Maliye Bakanlığı uzun çalışmaların ardından Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı'nı tamamladı. Başbakanlık'ta yapılan küçük bazı değişikliklerin ardından Meclis'e gönderilen tasarının burada da önemli değişikliklere uğrayacağına kuşku yok. Yeni tasarının hayatımıza ne gibi yenilikler getireceğine, hangi kesimlerin vergilerinde ne yönde değişiklikler olacağına ilişkin detaylar başta gazetemiz olmak üzere medyada geniş geniş anlatıldı, yazıldı. Yeni kanun önümüzdeki yıldan itibaren uygulanmaya başlanacak ve o günden sonra Türkiye vergide "Alman usulünden" kopmuş olacak.
Kendi yediğin yemeğin parası
Malum Alman usulü, herkesin kendi hesabını kendisinin ödediği yöntemi ifade eder. Arkadaş grubuyla lüks lokantada yenen yemeğin ardından gelen ortak hesabı bir kişi mi yüklenecek, yoksa herkes kendi yediği yemeğin parasını mı ödeyecek? Türkiye gibi toplumlarda genelde bir kişi ortaya atılır ve gönüllü olarak tüm hesabı, üstelik de diğerlerine fark ettirmeden ödeyiverir. Almanya'da ise, bırakın arkadaş grubunu aile bireyleri dahi birbirinin yediği yemeğin parasına karışmaz. Masadan kim ne kadar pay almışsa o ölçüde masaya katkı sağlar. Gelenekler ve toplumdan topluma değişen nezaket kuralları bir yana bırakılacak olursa, Alman usulünün "adil" olduğunu söylemek mümkün.
Türkiye, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi sistemini Almanya'dan aldı. Almanya'da bu iki vergi ayrıdır ve ayrı kanunlara tabi olarak uygulanır. Türkiye, yaklaşık 60 yıldır Alman usulüyle kişi ve kurum kazançlarını ayrı yasalarla vergilendiriyordu. Hazırlanan yeni kanun tasarısı hem gelir hem de kurumlar vergisini tek bir yasada birleştirerek Alman usulüne son veriyor. Gelir ve kurumlar vergisinin ayrı ayrı ya da tek bir yasayla yönetilmesi, vergi sistematiği ya da vergi adaleti açısından belirgin bir farkı ifade etmiyor. İki vergi grubu tek yasada toplanarak mükellefin işi kolaylaşsın, mevzuat biraz sadeleşsin isteniyor.
Kazanç oranında vergi
Türkiye'de vergi kanunlarında ne zaman değişiklik yapılacak olsa, ne zaman vergi reformu iddiasıyla yola çıkılsa, toplumun farklı kesimlerinde iki farklı beklenti oluşur. Vergi yükünün adil dağıtılmadığını düşünen geniş kitleler, reformla birlikte istisnasız herkesin kazancı oranında vergi ödeyeceği bir yapının kurulmasını ister. Vergi kaçırmayı alışkanlık haline getirmiş kesimlerin reformdan beklentisi ise, vergi kaçırma zahmetinden kurtulabilecekleri bir mekanizmadır.
Yasa tekniği açısından Alman usulünden ayrılan yeni Gelir Vergisi tasarısı, herkesin kendi yediği yemeğin parasını ödediği masadaki Alman usulüne yaklaşabilir mi? Vergide adaleti sağlamanın yolu herkesin kazancı oranında vergi ödemesinden geçiyor. Bu ise dolaylı değil dolaysız vergilerin sistem içerisindeki ağırlığının artmasıyla mümkün. Aksi halde ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergiler zengine dokunmazken dar gelirlinin vergi yükünü artırıyor.
Yeni tasarıyla birlikte çok sayıda istisna ve muafiyete son verildi. Büyük kazançlar elde edip lüks içerisinde yaşayan başta futbolcular olmak üzere birçok kesimin vergi yükü artırıldı. Masadaki hesaba katılmayan bazı kesimlerin ellerini ceplerine atacağı, hesaba ortak olacağı yeni yapılar kuruldu. Ancak yine de gerçek anlamda Alman usulüyle vergi ödemek, bugünden yarına pek mümkün olmayacak.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 19.06.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.