BASINDAN YAZILAR
IMF'nin Türkiye'ye Maliyeti / Erdoğan Süzer - MuhasebeTR

IMF'nin Türkiye'ye Maliyeti / Erdoğan Süzer

  Ödemeler dengesinde sıkıntı yaşayan, ciddi döviz açığı nedeniyle dış finansman çarkını döndüremeyen ülkelerin sığınacağı liman IMF'dir. Ancak bu limanda yaraları sardırıp yeniden açık sulara açılmak için ciddi bedel ödemek gerekir.

IMF'ye son taksitin ödenmiş olması kuşkusuz önemlidir. Ancak IMF'den kurtuluşun tarihi, borcun bittiği gün değil, stand-by anlaşmasının sona erdiği tarih olan 10 Mayıs 2008'dir. O gün Türkiye yeni bir stand-by yapmamaya karar vererek IMF limanından demir almıştır.

Ve o tarih zamanlama açısından Türkiye için kritik önemdedir. 11 Mayıs 2005'te yapılan son stand-by'ın bitişi 10 Mayıs 2008'e değil de üç ay sonrasına, küresel krizin patlak verdiği Eylül 2008'e denk gelmiş olsaydı ya da kriz biraz erken gelseydi, 20'nci stand-by anlaşması Türkiye için kaçınılmaz olacaktı.

IMF'nin tedavi yöntemi

IMF, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için kendisine gelen ülkeye iki koldan tedavi uygular. Tedavinin ilk ayağı ihtiyaç duyulan dövizin ve dış dünyaya karşı "güven"in verilmesidir ki ülkeler esas olarak bunun için IMF'ye gitmişlerdir. İkinci ayağında ise 'tedaviye muhtaç' ülkenin ekonomisinin yeniden yapılandırılması vardır.

Özelleştirmeden üretim araçlarının el değiştirmesine, iç pazarın uluslararası tekellere açılmasından geniş halk kitlelerinin yoksullaşmasına kadar bir dizi operasyon yeniden yapılandırma adı altında gerçekleştirilir.

Türkiye bütün bu süreci tüm stand-by anlaşmaları boyunca yaşadı. Yanlış tedaviler, 'hasta' üzerinde yapılan riskli deneyler Türkiye'ye 2000 ve 2001 krizlerine mal oldu. Maliyetin parasal karşılığı birkaç yüz milyar dolarla ölçülse de milli gelirde, gelir dağılımında oluşan tahribatı gidermek zaman alacak. İşte size 20 Kasım 2001 tarihinde IMF'ye yazılmış niyet mektubundaki taahhütlerden küçük bir alıntı:

Vergileri artırın, ücretleri kısın

"Akaryakıt tüketim vergisi ve motorlu taşıtlar vergisindeki reel artışlar da dahil olmak üzere, bazı vergi artışlarının yapılması gerekmektedir. Harcamalara ilişkin olarak ise, personel maliyetleri sıkı bir şekilde kısıtlanacak, memur ve kamu işçisi alımı asgari seviyede tutulacaktır. Ücret dışı harcamalara kısıtlama getirilmesinde, yatırım programının rasyonel hale getirilmesi ve tarımsal destekleme sisteminin yeniden düzenlenmesini de kapsayan önemli adımlar atılacaktır."

Dikkat edilmesi gereken riskler

Bugün artık ekonomi bakanlarımızın IMF'ye bu tür mektuplar yazması, vergilere zam ve ücretlerde kesinti sözü vermesi gerekmiyor.

Ekonomi yönetimi artık ekonomiyi yavaşlatacak ya da hızlandıracak gerekli önlemi istediği zaman alıp sonuca gidebiliyor. Fakat geçmişten kalan korkular ve acı deneyimler bugün yediğimiz her bir kaşık yoğurdu daha fazla üflememiz gerektiğini söylüyor.

Gelecekte bütçeye ciddi yük getirmesi beklenen iki önemli risk alanına dikkat etmek gerekiyor. Birincisi, kamu kurumlarının aşırı kiralık bina tutkusu, ikincisi de yap-işlet-kirala modelinde ipin ucunun kaçma riski.

Her iki alan bugünden sıkı tutulmazsa, yarın bütçede oluşacak yeni ve büyük kaynak ihtiyaçlarını karşılamak için IMF benzeri önlemler almak zorunda kalabiliriz.

(Kaynak: Bugün Gazetesi | 15.05.2013)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM