Kamu borcunun vadesinde ödenmesinin veya haciz uygulanmasının yahut haczedilmiş malların paraya çevrilmesinin borçluyu zor duruma düşüreceği hallerde, borçlulara teminat göstermek koşulu ile borcunun taksitlendirilmesini talep hakkı tanınmıştır. Bu gibi hallerde idare, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 48. maddesine göre vergi, resim, harç borçlarını, ceza davalarından kaynaklanan yargılama giderlerini, vergi cezalarını, para cezalarını, gecikme faiz ve zamlarını iki yıl, diğer kamu alacaklarını ise beş yılı geçmemek üzere taksitlendirme yetkisine sahiptir.
Taksitlendirilen alacaklara, taksit süresince, tecil faizi adı verilen bir faiz uygulanır. Bu faizin oranı halen yüzde 2’dir.
Taksitlendirme talebi üzerine tahsilat işlemleri durur. Taksitlendirme talebi kabul edilirse ödemeler taksit planına göre yapılır. Buna karşılık talep reddedilirse borcun, ret işleminin tebliğinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Bu ret işlemine karşı borçluların dava açma hakları vardır.
Bu madde uyarınca yapılacak taksitlendirmelerde yetkili idare belirlemesi, geçen günlerde, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 11.5.2007 tarihli ve 2007/3 sayılı Tahsilat İç Genelgesi ile yapıldı. Bu iç genelge ile taksitlendirilmesi istenen tutara göre yetki, vergi dairesi başkanlıkları, vergi daireleri ve defterdarlıklar arasında bölüştürüldü. Bu İç Genelge’de iki nokta dikkatimizi çekti.
Azami taksitlendirme yetkisi
İlk dikkatimizi çeken nokta, taksitlendirme konusunda yetki verilen idarelere, azami taksitlendirme yetkisinin 18 ay olarak verilmesi. Oysa yasa azami taksitlendirme süresini, borca göre 24 ay ve 60 ay olarak belirlemiştir. Mükellefin durumuna ve talebine göre 24 aydan daha kısa taksitlendirme, hiç şüphesiz yapılabilir. Ancak mükellefin durumunu, talebini ve borcun konusunu dikkate almaksızın, yasal süreyi, yasa ile yetki verilmeksizin sınırlandırmak, yasaya aykırıdır.
İç genelgenin ikinci dikkati çeken noktası ise KDV, ÖTV, geçici vergi, BSMV, Motorlu Taşıtlar Vergisi, harçlar, fonlar, ecrimisil, trafik cezaları, ek vergilerin taksitlendirilmeyeceğinin ve yetki devredilen idarelerin de bu kamu alacaklarını taksitlendiremeyeceklerinin açıklanması.
Oysa söz konusu kamu borçlarının taksitlendirilemeyeceğine ilişkin olarak, yasada hiçbir hüküm yok. Üstelik söz konusu 48. madde, Maliye Bakanlığı'na da Gelir İdaresi Başkanlığı'na da taksitlendirme konusu olabilecek borçları belirleme veya sınırlandırma yetkisi vermemiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı bu iki konuda, yetkisini aşmış ve kanunun bütün kamu borçları için tanıdığı bir olanağı, kanun koyucunun yerine geçerek sınırlandırmıştır.
Taksitle ödeme hakkına sınır
Nitekim Katma Değer Vergisi ve zirai stopaj vergisi borçlarını taksitlendirmek için müracaat eden, ancak talebi vergi idaresince, hemen hemen aynı hükmü taşıyan ve o esnada yürürlükte bulunan önceki 2003/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesi'ne göre reddedilen bir borçlu mükellefin, konuyu yargıya taşıması üzerine, yargı kararı da görüşümüz doğrultusunda oluşmuştur.
Vergi dairesinin taksitlendirme talebini reddeden işlemini iptal eden Ordu Vergi Mahkemesi kararını, idarenin başvurusu üzerine inceleyen Danıştay 4. Dairesi, 4.4.2006 tarih ve E: 2005/1776 K: 2006/724 sayılı kararı ile mahkeme kararını onamıştır. Bu onama kararının gerekçesi ise “6183 sayılı kanunda, KDV, Zirai Stopaj Vergisi, eğitime katkı payı, fon payından doğan kamu borcu ve cezalarının tecil edilemeyeceğine ilişkin bir sınırlamaya yer verilmediği halde, tahsilat iç genelgesi ile bu yönden bir sınırlamaya gidilmesinde ve genelge esas alınarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından işleminin iptaline ilişkin mahkeme kararı sonucu itibariyle yerinde görülmüştür” şeklindedir.
Görüldüğü gibi, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın kamu borçlularının taksitle ödeme haklarına getirdiği sınırlamaların hukuka aykırılığı yargı kararıyla da sabittir. (Bu karar Vergi Sorunları dergisinin Nisan 2007 sayısında, daha önce de Danıştay dergisinin 113. sayısında yayımlanmıştır.)
Yukarıda aktardığımız kamu borcu türünden borçlu olanlar, ödeme güçleri yoksa ve eğer borçlarını taksitler halinde ödeme niyetindeyseler, idareye müracaat edebilirler. Bu müracaatlarının reddi halinde ise ret işleminin iptali için yukarıda aktardığımız emsal içtihada da dayanarak dava açabilirler. Bu davada yürütmeyi durdurma kararı alındığı takdirde, idarenin dava süresince cebri takibini sürdürme olanağı olamayacaktır. Bu süre de zor durumda olan iyi niyetli borçlulara gerekli zamanı kazandıracaktır.
İdarenin en kısa zamanda düzeltilmesi gereken bu düzenlemesi, vergilemede kanunilik ilkesi ve yetki aşımlarını vurgulayan, hukuk ilkelerine dikkati çeken, özetini geçen hafta aktardığımız "mali muhtıra"yı sanki haklı kılıyor gibi.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 17.05.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.