Başbakan Yardımcısı Ali Babacan “Türk şirketleri vergi planlaması yapmak veya başka nedenlerle yurtdışında tuttukları paralarını veya varlıklarını teminat olarak gösterip yurtiçindeki şirketlerine yurtdışından ciddi miktarlarda kredi kullandırıyorlar. Bu da özel sektörün yurtdışı borçlarını yükseltiyor.” dedi.
Bu ve benzeri göstergeler Türk vatandaşlarının yurtdışında çok büyük mal varlığına sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Dünyanın bazı bölgelerinin kriz yaşadığı, büyük sermayenin güvenli liman aradığı bir dönemde, yerli yabancı tüm sermayenin ülkemize gelmesini sağlayacak bu hamle bence zamanlama açısından da çok başarılı olacaktır. Başta siyasi alan olmak üzere birçok yerde barış görüşmeleri yapılırken malî alanda da bir barış getirmek kaçınılmaz. 2B arazilerinin satışından beklenen gelir de ilk hesaplamaların çok gerisinde kaldı. Yaklaşan yerel ve genel seçimler zaten bir vergi affı beklentisini tetikleyecekti. Yeri ve zamanı gelmişken şimdiden geniş ve kapsamlı bir vergi affı çıkarılmalı.
Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek, katıldığı birkaç toplantı ve programda; ayrıntıları belli olmamakla beraber getirilmesi düşünülen vergi barışına yurtiçindeki varlıkların dâhil olmadığını, kapsamlı bir vergi affı düşünmediklerini söyledi. Öncelikle şunu söyleyeyim ki Sayın Şimşek ideal bir ekonomist ve çok iyi bir bakan profili sergiliyor. İdeal bir sistemde geriye dönüp malî af getirilmesi sürekli yargılanır. Ancak neylersiniz ki ideal bir vergi sistemine ve otomatik olarak belli bir program dâhilinde kusursuz çark gibi işleyen bir ekonomiye sahip değiliz. Hatırlayanınız vardır belki Sayın Şimşek’in Maliye Bakanlığı’ndaki ilk aylarında yine bir vergi affı gündeme gelmiş ve Sayın Bakan o zaman da bir vergi affı düşünmediklerini açıklamıştı. O zaman da kapsamlı bir affın hem mükelleflere hem de devlete fayda getireceğini ve vergi affının kaçınılmaz olduğunu söylemiştim, şimdi de aynı şeyleri tekrar ediyorum. Artık belirli bir seviyede algılanmış olan bu duyumun acilen kanunlaşması gerekir. Kanun hazırlanırken yurtdışından getirilecek varlıklar için istenecek verginin minimum tutulması gerektiğini tekrar hatırlatayım. Ayrıca bu af yaklaşık 60 milyar civarındaki tahsil edilemeyen alacakları da kapsamalıdır. Böylece hem insanlar vergi aslını geçen faizler ödemekten kurtulmuş olur hem de Hazine’ye ilave kaynak sağlanmış olur. Vergi mahkemelerindeki dosyaların erimesi, mükelleflerle yaşanan ihtilafların son bulması için de bir fırsat tanınmalıdır.
SGK prim borçları da bu af kapsamına alınırsa katılım daha fazla olacaktır. Çünkü gerek birikmiş primler gerekse de kesilen cezalar birçok işverenin belini kıracak seviyelere ulaştı.
Vergisini zamanında ödeyenler de kârlı
Bu tür vergi aflarına bazı kesimlerden tepki gelmesi normaldir. Ancak şunu da belirteyim ki tarihimizde böylesi aflar çokça çıkarılmıştır. Vergi Dünyası dergisinin 249’uncu sayısında yayımlanan araştırmamda da belirtmiştim; Cumhuriyet tarihinde ortalama her iki yılda bir vergi affı veya alacakların yeniden yapılandırılması için bir uygulama getirilmiş. Vergi afları mükelleflerin kendilerini toparlamalarını, geçmişlerini temizlemeleri ve vergi anlamında devletle barışmalarını sağlar. Birikmiş borçların ödenmesi veya matrah artırımı gibi uygulamalar sayesinde ödenen peşin vergiler de işin devlet tarafından güzel görünen yanı. 2004’te Kemal Unakıtan döneminde uygulanan afta IMF 250 milyon TL’lik bir gelir beklerken Hazine’ye 4,5 milyar TL ek kaynak girmişti. Bu başarı IMF’i bile şaşırtmıştı. Geçtiğimiz affa göre ülkemizde ekonomik kriz yaşanmadığını düşündüğümüzde yüksek gelirin elde edileceğini söylemek hayalcilik olmasa gerek.
Böylesi aflardan genelde vatandaşlık görevini zamanında ve düzenli yerine getirenler rahatsız olur. Ben bu konuda da farklı düşünüyorum. Öncelikle zor duruma düşmenin vergi beyan etmeme veya borcunu zamanında ödememenin herkes için yaşanabilecek bir olgu olduğunu belirteyim. Bu bilerek de olabilir, bilgisizlikten veya hatalı olarak bazı gelirlerin beyan edilmemesi şeklinde de gerçekleşebilir. İşler planlandığı gibi gitmediği için, kişisel veya ailevi sıkıntılar (hastalık, geçimsizlik vs.) yaşandığı için veya farklı dışsal faktörlerin etkisiyle insanlar vergi yükümlülüğünü bir şekilde ihmal etmiş olabilir. Bu ihmaller yılların geçmesiyle gecikme faizleriyle, cezalarla katlanıyor ve başa çıkılamaz bir hal alıyor. Vergi afları bu durumdaki kişilere ekonomik ve toplumsal hayata dönüş için ciddi bir fırsat sunuyor. Üstelik aftan faydalananların ödeyeceği vergiler, diğer kayıtlı ve düzenli çalışan mükelleflerin üzerindeki yükü de hafifletecektir. En basitinden af sayesinde bütçeye fazladan girecek kaynak kadar yük, kayıtlı mükelleflerin sırtından alınmış olacaktır. Diğer yandan vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getirenler bir şey kaybetmiş olmuyor. Aksine bu süreçte kendileri ihalelere girme, işlerini rahatça yürütme, korkulu rüya görmeme gibi imkânlara da sahip olmuşlardır. Ayrıca hemen herkesin bir şekilde ya kendisi veya bir yakınının bu aflardan faydalanacağını da unutmamak gerekir. Bu yüzden af sözüne çok tepki göstermemek, bu fikre sahip çıkmak gerekir.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 23.04.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.