Sorular ve Yanıtlar
Ödeme 8 bin YTL'yi aşıyorsa bankaların aracılığı şart
Ticari faaliyet gösteren firmaların yaptıkları ödemeler 8 bin YTL'yi aşıyorsa banka, katılım bankaları ya da posta teşkilatı tarafından yapılması gerekiyor. Aynı zamanda ödemelerin yapıldığı da bu kurumlardan alınan belgelerle kanıtlanmak zorunda.
SORU: Bir firmanın satış ve pazarlama müdürlüğünü icra ediyorum. Piyasalarda farklı uygulamalara şahit olduğumuz ve mühim olan iki konuda bilgilerinizi bizlere aktarmanızı rica ediyorum.
1) Vergi Usul Kanunu 323 sıra numaralı tebliğine istinaden 8.000 YTL’yi aşan tahsilat ve ödemelerin banka ve Posta teşkilatı aracılığı ile yapılmasına ilişkin olarak, eğer bir müşterinin muhtelif günlerde aldığı mal karşılığı faturalarının toplam cari borcu 8.000 YTL’yi aşması halinde ve bu borcuna mahsuben peyderpey yapacağı 8.000 YTL’nin altındaki ödemelerini de yukarıda zikredilen aracı kurumlar ile mi yapması gerekir? Yoksa makbuzla elden tediye yapabilir mi?
2) Perakende piyasalarda revaçta olan kredi kartı ile ödemeler şu anda toptan satış piyasalarına da hakim olmuş durumda. Toptan alım satımlarda kredi kartı ile tahsilat-tediye maliye yönünden hangi şartlarda geçerli olur? Müşterilerin cari hesabına mahsuben veya günlük mal alışlarına kredi kartı ile tahsilat yapılabilir mi? Yapılır ise nelere dikkat etmemiz gerekir, ayrıca nakit ödemelerdeki 8.000 YTL sınırı burada da geçerli mi?
YANIT: Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 320 ve 332 sıra numaralı Vergi Usul Yasası genel tebliğleri uyarınca 01.05.2004 tarihinden itibaren ticari ve mesleki faaliyet sahiplerinin ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden mal ve hizmet alımları için yapacakları 8.000 YTL’yi aşan tahsilat ve ödemelerini banka, katılım bankaları veya Türkiye Posta ve Telgraf Teşkilatı aracılığı ile yapmak ve bu kurumlar tarafından düzenlenmesi gereken belgeler ile kanıtlamaları gerekmektedir. Bu kapsama defter tutmak zorunda olan çiftçiler ile vergi muaf esnafın kendi aralarında yapacakları işlemlerde dahil bulunmaktadır.
Mal ve hizmet bedellerinin yanı sıra tespit edilen tutarı aşan avans, depozito ve pey akçelerinin de aynı şekilde ödenmiş olması ve belgelendirilmesi gerekmektedir.
320 ve 323 sıra numaralı Vergi Usul Yasası genel tebliğleri ile uygulamanın ana hatları belirlenmiş, uygulamada bir dizi ödeme ve kanıtlama konusu ile ilgili duraksamalar ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Maliye Bakanlığı konuya ilişkin olarak 324 sayılı Genel Tebliğ yayımlamıştır.
Buna göre yapılan satış ve/veya hizmet bedelinin 8.000 YTL’yi aşması halinde ödemenin yukarıda öngörüldüğü şekilde yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla artık ödeme miktarı ile ilgili miktar yerine fatura bedeli esas alınmaktadır. Bu nedenle faturada gösterilen meblağın 8.000 YTL’yi aşması halinde bu bedel banka, katılım bankaları veya posta idaresi aracılığı ile ödenecektir.
Söz konusu bedelin taksitler halinde ödenmesi durumunda her bir taksit söz konusu kurumlardan geçirilmek suretiyle kanıtlanacaktır.
İşletmelerin kendi ortakları ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari niteliği olmayan nakit hareketlerinde işlem tutarı 8.000 YTL’yi aşıyor ise bunlar da öngörülen kurumlar aracılığı ile ödenecektir. Aynı günde aynı mükellefe yapılan satış miktarı faturalara bölünmek suretiyle her bir fatura bedelinin 8.000 YTL’nin altında olması halinde uygulamada bu durum günlük olarak düzenlenen fatura tutarları toplamı dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmektedir.
Diğer taraftan ödemelerin kredi kartı ile yapılması mümkün bulunmaktadır. Ancak bu aşamada uygulamada kredi kartı kullanımından kaynaklanan bazı sorunlar bulunmaktadır. Bu nedenle;
* Kullanılan kredi kartı, adına fatura düzenlenen kişiye,
* Post makinesinin ise faturayı düzenleyene,
ait olması gerekmektedir (V.Seviğ).
