ürk Ticaret Kanunu (TTK) md 358'e göre, kural olarak hissedarların şirkete borçlanmaları mümkündür. Şirkete borçlanacak hissedarın esas sermayedeki pay oranı önemli değildir. Bir paya sahip olan hissedar da, şirketin %50'sinden fazlasına sahip olan hissedar da şirkete borçlanabilir. Bunun için, şirkete borçlanmak isteyen ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmiş olması şarttır. Bir başka ifade ile şirkete sermaye koyma borcu olan ortakların şirkette borçlanmaları mümkün değildir. Hemen belirtmek gerekir ki, TTK md 345 hükmüne göre, taahhüt edilen sermayenin en az %25'i şirketin ticaret siciline tescilinden önce, kalanının ise ilk iki yıl içerisinde ödenmesi şarttır. O halde şirketin kuruluşundan iki yıl geçtikten sonra hiçbir hissedarın halen ödenmemiş sermaye borcu olmamalıdır.
Ancak her tür şirkete borçlanmak mümkün değildir. Sadece serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olan şirketler hissedarlarına borç para verebilirler. Yedek akçeler yıllık net kardan ayrılır. Yıllık net karın hesaplanabilmesi için ise şirketin en az bir faaliyet dönemi geçirmesi gerekir. Daha doğrusu, bilanço ve kar zarar hesapları, yasal terimle finansal tabloların düzenlenmiş olması gerekir. Dolayısıyla yeni kurulmuş ve fakat henüz hiç finansal tablo hazırlamamış olan bir anonim şirketin de hissedarlarına borçlanması mümkün değildir.
Üçüncü kişilerin borçlanması
Şirket, kendi hissedarı olmayanlara da borç para verebilir mi? Öncelikle belirtmeliyim ki, bir ticaret şirketi sadece esas sözleşmesinde yazılı faaliyet konusunu gerçekleştirmek üzere hukuki işlemler yapabilir. Eğer faaliyet konusu yeni Türk Borçlar Kanunu'nun "tüketim ödüncü" dediği, örneğin kredi sözleşmesi yapmak değilse, borçlanma sözleşmesi yapılamaz. TTK md 371/2 ise işletme konusu dışında yapılan işlerin şirketi bağlayacağına ilişkin koşullar içermektedir. Ayrıca TTK md 395/2 hükmünün ters yorumundan, borçlanma işlemi işletme konusu dışında kalsa da hukuken geçerli olacağı sonucu çıkarılabilir. Bu sebeple şirketin, hissedarı olmayanlara da nakit borç para vermesinde hukuki ehliyet yönünden bir engel bulunmamaktadır. Hukuki engel, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu bakımındandır, örneğin süpermarket işleten bir şirketin tedbirli bir yöneticisi, üçüncü kişiye verdiği borç paranın şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesine nasıl hizmet ettiğini ispatlamalıdır.
Hissedar olmayan kişi, yönetim kurulu üyelerinden birisinin üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımı ise, şirkete nakit borçlanamaz. Şirket hissedarı olmayanların şirketten borç alıp alamayacakları, şirketin yönetim kurulu üyeleri ile olan akrabalık derecelerine göre tespit edilmektedir. Her hangi bir yönetim kurulu üyesinin oğlu, kızı, torunu veya torunun çocuğu, ya da anne babası, büyükbaba ve büyük annesi, amca, hala, teyze ve dayısı, hissedar değilse yönetim kurulu bu akrabalarına şirketten borç para veremez. Kayın hısımlar da bu sınırlamaya dahil olduklarından, yönetim kurulu üyesi, şirketin hissedarı olmayan eniştesine, görümcesine, kayınbabasına, kaynanasına şirketten nakit borç veremez.
Yönetim kurulu üyelerinin üçüncü dereceden daha uzak olan kan veya kayın hısımlarının şirkete nakit borçlanmaları TTK md 395/2'deki yasağın dışında tutulmuştur. Örneğin yönetim kurulu üyesinin hissedar olmayan amcasının oğlu veya kızına şirketin nakit borç para vermesi mümkündür.
Yönetim kurulu üyelerinin borçlanması
Yeni TTK ile birlikte yönetim kurulu üyelerinin hissedar olma zorunluluğu kalkmıştır, hissedar olmayan gerçek veya tüzel kişiler de yönetim kurulu üyeliğine seçilebilir. TTK md 395/2 hükmü şirkete borçlanma bakımından, hissedar olup olmamalarına göre yönetim kurulu üyeleri arasında bir ayrım yapmaktadır.
Yönetim kurulu üyesi hissedar ise, şirkete nakit borçlanmasına bir engel yoktur. Örneğin bir holding şirketi, aynı zamanda iştiraki olan bir şirketin yönetim kurulu üyesi ise, holding şirket iştiraki şirkete nakit borçlanabilir.
Buna karşılık yönetim kurulu üyesi hissedar değilse, şirkete nakit borçlanamaz. O halde ister tüzel kişi ister gerçek kişi olsun, yönetim kurulu üyeleri ancak hissedarı oldukları şirkete nakit borçlanabilirler, şirket kasasından nakit para çekebilirler.
Eğer şirketin tüm hisseleri tek bir kişiye ait ise, ister aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olsun isterse olmasın, onunla yapılacak şirkete borçlanma niteliğindeki sözleşmelerin de yazılı yapılması şarttır (TTK md 371/6).
Sonuç
Sadece serbest yedek akçeleri ile kazançları zararlarını karşılayabilen şirketler, hissedarlarına borç para verebilirler. Şirketten borç para alan hissedarın da şirkete sermaye borcunu ödemiş olması gerekir.
Yönetim kurulu üyesi hissedar ise şirkete nakit borçlanabilir, hissedar değilse borçlanamaz.
Şirkette ne hissedar ne de yönetim kurulu üyesi olmayanların, yönetim kurulu üyeleri ile akraba olup olmamalarına ve akrabalık derecelerine göre nakit borçlanıp borçlanmayacakları tespit edilir.
Şirkete borçlanma yasağına aykırı hareket ederlere karşı şirket alacaklılarının doğrudan dava açma hakları vardır. Ayrıca şirket yönetici ve temsilcilerinin şirketin uğrayacağı zararın tazminine ilişkin kişisel hukuki sorumlulukları saklı olduğu gibi, TTK md 612 gereğince üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 20.05.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.