Vergi Usul Kanunu’nun 281’inci maddesi uyarınca “Alacaklar mukayyet (kayıtlı) değerleri ile değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankası resmi iskonto haddi uygulanır.
Bankalar ve bankerler ile sigorta şirketleri alacaklarını ya Cumhuriyet Merkez Bankası’nın resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddi ile değerleme günü kıymetine irca ederler.”
Aynı kanunun 285’inci maddesi gereği olarak da “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat ve kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faiziyle birlikte dikkate alınır.
Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankası’nın resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır. Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankası’nın resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle değerleme günü kıymetini irca ederler.
Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.”
Yukarı da aynen yer alan kanun maddeleri vadesi gelmemiş olan alacak ve borç senetlerinin reeskonta tabi tutulmasını öngörmüştür.
Diğer yandan bilindiği üzere 20 Aralık 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5941 sayılı Çek Kanunu ile 3167 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmış. Kanunun geçici birinci maddesinin beşinci fıkrası ile de “31 Aralık 2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” hükmü ihdas edilmiş, bilahare 6273 sayılı kanunun 6’ncı maddesiyle 5941 sayılı kanuna eklenen geçici 3’üncü maddenin beşinci fıkrasında 31 Aralık 2017 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz sayılmıştır.
Gerçekte “Çek görüldüğünde ödenir.” (TTK, Md.795) Ancak 5941 sayılı kanunla yapılan düzenleme gereği çek ülkemizde vadeli halde kullanılır olmuştur. Diğer yandan 5941 sayılı Çek Kanunu’nun ;
* 3’üncü maddesinin sekizinci fıkrasında “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının… kısmen veya tamamen ödenmemiş olması halinde, bu çekle ilgili hukuki takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukuki takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve ‘karşılıksızdır’ işlemine tabi tutulması şarttır.”
* 5’inci maddesinin birinci fıkrasında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak ‘karşılıksızdır’ işlemi yapılması halinde, 6 ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunan yerleşim yeri Cumhuriyet Savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.”
* 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında ise “Karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanuna göre ticari işlemde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödenmesi halinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı Cumhuriyet Savcısı tarafından kaldırılır.” hükümleri yer almaktadır. Bu düzenlemeler ülkemizde çekin vadeli olarak kullanılmasına neden olmuştur. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı bu durumu dikkate alarak yayımlamış bulunduğu Vergi Usul Kanunu 64 sayılı sirküleri ile “Uygulamada birliğin sağlanması amacıyla… ileri düzenleme tarihli çeklerin değerleme gününde vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar için uygulanması öngörülen reeskont uygulamasından yararlanmasının mümkün” olduğunu açıklamış bulunmaktadır.
Buna göre varlıkları arasında vadeli çek bulunduran kurum ve kuruluşlar söz konusu vadeli alacaklarına reeskont uygulayabilecekler; buna karşılık vadeli çekle borçlananlar da, aktifinde yer alan vadeli alacaklarına reeskont uyguladıkları takdirde, vadeli borçları içinde aynı sistemi uygulamakla yükümlü olacaklar.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu’nun 285’inci maddesinin son fıkrası uyarınca “Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.”
(Kaynak: İto Gazetesi | 11.05.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.