Bankacılık sektörü günümüz ekonomilerinin can damarı haline gelmiş durumda. Bu yüzden birçok mağduriyete sebep olmalarına rağmen bankalar çağdaş ekonominin vazgeçemeyeceği kurumların başında geliyor.
Tasarrufların biriktirilmesi, ihtiyacı olanlara finans sağlanması, para transferi, ödemelerin ispatı gibi birçok sebepten dolayı bankalara ihtiyaç duyuluyor. Devletler de paranın izini daha iyi takip ederek suç örgütleri ile mücadele etmek, piyasadaki finans aktivitelerinin analizini ayrıntılı olarak çıkarabilmek ve ekonominin büyümesi, kayıtlı ekonomiye geçmek gibi birçok amaçla bankacılık sektörünü teşvik ediyor.
Öte yandan bankaların en önemli enstrümanlarından birisinin kredi kartları olduğunu biliyoruz. Bankalar müşterilerine verdikleri kredi kartları ile müşteri sadakati sağlamaya çalışır. Böylece hem müşterilerden hem de işyerlerinden aldıkları faiz ve komisyonlarla gelirlerini artırırlar. Kredi kartı sahipleri de harcamalar için nakit taşıma zorunluluğundan kurtuldukları ve paraya sıkıştıkları anda tüketimlerini ertelemedikleri için bu ödeme türünü tercih eder. İşyerleri ve mağazalar ise kredi kartları sayesinde müşteri kitlesini geliştirdikleri ve taksit gibi çeşitli pazarlama yöntemlerini kullanabildikleri için kredi kartı satışlarına yönelmekte. Birçok devlette kredi kartı ile yapılan alışverişlere indirimli KDV oranı uygulanması, kredi kartlarına çekilişlerle ikramiye verilmesi, kredi kartları ile yapılan harcamaların belli oranda vergiden düşürülmesi gibi yöntemlerle kredi kartı kullanımı teşvik edilmiştir. Çünkü kredi kartlarının bilinçli kullanılmasıyla ekonominin gelişmesine katkıda bulunulur. Kredi kartları ile yapılan harcamalar yeni iş imkânları ve istihdamı artırır, para ihtiyacını bir şekilde karşıladığı için enflasyonun düşmesini sağlar. Piyasadaki paranın yeterli olmaması sebebiyle başvurulacak bir emisyon (para basma) enflasyonu anında artırıcı bir etki doğururken bu ihtiyacın kredi kartları ile karşılanması sayesinde enflasyonun büyümesi ötelenmiş olur.
Kredi kartları ile yapılan satışlar kolaylıkla takip edilebildiği için kayıt dışı ile mücadelede de etkilidir. Satışları takip edildiği için fatura düzenlemek zorunda kalan satıcılar, alımlarını da belgeli yapmak durumunda kalacağı için kayıtlı ekonomiye geçişte ciddi bir fayda sağlanmış olur. Bankalar Birliğinin yaptığı araştırmaya göre kredi kartı harcamalarındaki yüzde 1’lik artışın, vergi gelirlerini yüzde 0,85 artırdığı tespit edilmiş. Aynı araştırmada 1.000 TL’lik nakit kullanımı yerine 1.000 TL’lik kredi kartı kullanımının, vergi gelirlerini 20 TL artırdığı hesaplanmış. Bankalar Birliği ve Gelir İdaresi istatistiki bilgilerinden derlediğim tabloda da görüldüğü üzere; kredi kartları kullanımı yaygınlaştıkça özellikle yurtiçinde alınan KDV’lerde artış olmaktadır.
Tabloda görüldüğü üzere her geçen yıl kredi kartı sayısında ve kartlarla yapılan harcama tutarında artış görülüyor. 2008 yılında 43 milyon 394 bin olan kredi kartı sayısı 2012’ye geldiğinde 10 milyondan fazla artarak 54 milyonu geçmiş. Kredi kartlarıyla yapılan harcamalarda 166 milyar TL’den iki kattan daha fazla artarak 331 milyar TL’ye ulaşmış. Bu artışa paralel olarak dahilde alınan KDV, yani gümrükte değil de yurtiçinde direkt tüketicilerden alınan KDV, 30 milyar TL’den nerdeyse iki kat artarak o da 53 milyar TL’ye ulaşmış. Kayıt altına alınan hasılat olduğu için bu artışın diğer vergi gelirlerinde, örneğin Gelir ve Kurumlar Vergisi gelirlerinde de olduğunu tahmin etmek zor değil.
Ekonomiye ve devlet gelirlerinin en önemli kalemi özelliğini taşıyan vergilere bu derece katkısı olan kredi kartları ile ilgili eleştirel bir yaklaşım gösteren Başbakan Sayın Erdoğan’ın, kredi kartlarından mağdur kitle adına konuştuğunu tahmin ediyorum. Çünkü kontrol edilemeyen her olayda olduğu gibi kredi kartı uygulamasında da bankaların özellikle zor durumdaki vatandaşlardan aşırı derecede ücret, faiz veya komisyon adı altında kesintiler yaptığını görüyoruz. Bu kesintiler sonrasında bankalar hep en çok kazanan kurumlar oluyor. Gerçekten kredi kartı ücreti, yüksek oranlı kredi kullanım faizi, hesap işletim ücreti gibi haksız kazançlar vatandaşın tepkisini çekiyor. Başbakan da sanırım bu tepkiye tercüman olma adına o açıklamaları yaptı. Ancak yukarıda sıraladığım birçok faydası olan bu uygulamanın bazı hatalar sebebiyle aşırı derece yıpratılmaması gerekir. Varsa aksayan yönleri tespit edilip ıslah edilir. İktidar bunu yapabilecek bilgi, birikim ve siyasi güce sahiptir. Bu tür hedef göstermelerle sağlıklı bir sonuç alınamaz. Kriz dönemlerinde tüketim ihtiyaçlarının ertelenmesini engelleyerek krizi yumuşatan ve çalışan en önemli kredi olma özelliği taşıyan kredi kartlarının engelleme yerine kullanımının daha fazla yaygınlaşması için teşvik edilmesinde fayda vardır.
KREDİ KARTLARI DİKKATLİ KULLANILMALI
Kredi kartı kullanıcılarının da bu kartlarla yapılan harcamaların er geç kendileri tarafından ödeneceğini bilmeleri, mümkün olduğunca kredi kartı ödemelerini zamanında yapmaları aksi takdirde çok yüksek faiz ödeyeceklerini bilmeleri gerekir. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu konuda yaptığı açıklama işin püf noktası aslında. Babacan bu konu ile ilgili olarak “Dünyanın her ülkesinde kredi kartı ile borçlanmak en pahalı borçlanma cinsidir. Çünkü bütün kredi kategorileri içerisinde kredi kartı üzerindeki faiz en yüksek faizdir. Kredi kartı bir ödeme kartıdır. Bizim vatandaşlarımıza tavsiyemiz, kredi kartını borçlanmakta kullanmamaları, bir ödeme aracı olarak gerekirse kullanmalarıdır.” demişti.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 23.07.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.