Okurumuz Nevzat Bahçe diyor ki; bir işçimiz 25.06.2005 tarihinden bu yana raporlu. Bu işçimiz geçirdiği iş kazası sonucu bitkisel hayata girmiş bulunmakta ve vasi yoluyla emekli olacak.
Bu işçimizin kıdem tazminatını hesaplarken raporda geçen sürelerini kıdemine katacak mıyız? Ayrıca bu işçimizin ikramiye v.b. ödemelerini verecek miyiz?
İşçinin kıdemi, işe başladığı tarihten iş sözleşmesinin sona erdiği tarih arasındaki süredir. İşçinin istirahat süresinin altı haftayı aşmayan kısmının kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Ancak, işçinin istirahat süresinin altı haftayı aşan kısmı kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmayacaktır. İşçi raporlu iken iş sözleşmesinin sona erdirilmesi halinde fesih rapor süresi sonunda hüküm doğuracağından işçinin kıdemi rapor süresi sonuna kadar ileriye götürülmelidir. İş sözleşmesinin feshinden sonra işçinin ücret, kıdem tazminatı, kullanılmayan yıllık izin ücreti, ikramiye, prim gibi işçilik haklarının da ödenmesi gerekmektedir. Ancak, istirahat süresince çalışılmayan süreler için ikramiye verme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Gözaltına alınan veya tutuklanan işçinin iş sözleşmesi feshedilebilir mi?
İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın işçinin işyerindeki kıdemine göre belirlenen 2-4-6-8 haftalık ihbar (bildirim) süresini aşması halinde işverenin iş sözleşmesini haklı bir nedenle derhal feshi söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, bildirim süreleri kadar bir zaman geçmiş ve işçi yine de işine dönememişse; işveren bu sürenin sonunda işçinin iş sözleşmesini derhal fesih yoluyla sona erdirebilecektir. Ancak, işçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile iş güvencesi hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilecektir. İşyeri ile ilgisi bulunmayan bir suçtan tutuklanması nedeniyle iş sözleşmesi feshedilen işçinin bir yıldan fazla çalışmasının olması halinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
Bağ-Kur borcu olana ölüm aylığı bağlanmaz
Okurumuz Yavuz ACAR diyor ki; bir yakınımın SSK sigortalılık başlangıcı 1986 yılıdır. 1993-2002 yılları arasında zorunlu Bağ-Kur’u bulunmamaktadır Bağ-Kur prim borçlarını 1998 yılına kadar ödemiş, 1998-2002 yıllarında ödememiştir. 2002 yılında Bağ-Kur’u terk etmiş ve 2002-2007 yıllarında aralıksız SSK’lıdır. SSK gün sayısı toplam 1484’dür. 15.04.2007 tarihinde yakınımız iş kazası nedeniyle vefat etmiştir. 506 sayılı Kanunun 92. maddesi hem ölüm aylığının hem de iş kazası aylığını alabileceği hükme bağlanmış, ancak SSK’dan ölüm aylığı bağlanması için Bağ-Kur borcunu ödememiz gerektiğini, ödemezsek Bağ-Kur’un hizmet bildirimi yapmayacağını ve bu bildirim yapılmadan da SSK’nın ölüm aylığının bağlanmayacağı tarafımıza bildirilmektedir. Bu durum karşısında ne yapmalıyız?
Bağ-Kur mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanabilmesi için gerekli koşullardan birisi de, prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olmasıdır. SSK’dan ölüm aylığı bağlanabilmesi için Bağ-Kur’daki hizmetlerinin aktarılması gerekmektedir. Bağ-Kur borcu ödenmedikçe yakınınıza SSK’dan ölüm aylığı bağlanmayacaktır. Bu durumda, borcun mutlaka ödenmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
İşe geç gelen işçi tazminatsız çıkartılabilir mi?
Okurumuz Erkan Kaya diyor ki; işe devamlı geç gelmek ihbar ve kıdem tazminatsız işten atılmaya sebep midir?
İş Kanunu’na göre, işçinin sürekli olarak işe geç gelmesi tazminatsız işten çıkartılma nedeni değildir. Sadece, işçinin geç geldiği sürenin ücretinin kesilmesi mümkündür.
(Kaynak: Star Gazetesi | 27.05.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.