Yemek ihtiyacını karşılamak için yapılan harcamalarda hiçbir üst sınır bulunmuyor. Ayrıca yapılan harcamaların tümü vergiden muaf tutuluyor. Çalışanlara yemek ücreti ödeniyorsa günlük 8,80 YTL'lik kısım vergi dışı kalıyor.
SORU: Çalıştığımız işyerinde yemek verilmediği için bize dışarıda yemek yiyebilmemiz için yemek fişi verilmektedir. Bu fişler karşılığında ancak biz altı liralık yemek yiyebilmekteyiz. Bu para ile beslenmemiz çok zor olmaktadır.
Çalışanlara 2007 yılında verilecek yemek fişi miktarını sınırlayan veya belirleyen bir kanun maddesi var mıdır? Eğer böyle bir madde varsa bize verilmesi gereken yemek fişinin günlük miktarı ne kadar olmalıdır?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası’nın 40. maddesinin (2) numaralı bendi hükmü gereği olarak hizmetli ve işçilerin işyerinde veya işyerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılmaktadır.
Bu bağlamda işyerinde çalışanlara verilen yemek hizmeti dolayısıyla herhangi bir yasal sınırlama mevcut değildir.
Ayrıca, Gelir Vergisi Yasası’nın 23. maddesinin (8) numaralı bendine göre de hizmet erbabına işyerinde veya müştemilatında yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler tutarına bakılmaksızın Gelir Vergisi'nden bağışık tutulmuştur. Bu bağışıklığın uygulanmasında yemeğin işyerinde veya müştemilatında hazırlanmasının bir önemi yoktur. Dolayısıyla işyeri bir lokanta veya hazır yemek fabrikası ile anlaşarak getirilen yemek için yapılan harcamalar hiçbir sınırlamaya tabi tutulmaksızın gider olarak kayıtlara intikal ettirilir.
İşyerinde verilen ve Gelir Vergisi'nden bağışık tutularak gider kaydedilen yemek bedelleri, sadece yemek bedeli ile sınırlı değildir. Yemek ile birlikte verilen içecekler ve benzerleri de bu kapsamdadır.
Diğer yandan işyerinde personele verilen ve bedeli Gelir Vergisi'nden bağışık olup, giderleştirilen ödemelerin günün örf ve âdetlerine göre tüketimi mutat yiyecek ve içeceklere ait olması gerekmektedir.
Gelir Vergisi Yasası’nın söz konusu düzenlemesi çerçevesinde işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumda, ödemenin yemek verme hizmeti sağlayan mükelleflere yapılması koşuluyla çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 8.80 Yeni Türk Lirası'nı aşmayan kısmı Gelir Vergisi'nden bağışık tutulmaktadır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde aşan kısmı ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir.
İşverenlerin lokantalar veya yemek hizmeti veren yerlerden personeline yemek vermek suretiyle sağladığı menfaatler için bir günlük 8.80 YTL yemek bedeline Katma Değer Vergisi dahil değildir. Yemek bedelinin 8.80 YTL kısmı vergiden bağışık olup, bu bedele isabet eden Katma Değer Vergisi de işverence hesaplanan Katma Değer Vergisi'nden indirim konusu yapılabilmektedir. Katma Değer Vergisi dahil ödenecek yemek bedeli ise (8.80 + 8.80 x 0.18 = ) 10.38 YTL’dir. (V.Seviğ)
SERBEST MESLEK ERBABININ CEP TELEFONU GİDERLERİ
SORU: Ben bir serbest meslek erbabı olarak vergi mükellefiyim. Serbest meslek kazancımın elde edilmesine yönelik olarak iki adet cep telefonumun giderini serbest meslek kazancımın tespiti sırasında gider olarak kayıtlarıma intikal ettirmekteyim.
Geçen ay defterlerimin tetkiki sırasında görevli memur, cep telefonu giderlerinin kayıtlarıma gider olarak intikal ettirilemeyeceğini ifade etti. Böyle bir durum var mıdır?
YANIT: Gelir Vergisi Yasası’nın 68. maddesinin ikinci bendi uyarınca mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen telefon giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.
Buna göre özel araç telefonları ile cep telefonlarına ait haberleşme giderlerinin serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan bir bağlantısının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile uyumlu olması halinde, serbest meslek kazancının belirlenmesi sırasında gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Bir başka anlatımla cep telefonlarına ait haberleşme giderlerinin serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacminin büyüklüğü ile uyumlu bulunması halinde giderleştirilmesi söz konusu olabilmektedir.
Konuya ilişkin Maliye Bakanlığı tarafından verilmiş özelgeler de bu yöndedir. (Maliye Bakanlığı’nın konuya ilişkin 22.8.2002 gün ve 42/4204-167/035643 sayılı özelgesi). (V.Seviğ)
SORU: Trabzon'da Milli Emlak arazisinde işgalci durumdayım ve ecrimisil ödüyorum. Mükellefin taksit hakkı ile ilgili yazınıza istinaden size yazıyorum. 2005 yılı için çok fahiş ecrimisil bedeli belirlendi. Dava açtık, mahkemede biraz indirildi, ancak davamız şu anda temyiz aşamasında devam ediyor. Vergi dairesine ecrimisil borcumdan dolayı yurtdışı çıkış yasağı konuldu. Bu borcu taksitle ödemek istiyorum. Ancak vergi dairesi kabul etmiyor. Ne yapabilirim? (B.Sağlam /Trabzon)
YANIT: Gelir İdaresi Başkanlığı 2007/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesi ile ecrimisil borçlarının taksitlendirilmeyeceğini açıklamıştır. Ancak “Mükelleflerin Yok Edilen Taksit Hakkı” yazımda da belirttiğim gibi, bu açıklamanın yasal dayanağı yoktur. Bu nedenle yazımda (önceki yazılarıma gazetemizin www.referansgazetesi.com adresli web sayfasından ulaşabilirsiniz) geçen Danıştay kararını da emsal olarak göstermek suretiyle, taksitlendirme talebinizi reddeden işleme karşı dava açabilirsiniz. Ancak bu davada yürütmeyi durdurma talep etmeyi unutmayın. Zira yürütmeyi durdurma kararı verilmesi halinde, idare sizden ancak taksitle tahsilat yapabilir. (B. Doğrusöz)
BİR ZORUNLU AÇIKLAMA
Sayfamıza siz değerli okurlarımızdan çok sayıda soru gelmektedir. Sayfamızın başladığı 19 Şubat'tan bu yana gelen sorular, şimdiden bir klasörü doldurmuştur. Sayfamıza gösterilen ilgi ve bizlere gösterilen güven için teşekkür ederiz. Ancak bu soruları, köşemizin sınırları içerisinde ve geliş sırası ile yanıtlamaya çalışmaktayız. Hatta bazen sorular, emsal uygulamaları gözden geçirmeyi, araştırmayı veya idareden bilgi almayı gerektirmektedir. Soruların tamamını olabildiğince yanıtlamaya çalışmakla birlikte, bu nedenlerle siz okurlarımızın sorularının yanıtlanması gecikebilmektedir. Sorularına yanıt alamayan okurlarımızın haklı sitemi dolayısıyla, bu açıklamayı yapmak zorunda kaldık. Bu nedenle elde olmayan sebeplerle yanıtı geciken sorular için siz okurlarımızın değerli hoşgörülerine sığınıyoruz.
Dr. Bumin Doğrusöz-Dr. Veysi Seviğ
YARGI KARARLARINDA
MÜTESELSİL SORUMLULUK
VERGİ KESENLERİN SORUMLULUĞU
Danıştay 7. Dairesi E. 2002/1563 K. 2004/196 T. 29.1.2004
6183 sayılı kanunun 5. maddesi takibatın alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağını, VUK m. 4/2 mükelleflerin vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceğini, 3065 sayılı KDV Kanunu m. 43/1 ise Katma Değer Vergisi'nin mükelleflerin işyerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağını hükme bağlamıştır. Bu düzenlemelere göre yetkinin, takip edilmesi gereken kişiye değil, takibin konusu olan verginin mükellefine göre belirlenmesi gerektiğinden; VUK m. 11’e göre müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu tutulduğu kamu alacağının kaynaklandığı KDV mükellefi şirketin bağlı olduğu vergi dairesince takip yapılması gerekirken müteselsil borçlu sıfatıyla takip edilen davacının bağlı olduğu vergi dairesince tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin iptali gerekmektedir.
Danıştay 3. Dairesi E. 2000/4261 K. 2003/3230 T. 27.5.2003
Zirai ürün alımlarını, Vergi Tekniği Raporu ile düzenlediği faturaların gerçek emtia teslimine dayanmadığı belirlenen şirketten aldığı faturalarla belgeleyen davacı şirket hakkında, VUK’nın “vergi kesenlerin sorumluluğu” başlıklı 11. maddesinden bahisle cezalı tarhiyat yapılmış ise de bu tarhiyat, davacı şirketin zirai ürün alımlarının bedellerini bahis konusu şirkete muhtelif tarihlerde banka vasıtası ve tediye makbuzu karşılığı ödediğinin ve bu emtialara ilişkin sevk irsaliyelerinin denetim elamanlarının kaşe ve imzalarıyla onandığının dosyada bulunan belgelerle sabit olması ve dolayısıyla da inceleme konusu faturaların gerçek alımları göstermesi sebebiyle hukuka uygun değildir.
Danıştay 4. Dairesi E. 2001/4767 K. 2002/3318 T. 23.10.2002
VUK’nın 11. maddesine göre müteselsil sorumluluğa dayanılarak ziyaa uğratılan vergi ile buna bağlı ceza ve gecikme faizinin ödeme emri ile ticaret borsasından istenebilmesi; zirai ürünlerin müstahsilden alındığının, vergi tevkifatı yapılmadığının veya tevkif edilen verginin ödenmediğinin, alım-satıma taraf olan tüccarların bulunmadığının ya da bulunmakla birlikte borç ödeyecek mali güçlerinin olmadığının inceleme ile tespit edilmesi ve sonrasında borsa adına tahakkuk ettirilen vergi ve cezaların ödenmemesi halinde mümkün olabileceğinden; asıl mükelleften tahsil edilmeyen amme alacağının, müteselsil sorumluluk kapsamında ihbarname usulüne göre davacı borsadan istenmesi gerekirken ihbarname göndermeden düzenlenen ödeme emrinin, ortada kesinleşmiş ve vadesinde ödenmeyen bir borç olmaması sebebiyle iptali gerekmektedir.
Danıştay 11. Dairesi 1999/3761 K. 2000/3902 T. 12.10.2000
Satın aldığı malları yurtdışına ihraç eden yükümlü şirketin bu ihracata ilişkin döviz alım belgeleri ve gümrük çıkış beyannamelerinin dosyaya ibraz edildiği sabit olup; yükümlü şirket adına fatura düzenleyen şirketin bir kısım alışlarının gerçek olmamasının yükümlü şirkete yaptığı satışların da gerçek olmadığını göstermeyecek olması, yükümlü şirketin mal aldığı şirket ile aralarında vergiyi ziyaa uğratma yönünden irtibat olduğuna ilişkin bir tespit olmaması, yasaların kendisine yüklediği ödevleri eksiksiz yerine getiren iyi niyetli yükümlülerin mal aldıkları kişilerin vergiyi ödeyip ödemediklerini takip etmelerinin mümkün olmaması ve bu kişilerin hareketlerinden sorumlu tutulmalarının hukukun temel ilkelerine aykırı düşmesi sebepleriyle yükümlü şirketin mal alımlarıyla ilgili olarak Hazine'ye intikal ettirilmediği ileri sürülen KDV vergilerinden VUK. m. 11/3 uyarınca sorumlu tutularak ihracattan kaynaklanan KDV iadesine ilişkin olarak vergi dairesine vermiş olduğu banka teminat mektubunun iade edilmemesine ilişkin işlemde yasal isabet yoktur.
ÖZELGELERDE
İKTİSADİ İŞLETME
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.01.16.01/2283 sayı ve 17.8.2006 tarihli özelgesi
Derneğinizin sosyal faaliyetlerini finanse edebilmek için üyelerinizin ürettikleri ürünleri sergilemek ve satmak amacıyla bir vergilendirme döneminde birden fazla kermes düzenlenmesi ve bu faaliyetlerden dolayı gelir elde edilmesi halinde derneklere ait iktisadi bir işletme oluşacağından, söz konusu iktisadi işletmenin Kurumlar Vergisi'ne tabi olması gerekmektedir.
Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.16.16.01. KV.06.25/2879 sayı ve 27.7.2006 tarihli özelgesi
(...) Genel Müdürlüğü'nün Osmangazi ilçesinde 01.5.2006 tarihinden itibaren işletilmekte olan (basketbol, tenis kordu ve yemekli-içkili restoran) sosyal tesislerde (...) Belediyesi ve (...) personeli ile personelin referansında gelen kişilere ücret karşılığı hizmet verilmesi ve alınan ücretlerin tahsilat makbuzu ile belgelendirmesi halinde, sosyal tesislerde verilen hizmetlerin, devamlılık unsuru taşıması ve ticari bir organizasyon içinde yapılması nedeniyle, (...) Belediyesi (...) Genel Müdürlüğü'ne bağlı iktisadi işletme oluşur ve söz konusu işletmenin faaliyetine başladığı 01.5.2006 tarihi itibariyle Kurumlar Vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekir.
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.01.16.01/3119 / 3119 sayı ve 20.11.2006 tarihli özelgesi
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 2/5 maddesi uyarınca dernekler, Kurumlar Vergisi'nin mükellefleri dışında bırakılmış, ancak bunlara ait veya bağlı olan ve faaliyetleri devamlı bulunan iktisadi işletmeler Kurumlar Vergisi'nin mükellefleri arasında sayılmıştır. Kermes, piyes, konferans ve eğlence programlarını halka ücretli olarak göstermek ve lokal açmak gibi faaliyetlerin birden fazla ve ücret karşılığında yapılması halinde derneğinize ait bir iktisadi işletme oluşacağından, söz konusu iktisadi işletme Kurumlar Vergisi mükellefi olacak ve kazançları Kurumlar Vergisi'ne tabi olacaktır.
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.01.16.01/2140 sayılı ve 4.8.2006 tarihli özelgesi
Köyler, KVK’nın 2’nci maddesinin 3’üncü fıkrasında tanımlanan iktisadi kamu kuruluşlarının tanımı içinde yer alan “diğer kamu idareleri” kapsamına girmekle birlikte; köy tüzelkişiliğince 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 1’inci maddesi ve 25.3.1957 günlü bakanlık oluru ile yürürlüğe giren “Ormanların Korunmasında Muhtar ve İhtiyar Kurullarının Görevlerine ait Talimatname” hükümlerine göre sözleşme yapmak suretiyle bedel karşılığında orman sahalarını koruma işini yapması ticari faaliyet olarak nitelendirilemez. Dolayısıyla bu faaliyet köy tüzelkişiliğine ait bir iktisadi işletme de oluşturmaz. Bu durumda, köy tüzelkişiliğince orman koruma işinden sağlanacak kazançların vergilendirilmesi söz konusu değildir.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın B.07.4.DEF.0.34.11/KVK-2/7329 sayı ve 22470 sayı ve 7.12.2006 tarihli özelgesi
Çeşitli sanatçılar tarafından derneğe bağışlanan tabloların düzenlenecek bir gecede açık artırma yolu ile satılması faaliyetinin sadece bir defaya mahsus olarak yapılması halinde, bu faaliyet için devamlılık unsuru oluşmayacağından, bu faaliyet nedeniyle derneğe bağlı bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilemez ve sağlanacak kazanç dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre bir vergilendirme yapılamaz.
ÇALIŞANLARA VERİLECEK YEMEK FİŞLERİNDE SINIR
* İşverenler çalışanlarının yemek harcamalarını ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapıyor.
* İndirim olarak yararlanıldığı için çalışanlara verilen yemek harcamasında bir sınır bulunmuyor.
* Çalışanlara yemek için yapılan harcama tutarına bakılmaksızın gelir vergisinden muaf tutuluyor.
* Bu muafiyetin uygulanmasında yemeğin işyerinde veya müştemilatında hazırlanmasının bir önemi yok.
* İşyeri bir lokanta veya hazır yemek fabrikası ile anlaşsa da yemek harcaması hiçbir sınırı olmadan gider kaydediliyor.
* Yemek ile birlikte verilen içecekler ve benzerleri de bu gelir vergisinden muaf.
* İşyerinde yemek verilmediğinde günlük 8,80 YTL'lik yemek harcaması vergiden muaf tutuluyor.
* Ödeme bu tutarı aştığında aşan kısım ile yemek bedeli ödemeleri ücret olarak vergilendiriliyor.
* İşverenlerin verdiği bir günlük 8,80 YTL yemek bedeline katma değer vergisi dahil değil.
* Bu bedele isabet eden KDV işverence hesaplanan katma değer vergisinden düşülebiliyor.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 30.05.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.