Avrupa’da vergi oranının yüksekliğinden şikâyet ederek futbol oynadığı ülkeyi değiştiren futbolcu veya teknik direktör haberlerini hepimiz okumuşuzdur.
Bu ülkelerde futbolcular kazandıklarının neredeyse yarısını vergi olarak ödemek zorunda. Özellikle yabancı futbolcular üst düzey müsabakalar oynadıkları ve gerçekten çok kazandıkları için o ülkelerde oynamayı, dolayısıyla yüksek tutarda vergiler ödemeyi kabul edebiliyor. Bu kulüpler biraz formdan düşen futbolculara eski ücretleri vermeyince futbolcuların rotası, Çin, Katar, Asya ülkeleri veya Türkiye’ye dönüyor. Bizim ülkemizde ise milyon dolar kazanan futbolcuların ödediği vergi miktarı sıfır. Evet yanlış okumadınız futbolcular bu kazançları için vergi ödemiyor. Aslında vergi kanunlarında bu kazançlardan vergi alınması öngörülmüş. Ama stopaj yoluyla vergi alınıyor. Bu stopaj da Süper Lig’de yüzde 15, Birinci Lig’de yüzde 10, diğer liglerde ise yüzde 5 oranında. Ancak futbolcular mukavelelerini net ücret üzerinden imzaladığı için vergiyi onlar değil, kulüpler ödemek zorunda kalıyor. Kulüpler de daha az vergi ödemek için ödenen ücreti gerçek değerinin çok altında gösteriyor. Merak ediyorum Maliye gazete sayfalarında çarşaf çarşaf yayınlanan transfer rakamları ile muhtasar beyannamede beyan edilen ücretleri karşılaştırıyor mu? Bu karşılaştırmalarda ne kadar vergi farkı çıkıyor ve bunların ne kadarı takip ediliyor?
Futbol kulüpleri Kurumlar Vergisi’nden muaf olduğu için yayın, saha reklamı, forma reklamı, maç bileti satışları, kombine biletleri, loca satışları ve bonservis gelirleri gibi birçok kazanç için yüzde 20 oranındaki Kurumlar Vergisi’ni ödemiyorlar. Sadece KDV açısından vergi ödemesi çıkması gerekiyor. Ödenmesi gereken KDV’nin her türlü şaibeden uzak kanunlara uygun bir şekilde doğru hesaplanıp hesaplanmadığı ise şüpheli ki Maliye bazı kulüpleri inceledi, bazılarını da incelemeye devam ediyor. Kulüpler bilet, kombine veya loca satışlarının çoğunu derneklere bağış olarak alıyor. Sadece küçük tutarlar için, örneğin 100 TL’lik kombine bilet gelirinin 30 ya da 40 TL’lik kısmı için fatura düzenleniyor ve bu hâsılatın KDV’si beyan ediliyor. Böylece devlete ödenmesi gereken KDV’nin yüzde 60-70’i ödenmemiş oluyor. Yapılan incelemelerde ise kulüpler alınan bu bağışların kombine için değil, kulübe destek maksadıyla verildiğini iddia ederek vergi dışı kalması gerektiğinde ısrar ediyor. Oysa hangi tribün biletinin veya kombine kartının kaç TL’den satıldığı internet sitelerinde ilan ediliyor.
Ancak vergi incelemelerinde Vergi Denetim Kurulu’nun (vergi müfettişlerinin) her kulübe eşit ve adil davranması gerekiyor. Çünkü bize ulaşan bilgilere göre bir kulüp incelenmiş ve incelemeyi yapanın da tuttuğu bir kulüp olduğundan mıdır nedir bu kulübün bu işlemlerinde vergi kanunlarına bir aykırılık bulunamamış!
Spor kulüplerinin sosyal yönü öne çıkarılarak çok vergilendirilmemesi, kaliteli futbolcuların alınabilmesi için düşük tutarda vergi politikası izlenmesi hep tartışılagelmiştir. Her sektörde çalışan ve kazananların yüksek vergi ödediği ülkemizde milyon Euro’larla para kazanan futbolcuların vergi rekortmenleri listesine yaklaşmaması kimse tarafından yadırganmıyor. Uluslararası arenada kazanılan başarılarla ülke reklamı yapıldığı düşüncesi ise, ödenen bedel dikkate alındığında, basit kalıyor. Şampiyonlar Ligi finalini oynayan iki takıma sahip ülkelerde vergi oranları yüzde 45-50 oranında. Biz sadece işin kolayına kaçıyor ve devletten sürekli destek bekliyoruz. Bu korumacılık devam ettikçe ülke kaynaklarının uzun yıllar yabancı futbolculara ikram edileceğini ve çok kazanan futbolculardan vergi alınmazken asgari ücretliden, çarkını zar zor çeviren esnaftan daha fazla vergi alınacağını tahmin etmek zor değil. Bu tabloya kulüplere sağlanan Hazine arazisi ve tesis desteğini de eklediğimizde çarpıklık daha da netleşiyor.
Araç kiralama şirketlerinin binek otomobil satışında KDV yüzde 18
Geçtiğimiz gün Osman Arıoğlu’nun bir yazısında yazdığı bir konu bana soruldu. Öncelikle üstadın Meslekte Birlik Grubu’nun temsilcisi olarak seçime gireceği haberini aldığımı ve bu yarışta ona başarılar dilediğimi belirteyim. İTO’nun gazetesinde çıkan yazının sonunda Arıoğlu, araç kiralama şirketlerinin 2 yıl aktiflerinde kalan binek otomobilleri satmaları halinde uygulanacak KDV oranının yüzde 1 olduğunu belirtmiş. Arıoğlu’nun yorumuna katılmam mümkün değil. Araç kiralama şirketleri ve aldığı binek otomobilinin KDV’sini indirme hakkı bulunan şirketler, ikinci el binek otomobil satışlarında KDV oranını yüzde 18 olarak dikkate almaları gerekiyor (ilgili Bakanlar Kurulu kararları: 1-30.12.2007/13033, 2-6.4.2008/13426). 2 yıl mevzusu sadece 31/12/2007 tarihinde araç kiralama şirketleri ve aldığı binek otomobilinin KDV’sini indirme hakkı bulunan şirketlerin aktiflerinde bulunan araçlarla sınırlı. Bu şartları taşımadığı halde yüzde 1 KDV ile satışa konu yapılan işlemlerin sonradan incelenip eksik kesilen yüzde 17 KDV’nin vergi ziyaı cezasıyla beraber geri istendiğini yakinen biliyoruz. Diğer yandan; normalde vergi mükellefiyeti olmayanların araç satışlarında KDV hesaplanmaz. Herhangi bir şirketin binek otomobili satışında ise KDV oranı yüzde 1 olarak dikkate alınır. Satılan araç ticari araç ise vergi oranı yine yüzde 18 olmalıdır.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 14.05.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.