Beslenme ve işsizlik sorunu yaşayan bir toplum olarak kırmızı et çıkmazından kurtulabilmek için hızlı, kalıcı, radikal ve reform niteliğinde politika geliştirmek artık zorunluluğu da aştı. Yıllardır yaşadığımız kısır döngüye çare bulunamazsa, çark hem işsizlik hem de cari açık üretecek. Zorunlu olarak dışa bağımlı kaldığımız akaryakıtın yanına giderek artan kırmızı et de eklenecek.
Ete ilk müdahale
Özellikle Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı'nın da etkisiyle son dönemde et fiyatları hızlı bir yükseliş trendi içine girdi. Et ve Süt Kurumu (ESK) yeni yetkisine dayanarak, aşırı yükselen fiyatları düşürebilmek için, tıpkı Merkez Bankası'nın dövize yaptığı gibi ete müdahale etti. Kurum, karkas etin kilosu için 15,6 lira fiyat açıklarken, besiciye erken kesim primi ve nakliye farkı vereceğini, üstelik satın alma bedellerinin yüzde 50'sini nakit ödeyeceğini bildirdi.
Olmazsa ithalat
ESK'nın müdahale yoluyla piyasaya kısa sürede taze karkas et, donmuş karkas et ve şarküteri ürünleri sunmayı, böylece karkas etin belirlenen eşik fiyatla tüketiciye ulaşmasını sağlamayı hedefliyor. Kurumun bu hedefine ulaşabilmek için depolarındaki 6 ton eti piyasa vermeye hazırlandığı da gelen bilgiler arasında. Ramazan'da 14,5 TL'den 17 TL'ye çıkan karkas et fiyatının yeniden düşmemesi durumunda ESK için tek yol kalıyor, o da et ithalatı.
Kısır döngü
Peki ithalat çözüm mü? Hatırlanacağı üzere 2009 sonunda kırmızı et fiyatları aşırı yükselmeye başlamış, bunun sonunda da 2010 baharında gümrük vergilerini düşürülerek ithalatın önü açılmıştı. Fiyatların düşürülebilmesi için ilk olarak kasaplık canlı hayvan ithalatına izin verildi. Daha sonra besilik hayvan, kurbanlık ve küçükbaş hayvan ithalatına izin çıktı. Ancak bütün bunlardan istenen sonuç alınamayınca en son karkas et ithalatına başlandı.
Peki geride kalan 3 yılda ne oldu? Türkiye yurtdışından yaklaşık 3 milyar doları bulan canlı hayvan ve karkas et ithal etti. Uzmanların yaptığı tespitlere göre, ithalat fiyatları bir miktar aşağı çekti, ancak içeride hayvancılıkla uğraşan, istihdam yapan besici ve sütçüler darboğaza girdi. Bir kısmı kapısına kilit vurmak zorunda kaldı. Rekabete dayanmaya çalışan birçok işletme besilik hayvan ihtiyacını ithalatla karşılamaya yöneldiyse de, yem fiyatının yükselmesi, samanın 1 liraya dayanması, buna karşılık çiğ süt fiyatının düşmesi süt ineklerinin kesilmesine yol açtı. Kesilip ete giden süt inekleri kırmızı et fiyatlarını düşürdü. Sonunda ithalat durdu. Fiyatlar düştü, ancak esas sorunda nihai çözüme ulaşılamadı.
Radikal besi teşviki
Bugün gelinen noktada önce müdahalenin sonuçları beklenirken, ithalat şimdiden dillendirilmeye başlandı. Oysa müdahalenin piyasayı sadece kısa süreliğine sakinleştirebileceği, ithalatın da dengeleri altüst edeceği biliniyor. Hayvancılık sektörüne 2009 yılına kadar bütçeden ciddi kaynak aktarmayan Türkiye, bu tarihten sonra kesenin ağzını açmış. Son 3 yıldır yıllık 1,5 milyar lira düzeyinde sektöre kaynak aktarılıyor. Ancak alınan yol ortada.
Bu sorunu kalıcı olarak çözebilmemiz için öncelikle besilik hayvan varlığını gerekirse ithalat yoluyla artırmak, buna paralel olarak da sektöre daha ciddi, radikal düzeyde teşvikler vermek doğru yol olabilir. Çözüm için gerekirse kırmızı et şurası düzenlenebilir. Bu sorunu, istihdamı da artıracak bir formülle çözüme kavuşturmak için, akılları birleştirmekten daha fazlasına ihtiyacımız yok.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 14.08.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.