MB'nın ortalama fonlama faizleri yaklaşık 8 aydan beri %6'nın altında seyretmesine rağmen bu durumun kredi faizlerine aynı oranda yansıtılmadığı, reel sektöre yeteri kadar kaynak aktarılmadığı, fahiş komisyonlar uygulandığı, kredilerin yeniden finansmanına ilişkin zorluklar çıkarıldığı ve sonuçta da bankaların anormal yüksek kârlar elde etmeye devam ettikleri yönünde şikayetler Hükümet kanadı başta olmak üzere pek çok çevreden yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Bir kısım banka yöneticisi ise bu şikayetlere karşı aslında sermayelerine oranlandığında kârlılıklarının yüksek olmadığı ve faizler düştüğü için komisyonlara yüklenmek zorunda kaldıkları şeklinde açıklamalarda bulunmakta.
Öncelikle bir şeyi tesbit etmekte fayda var. Son 9 yıla baktığımızda Türkiye'de banka kârlılıklarının ister sermayeye oranlansın, ister başka sektörlerle kıyaslansın (ki bankacılığın toplam büyüklüğü dikkate alınırsa böyle bir kıyaslamanın anlamsız olduğu da ortada) çok yüksek seyrettiği görülüyor. Geçmiş 9 yıl içerisinde bankacılığın öz sermaye getirisi enflasyon öncesinde %20, enflasyondan arındırıldıktan sonra ise %11 civarında gerçekleşmiş. 2013'ün ilk çeyreğine ilişkin rakamlar da bu kârlılığın artarak devam ettiğini teyit etmekte. Kısacası, bu bakımdan bankaların şikayetçi olmaya hakkı yok. (Mutlaka ki bir banka diğerlerinden daha iyi ve verimli yönetilerek daha yüksek bir kârlılık elde edebilir. Ancak, bütün bir sektörün kârlılığı yıllarca yüksek devam ediyorsa, bu durum o sektörün rekabetçi yapısında ciddi bir sorun olduğu anlamına gelir.)
Faizdeki düşüşün kârlılığı etkilediği ve bu nedenle ücret ve komisyonlara abanıldığı savına gelirsek. Öncelikle faizlerin muntazaman düşmesi bankaların verdikleri uzun vadeli krediler ve ellerinde tuttukları tahvil faizlerinin fonlama maliyetine göre göreceli yüksek kalması ve nette de kârın artması sonucunu getirir. Tabii ki bu ilelebet devam edecek bir durum değildir. Ancak, bugün itibarıyle baktığımızda, bankaların faiz marjlarının da geçmişe göre artmış olduğu görülmekte. Bilindiği gibi 2011 sonundaki sıkışmadan önce MB fonlama faizi %5.75 ve mevduat faizleri de %8.50 seviyelerindeydi. Buna karşılık o dönemde ihtiyaç kredisi faizleri %12 ve ticari kredi faizleri ise %9.5 civarındaydı. Son 6 aydır MB fonlama faizi %5.5'in, son 3 aydır da mevduat faizleri %7.5'in altında seyretmesine rağmen bugün itibarıyle ihtiyaç kredisi faizleri %13.5 ve ticari kredi faizleri ise %10 civarında. Kısacası bankaların faiz marjı 1.5 yıl öncesine göre en az 200 puan genişlemiş durumda. İki dönem arasında takipteki alacaklarda (en azından istatistiklere yansıyan) bir artış olmadığını da dikkate aldığımızda faiz marjındaki bu artışın kârlılığı da artırmış olması beklenir.
Bugünlerde Merkez Bankası fonlama faizlerini düşürerek kredi ivmelenmesini de hızlandırmaya çalışmakta. Artık %15 kredi artış sınırının telaffuz bile edilmemesi bir kenara, son rakamlar senelik bazda kredi artışının %23'ü de geçmiş olduğunu göstermekte. Kredi hacmindeki bu artışın da banka kârlarını olumlu yönde etkileyeceği muhakkak. Öte yandan, MB'nın yurtdışından gelen fonlardaki artışı ve/veya kredi faizlerinde aşağı yönlü katılığı bahane ederek politika faizi olan 1 haftalık repo faizlerinde piyasa tarafından beklendiği şekilde daha fazla indirime gitmesinin de yanlış olacağı kanaatindeyim. Bence politika faizi kısa vadeli para hareketlerine karşı kullanılacak bir enstruman değil. Eğer amaç yurtdışından gelen para akımını yavaşlatmak ise gecelik borç alma faizinde bir indirim yapılması daha doğru olacaktır. (Böylece MB'nın borç alma ve verme faizlerinin politika faizi etrafında simetrik olması tercihi de gerçekleşmiş olacak.) Yok asıl amaç kredi faizlerini düşürerek ekonomik canlanmaya hız vermek ise, her ne kadar faizlerdeki düşüş istenen hızda değilse de, genel trend düşüşün devam edeceği yönünde. Bu noktada politika faizini daha da düşürmek kredilerin bu sefer de cari açık riskini tehdit eder boyutta artmasına sebep olabilir, özellikle geçen hafta da belirttiğim gibi ivmelenmenin ağırlıklı olarak tüketici kredilerinde olduğu dikkate alındığında!
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 16.05.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.