İTHALATTAN SONRA YAPILAN FİYAT İNDİRİMİNDE KDV
SORU: Yurtdışından ithal ederek Türkiye’de pazarlamakta olduğumuz sıhhi malzeme nedeniyle yurtdışındaki firmanın bilahare yapmış olduğu indirimi (creditnotte) katma değer vergisine tabi midir?
CEVAP: Maliye Bakanlığı tarafından benzer konularda verilen özelgelerden anlaşılacağı üzere yurtdışından ithal edilen emtialar için fiili ithal tarihinden sonra satıcı tarafından ithalatçı lehine fiyat indirimi yapılması halinde bu işlem için yurtdışındaki firmaya bir fatura düzenlemesi gerekmektedir.
Bir başka anlatımla yurtdışındaki firma tarafından yapılan indirimi kayıtlara intikal ettirebilmesi için satıcıya yönelik katma değer vergisi ihtiva etmeyen bir fatura düzenlenmesi ve düzenlenen fatura ile birlikte fiyat indirimine yönelik gönderilen “creditnotte” ve benzeri yazıların zaman aşımı süresine bağlı olarak muhafaza edilmesi gerekmektedir (V. Seviğ).
ÖZELGELERDE
KURUMLARDA İNDİRİLEBİLECEK GİDERLER
Çalınan para gider yazılamıyor
1. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 24.7.2006 tarih ve 2857 sayılı özelgesi;
“Ticari kazancın tespitinde indirim konusu edilecek kalemler Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde sayılmıştır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde de ayrıca hasılattan indirilecek giderler sıralanmıştır. Çalınan iktisadi kıymetlerin gider olarak yazılabileceğine ilişkin gerek gelir vergisi gerekse kurumlar vergisi kanunda düzenleme olmadığından, şirketin banka hesabından internet şifresi kırılmak suretiyle çalınan paranın gider olarak yazılması mümkün değildir.”
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 8.1.2007 tarih ve 224 sayılı özelgesi;
“Gelir Vergisi Kanunu’nun 40.maddesinde safi kazancın tespitinde hasılattan indirilecek giderler sayılmıştır. Vergi hukukumuzda ve söz konusu maddede sermaye ve sermayenin herhangi bir unsurunda meydana gelen değer kayıplarının düşük bedelle değerlendirilmesi veya değişik yollarla sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi esas olarak ticari faaliyetin normal bir şekilde işleyişinden veya tabii afetler yüzünden değer kaybına uğramış olması şartlarına bağlanmıştır. Bu nedenle, şirketinize ait gasp sonucu kayba uğrayan emtia ve paranın kaydi değerlerinin vergi matrahının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir.”
3. İstanbul Vergi dairesi Başkanlığı 29.1.2007 tarih ve 1552 sayılı özelgesi;
“Şahsınız adına ödenen bireysel emeklilik katkı paylarının, ortağı ve müdürü olduğunuz şirkette aynı zamanda ücretli olarak çalışmanız ve söz konusu katkı paylarının şirketiniz tarafından ödenmesi durumunda kurum kazancından indirilmesi mümkün olup, bizzat şahsınız tarafından ödenen katkı paylarının ise kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.”
4. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.35.16.01/176300-ÖZ/91/6050 sayı ve 21.7.2006 tarihli Özelgesi
Şirketinizce anahtar teslimi şeklinde yapılan satışlarda, belgesi alıcı adına düzenlenmekle birlikte şirketiniz tarafından ödenen motorlu taşıt vergisi, araç sigorta bedeli gibi ödemelerin, asıl mükellefinin şirketiniz olmadığı için şirket kayıtlarında gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.
5. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.01.16.01/2556 sayı ve 14.9.2006 tarihli Özelgesi
Özel müessese ve şahıslar hesabına Türkiye’de tahsilde bulunan öğrencilere iaşe (yiyecek), ibate (barınma) ve tahsil gideri ile burs olarak yapılan ödemelerin; bursun işle ilgili olması yani burs verilen kişilerin okulu bitirdikten sonra işletmede yükümlülükleri nedeniyle çalışacaklarını gösteren bir sözleşme düzenlenmesi ve bu durumun herhangi bir inceleme anında inceleme elemanına kanıtlanması, burs verilecek kişilerin, Türkiye’nin her tarafından eğitim gören öğrencilerin katılabileceği bir yarışma sınavı sonunda sınavı kazanabilen kişilerden olması ve verilen burs miktarının işin ehemmiyeti ve genişliği ile orantılı olması halinde, gelecekteki hizmet yükümlülüğü nedeniyle yapılan ve ücret niteliğinde bulunan bu ödemeler gelir vergisinden istisna olacak ve kurum kazancının tespitinde gider olarak hasılattan indirilebilecektir.
