BASINDAN YAZILAR
Kesin Yetki Belgesi ve Yetkisiz İmzalanan Sözleşme / Fevzi Demir - MuhasebeTR

Kesin Yetki Belgesi ve Yetkisiz İmzalanan Sözleşme / Fevzi Demir

 Yeni Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunununa (SETİSK) göre, geçen hafta açıkladığımız “yetki tespiti” konusundaki Bakanlık bildirimine (yazısına) süresi içinde itiraz edilmez veya yapılan itirazlar mahkemece reddedilirse; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başvuruda bulunan işçi sendikasına (veya işveren sendikasına veya sendika üyesi olmayan işverene) “6 işgünü” içinde bir kesinleşmiş “yetki belgesi” verir (SETİSK md.44). Ancak, “6 işgünlük” süre Bakanlık görevine ilişkin “emredici” değil “yol gösterici” bir süre olup, sürenin geçmesinden sonra da belgenin verilmesi mümkündür. Belgenin gecikmeli verilmesi, yetkinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.Bu belge, hem sendikanın kurulu bulunduğu işkolunda yüzde üç (2016 yılına kadar yüzde bir) barajını aştığının, hem de işyerinde yarıdan fazla veya işletmede yüzde kırk çoğunluğa sahip olduğunun kanıtıdır. 

Yetki belgesi alınmadan bir toplu iş sözleşmesi yapılacak olursa, durumun öncelikle “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (veya İl Müdürlükleri)” tarafından tespit edilmesi gerekir. Tespit yazısında Kanunun deyimiyle “taraflardan birinin veya her ikisinin yetkili olmadığı” yer alır. Yapılan bu tespiti müteakip “45 gün” içinde “ilgililer” veya “Bakanlık”, sözleşmenin “hükümsüzlüğünü yetkili iş mahkemesinde dava yolu ile ileri sürebilirler” (SETİSK md.45/1). Kırk beş (45) günlük dava açma süresi “hak düşürücü” bir süredir. Ayrıca burada sözü geçen “hükümsüzlük”, toplu iş sözleşmesinin “yetkisizlik” nedeniyle “iptali” anlamındadır; “ehliyetsizlik” nedeniyle “hükümsüzlük” (butlan) anlamında değil..  

Tarafların “gerçekten yetkisiz” olması gerekir

Bakanlıkça yapılacak tespit, davanın ön şartı olduğu için resen yapılabileceği gibi, ilgililerin başvurusu üzerine de yapılabilir. Gerek Bakanlık gerekse ilgililer tarafından açılan davada mahkeme, gerekli görürse “toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını dava sonuna kadar durdurabilir” (SETİSK md.45/2). Ancak, sözleşmenin iptali için sözleşmenin yapıldığı sırada taraflardan birinin veya ikisinin “gerçekten yetkisiz” olması gerekir. Bir başka deyişle, örneğin işçi sendikasının gerçekten “işkolu barajını aşamayan” ve “işyerinde ya da işletmede yarıdan fazla veya yüzde kırk çoğunluğu olmayan” bir sendika olması gerekir. 

Bakanlıkça yapılan tespiti müteakip kırk beş gün içinde bir dava açılmaması halinde, toplu iş sözleşmesi “geçerlilik” kazanacaktır. Buna karşılık açılan dava sonucu toplu iş sözleşmesi iptal edilirse, iptal hükmü ne geriye ne ileriye doğru SETİSK hükümlerine tabi bir sözleşmenin değil, 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanununa (TBK) tabi bir sözleşmenin hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlayacaktır. Zira, yeni TBK eski 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda yer alan “umumi mukavele” (md.316,317) hükümlerini kaldırmakla birlikte, onun yerine “geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur” hükmünü getirmiştir (md.94/3). Buradan hareketle “kıyas yoluyla” yetkisiz imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin hizmet akdi hükümleri olarak kabul edilmesi yanlış olmaz. 

İptal davasının sonucu önem kazanır

Kaldı ki, burada TBK anlamında “yanılma”, “aldatma” ve “korkutma” ile “fesada uğramış” (md.39) bir irade ile imzalanmış bir toplu iş sözleşmesi de yoktur. Sadece yasal usul ve esaslara uyulmadan (yetki alınmadan) karşılıklı serbest iradelerin birleşmesi sonucu yapılan bir sözleşme  vardır. Bu sözleşme, tarafların istediği gibi bir “toplu iş sözleşmesinin” hukuki hüküm ve sonuçlarını doğurmasa da, böyle bir yetki belgesi olmadan yapılabilen sözleşmenin “hizmet sözleşmesinin” hüküm ve sonuçlarını doğurması kaçınılmazdır. Bu nedenle, “açılan toplu iş sözleşmesinin iptali davası, bu sözleşmeye dayalı tüm alacaklarla ilgili olarak açılan davalar için bekletici mesele kabul edilmelidir”. Zira, en azından alacaklara uygulanacak  (TBK’na göre ticari, SETİSK’e göre en yüksek işletme kredisi) faiz oranının tespiti bakımından açılan “iptal davasının” sonucu önem kazanacaktır.

Üstelik, iptal edilen böyle bir sözleşme imza tarihinden beri bilerek uygulanagelen bir sözleşme ise, kuşkusuz “işyeri şartı” haline gelmiş bu hükümler “hizmet sözleşmeleri” üzerindeki etkilerini sürdürmeye devam edecektir. Buna karşılık, taraflardan işveren veya işveren sendikasının yapmış olduğu hükümsüz (geçersiz) bir sözleşmeyi bilmeden (sehven) uygulayageldiği hallerde, artık ortada başından itibaren kendiliğinden hükümsüz bir sözleşmeyle karşı karşıya bulunduğumuzdan; işveren iptal (hükümsüzlük) kararından sonra uygulamayı durdurabileceği gibi, iptal kararından önce yapmış olduğu ödemeleri de geri isteyebilir. Zira, Yargıtay’a göre hataen yapılmış bir uygulama “işyeri şartı” haline gelmez.     

(Kaynak: Gözlem Gazetesi | 20.05.2013)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM