TCMB'nin önceki günlerde paylaşılanlar ışığında her üç faizi de aynı oranda indirmesi bekleniyordu. Fakat kurdaki hareket yüzünden karar öncesi son bir-iki günde ağırlıklı tahmin 25 puanlık indirim yönünde oluşmuştu. 50 baz puanlık koridor kaydırılması benim de beklentimi aşıyordu ve tam bunu ekranlarda söylemiştim ki, karar geldi. Elbette not artışı akşam saatlerinde açıklanınca konuşacak bir şey kalmadı.
TCMB başka mesajlar da veriyor. Bunlar neler ve oldukça agresif faiz indirimini -kısmen- açıklamak için hangi argümanlar öne sürülüyor? Sanayi üretimi ilk çeyrekte umulduğu kadar güçlü seyretmiyor ve büyüme de ilk çeyrekte yüzde 3'ün altında kalabilir. Daha önemlisi ikinci çeyrek de çok iç açıcı değil. Dış talep -özellikle iş çevriminin değişmeyip, adeta yok olduğu Euro alanı yüzünden (iş yok, çevrim de yok!)- zayıf seyrediyor ve öyle kalacak gibi görünüyor. Bu durumda 2013 yılının 2012 yılının kopyası olmaması için iç talebin canlandırılması gerekmekte. Lakin TCMB bu konuda pek çok şey yaptı; Ama kredi artış hızının referans oran olan yüzde 15'in hayli üzerinde, yüzde 20'lerde seyretmesine rağmen iç talep de o kadar canlı değil. Yatırım talebi zaten zayıf ve halen stok eritmeye devam ediliyor. Esasen beklenti de önce tüketim talebinin artması, sonra yatırım talebinin yılın ikinci yarısında canlanması şeklindeydi. Bu beklenti devam ediyor fakat anlaşılan o ki büyüyememe tuzağından çıkış için desteğin sürmesi gerekiyor. Geçmiş para politikası kararları yeterli olmadı mı? En azından cari açıktaki bozulma beklendiği kadar hızlı değil. Bunun anlamı büyümenin de beklendiği kadar artmadığı.
Önümüzdeki aylarda bazı geçici/mevsimsel etkiler görülecek. Nisan ayında nette altın ithal edilmesinden dolayı ithalat ve cari açık artacak. Ama 2011 Ekim ayından bugüne yaşanan ve kısmen mühendislik ürünü olan yavaşlama cari açıkta USD30 milyar düzelme yarattı. Bu düzelme not artışına imkan tanıdı. Genel manzara değişmeyecek. Mayıs ve Haziran aylarında baz etkisiyle yıllık enflasyon yükselecek. Fakat çekirdek enflasyon yatay seyredecek. Hizmet enflasyonu yapışkan olmaya devam ediyor. Yıl sonu enflasyonun kaça düşeceğine bu manzarayla fiyatları idari olarak belirlenen mallara ne kadar zam yapılacağı karar verecek.
Kredi büyümesinin yüzde 20'lik eğilimi Mart başı verilerine göre benim beklediğim yavaşlamanın henüz gerçekleşmediğini gösteriyor. Bu arada yüzde 15 oranı da giderek uzun dönemli bir referans noktasına dönüşüyor. İkinci türev, yani kredilerin artış oranındaki artış ile beraber yüzde 20 büyümenin GSYH büyümesinde yüzde 4'ü aşan bir tahmin/hedefe işaret etmesi gerekiyordu. Fakat anlaşılan öngörülerde değişiklik var. Öte yandan kredi artışı, özellikle tüketici kredileri, 2007-2012 ortalama artış hızına kadar gerilemiş görünüyor. Cari eğilimin bir ölçüde dönemsel olduğunu kabul edebiliriz.
Önemli bir yeni mesaj var: Yüzde 20 kredi artış hızının cari açıkta hızlı bir bozulmaya neden olması beklenirdi çünkü temel argüman, 2011 başından beri, kredilerden cari açığa bir nedensellik ve güçlü bir ilişki olduğu yönündeydi. Cari açıkta enerji ve TL cinsi ithalat fiyatlarındaki durumun etkisi var: Yine de yüzde 20 ve üstündeki bir kredi artışının cari açığı fazla etkilemeyeceğini savunmak için bir yapısal kırılma argümanı ortaya koymak lazım. Bu yapılmıyor ve cari durumun geçici olduğu vurgulanıyor.
Ne Fed, ne ECB, ne 2013 yılında sermaye girişlerinde baş aktör olan BoJ genişleyici politikalardan kolay çıkış yapamayacaklarsa, bu bir "yeni normal" ise, TCMB'nin faizleri daha da indirmesi doğal karşılanmalı. Tam tersine, Plosser'in ve geçen ay Bernanke'nin vurguladığı gibi, böyle bile olsa "piyasanın faizleri yükselteceği" doğruysa, faiz indiriminde agresif olmamak gerekiyor. Tamam, enflasyondan korkan yok. Global faizler düşmeye devam ediyor saptaması da var. Not artışı da geldi. Sermaye akımları zayıflamayabilir: Dolayısıyla faiz indirimi kararını finansal istikrar argümanıyla savunmak mümkün olabilir. Ancak inanılmaz bir borç birikti ve döndürmek için her yıl daha da yüksek miktarlarda yeniden borçlanmak gerekiyor. İtalyanlar 15. yüzyılda icat etmişlerdi: Bir aktif varsa, bir de pasif var.
Merakımdan bir soru sormak istiyorum: Ekonominin potansiyel (trend) büyüme oranı kabaca yüzde 4-5 aralığındaysa, aşağı yukarı trend büyüme seviyesinde büyüme öngörülüyor ve bunun cari açığı dengede tutacağı, kredi artış hızının da hedefle uyumlu olması gerektiği düşünülüyorsa şu soru sorulmamalı mıdır? Trend büyümede seyreden bir ekonomide reel faizler negatif olur mu? Tersten soralım: Ancak ve ancak eksi 1.5 beklenen reel faiz ile potansiyel büyüme hızını tutturabilen bir ekonomide potansiyel büyüme hızı nasıl tanımlanır ve kaçtır?
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 21.05.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.