YARGI KARARLARINDA
İSPAT
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2005/31 K.2005/95 T.22.4.2005
Vergi Usul Kanunu’nun 3.maddesinin (b) fıkrasına göre, vergilendirme işlemi yapılırken muamelenin tarafları arasında oluşan maddi ve hukuki ilişkinin gerçek mahiyetinin araştırılması gerektiği ve bu gerçek mahiyetin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği kurala bağlandığından; vergiyi doğuran olayla ilişkisi açık bulunan, sözleşmenin taraflarından birisini teşkil eden ve yükümlü ile arasında bir husumet bulunduğu da tespit edilemeyen alıcıların ifadeleri maddi delil niteliğinde olup matrah takdirine esas alınabilir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2005/37 K.2005/127 T.27.5.2005
Yapılan tespitler neticesinde alış faturaları sahte olan, satış faturaları tarih ve sıra takip etmeyen, alt nüshasında iptal yazdığı halde üst nüshası bulunmayan, kimi faturalarını incelemeye ibraz etmeyen, önceki yılda düzenlenen faturaları sonraki yıl yevmiye defterine kaydeden, işyerinin düzenlenen faturalarda yer alan satış hasılatını elde edecek kadar büyük olmadığı saptanan kişinin düzenlediği faturalar, ortada gerçek bir mal teslimi olmadığını ve mahiyetleri itibariyle yanıltıcı olarak düzenlenmiş olduğunu açıkça göstermesi sebebiyle gerçek kabul edilemez.
Danıştay 9.Dairesi E.2004/2016 K.2005/2389 T.27.9.2005
İncelemeye ibraz edilemeyen ve defterlerde hasılat kaydı da bulunmayan 20 cilt faturanın, hukuken itibar edilebilir somut bir tespit yapılmadan veya sözü edilen faturaların diğer mükelleflerin defterlerine gider olarak kaydedildiği hususunda bir saptama da olmadan sadece varsayıma dayanarak kullanılmış olduğu kabul edilerek bulunan matrah farkı üzerinden cezalı tarhiyat yapılamaz.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2004/145 K.2004/204 T.24.12.2004
Defter ve belgelerini çalınmış olması sebebiyle incelemeye ibraz edemeyen yükümlünün, katma değer vergisi indirimine ilişkin koşullardan ikincisi olan “indirim konusu yapılan vergilerin alış belgelerinde ayrıca gösterilmiş olması”nı kanıtlama sorumluluğu devam ettiğinden, söz konusu defter ve belgelerinde yer alan KDV’leri indirim konusu yapabilmesi için emtia alımına ilişkin belgelerin varlığını ispatlaması gerekir.
Danıştay 4.Dairesi E.2003/1204 K.2004/480 T.16.03.2004
Vergi Usul Kanunu’nun 3.maddesine göre ticari icaplara uygun ve mutat olmayan bir durumun iddia edilmesi halinde ispat külfeti iddiacıya aittir. Buna göre, davacının kendisi adına kayıtlı bankadaki mevduatın aslında başka bir şirkete ait olduğu iddiasını hukuken geçerli ve somut delillerle ispatlaması gerekirken, bu iddiasını somut olarak ortaya koyamaması neticesinde bu iddiaya hukuken itibar edilemez.
Danıştay 7.Dairesi E.2000/7007 K.2003/3528 T.11.6.2003
Ticari hayatta normal ve mutat olan şirket adına yapılacak tahsilat ve ödemelerin bankada şirket adına açılacak hesaplarda izlenmesi iken, bu tür işlemler için şahsi hesapların kullanılması kişilerin vergi idaresinin denetiminden kaçırmak istediği kimi işlemlerinin bulunduğunun göstergesi sayılır.
YENİ YAYINLAR
Yusuf Karakoç
226 sayfa
Yetkin Yayınları
Bu hafta, kamuoyunun ve akademik dünyanın pek çok eseri ile tanıdığı Prof. Dr. Yusuf Karakoç tarafından kaleme alınmış olan “Vergi Sorunlarının/Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları-Vergi Yargılaması Hukuku” adlı kitabı tanıtmak istiyorum. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi üyesi olan yazarın kitabı iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde vergi hukukunun uzlaşma ve düzeltme müesseseleri; ikinci bölümde ise vergi yargılaması hukuku irdelenmekte. Her bölümün başına, o bölümle ilgili ayrıntılı bir kaynakça listesi de konularak, konularında araştırmak yapmak isteyenlere de kolaylık sağlanmaya çalışılmış. Konuların Danıştay Kararları ışığında irdelendiği Kitap, öğrenci ve uygulamacıların yanı sıra, çeşitli meslek sınavlarına hazırlananlar için de iyi bir kaynak oluşturabilecek nitelikte (B. Dogrusöz).
(Kaynak: Referans Gazetesi | 11.04.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.