinde kendine özgü bir ekonomi oluşturdu. Bu ekonomide eğitim işlevinin yanı sıra yatırım, istihdam, kazanç, kâr ve devlete ödenen vergi var. Günümüzde Türkiye’de 5 bin civarında dershane var. Bu dershanelerde 100 bin kişiden fazla istihdam sağlanıyor. Dershanelerde 2 milyon öğrencinin eğitim aldığı tahmin ediliyor. Ülke çapındaki toplam ciro da 4-5 milyar TL civarında. Bu ciro üzerinden yüzde 8 oranında KDV alınıyor. Dershanelerin elde ettiği kâr üzerinden yüzde 20 oranında kurumlar vergisi ve çalışanlara yapılan ödeme üzerinden de ortalama yüzde 20 stopaj alınıyor. Çalışanlar için SGK’ya da prim ödemeleri yapılıyor. Yapılan kiralamalar için ödenen vergiler de hesaba katıldığında dershanecilik sektörünün hazineye yaklaşık 1 milyar TL katkı sağladığını görüyoruz.
Yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı ülkemizde öğrencilerin ve hatta meslek adaylarının (KPSS ve TUS benzeri sınavlar sebebiyle) dersler ve sınavlar için destek ihtiyacı devam edecektir. İktisadın genel kabul görmüş kuralı gereği talep de arzı doğuracağından, dershanelerin yokluğunda özel ders hizmetlerinde artış olacağını öngörmek zor değil. Bu; aynı zamanda düzeni kurulmuş, MEB kontrolünde eğitim veren, istihdam sağlayan ve vergisini veren bir sektörün her manada kayıt dışına çekilmesi anlamına geliyor. Sektörde hizmet veren öğretmenlerin kadrolu olarak atamasının yapılacağı konuşulsa da yüz binlerce üniversite mezununun atanamadığı bir ortamda bunun mümkün olmayacağını herkes biliyor. Bu yüzden her alanda özgürlüğün genişletildiği bir ortamda piyasa şartları gereği oluşmuş, kontrol altındaki bir sektörü yok etmek için harekete geçmeden önce bir kez daha düşünülmesi gerekir.
Vergisel Teşvik Yapılabilir
Dershaneler okuttukları öğrencilerin bir kısmın burslu olarak okutuyor. Bu sayede dershaneye gidecek imkanı bulamayan başarılı öğrencilere eğitim imkanı tanınmış oluyor. Dershaneler sayesinde Anadolu insanı yabancı ülkelerin açtığı kolejlerde okuyan seçilmiş öğrencilerle yarışma imkanı elde edebilmiş, devletin çeşitli kademelerine yükselmek için ilk adımı atabilmiştir. Dershanelerin dar gelirli aile çocuklarına kapalı olduğu ve aile bütçesine yük oluşturduğu iddiası da geçerli bir gerekçe değildir. Devlet eğer gerçekten bu düşüncede ise maliyet üzerinde ciddi bir yekun teşkil eden vergi ve prim oranlarında indirime giderek bu ailelerin çocuklarına dershane kapılarını açabilir. KDV veya kurumlar vergisi oranında yapılacak bir indirim ile dershane fiyatları neredeyse yarı yarıya gelecek seviyeye inecektir. Devletin sosyal yönü de bunu gerektiriyor. Vatandaşlarına eşit şartlarda eğitim imkanı sunamayan devlet bu konuda eksik kalmış olur.
Bütçeye bir kuruş da olsa fayda gelecek sektörler ve sermaye için çok çeşitli teşviklerin ve faaliyetlerin yapıldığı ülkemizde mali anlamda altın yumurtlayan tavuk olarak görülmesi gereken bu sektörün köstek yerine destek görmesi gerektiğini düşünüyorum.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 19.11.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.