İşverenlerin personelini bireysel emeklilik sistemine dahil etmesi ve vergi matrahı hesabına dahil ederek indirim konusu yapabilmesi için ödenen katkı paylarının ücretlinin elde ettiği ücretin yüzde 10'unu geçmemesi gerekiyor.
SORU: Şirketimizde çalışan personeli bireysel emeklilik sistemine dahil etmek istiyoruz. Sisteme aylık olarak yapılacak ödemelerin yarısını biz firma olarak, diğer yarısının da çalışanlarımızın kendi ücretlerinden yapılmasını planladık. Kurum üzerinde kalan yükün vergilendirme açısından nasıl değerlendirileceği konusunda tereddüde düştük.
YANIT: Gelir Vergisi Yasası’nın 40. maddesinin 9. bendi uyarınca; “İşverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen ve vergi matrahının tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamı” söz konusu yasanın 63. maddesinin 3. fıkrasının (3) numaralı bendinde belirlenen oran ve haddi aşamayacaktır.
Gelir Vergisi Yasası’nın 63. maddesinin 3. bendi ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının ücret matrahından indirimine yönelik iki sınırlama getirilmiş bulunmaktadır. Buna göre;
* Ödenen katkı payları brüt ücretin yüzde 10’unu aşamayacaktır.
* Bir yıl içinde bireysel emeklilik sistemine yapılan katkı payı ödemeleri toplamı en fazla asgari ücretin yıllık toplamı kadar olacaktır.
Konuya ilişkin olarak Gelir Vergisi 3 numaralı sirküleri ile yapılan açıklamaya göre de “Gerek işverenler gerekse ücretliler tarafından ödenen ve vergi matrahının tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamı, ücretlinin elde ettiği ücretin yüzde 10’unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır.”
Hem işveren hem de ücretli tarafından katkı payı ödenmesi ve toplam tutarın yukarıda belirtilen sınırı aşması halinde, indirimin öncelikli olarak ücret matrahının tespitinde mi yoksa ticari kazancın hesaplanması sırasında mı yapılacağı konusu taraflarca serbestçe belirlenebilir.
Diğer yandan katkı payı ve primlerin vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için gelirin elde edildiği dönemle ilişkili olması ve ilgili dönem sonuna kadar ödenmiş olması gerekmektedir.
Daha açıkçası indirim konusu katkı payının, ücretin ilgili olduğu ay ile ilişkili olması ve aylık dönemin sonuna kadar da ödenmesi gerekmektedir.
Aylık bazda yapılacak indirimlerde, primin peşin ödenmesi veya taksit dönemlerinin bir aydan daha uzun belirlenmesi halinde, prim tutarı ile ilgili olduğu aylar dikkate alınarak indirim konusu yapılabilecektir.
Oransal sınırlar çerçevesinde kalsa dahi daha sonraki aylara ilişkin peşin olarak ödenen tutarların ödendiği ayda indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Ücretlilerin ödediği prim ve katkı payının ilgili olduğu ayda indirilemeyen kısmı, izleyen aylara ait ücretlinin matrahından indirilemeyecektir. (V. Seviğ)
TİCARET YAPAN ANCAK İŞLETMEYE KAYITLI OLMAYAN DÜKKÂNIN SATIŞI
SORU: Daha önce ticari faaliyette bulunurken kendime ait dükkânı kullanıyordum. Ancak bakkaliye üzerinde çalışmama rağmen iş yapamadığım için önce dükkânı sattım, bilahare de dükkân içinde var olan malları, benden dükkânı satın alan şahıstan kiralayan kişiye fatura ile sattım.
Yaklaşık üç ay önce Maliye’den çağrılarak, dükkânı bina olarak satış yapmam sırasında fatura kesmem gerektiği, dükkânın esasında satışından doğan kazancının da ticari kazanç olduğunu söylediler. Ben ve mali müşavirim konuyu anlayamadık.
YANIT: Vergi Usul Yasası’nın 187. maddesi uyarınca “Ferdi teşebbüslerde, mükellefin sahip olduğu bina ve arazi hakkında aşağıdaki esaslar cari olur:
* Fabrika, ambar, atölye, dükkân, mağaza ve arazi işletmede ister kısmen ister tamamen kullanılsınlar, değerlerinin tamamı üzerinden envantere alınır.
* Ticaret hanları gibi oda oda veya kısım kısım kullanılabilen binalarla, evlerin ve apartmanların yarısından fazlası işletmede kullanıldığı takdirde envantere ithal edilir.
* Envantere alınan gayri menkullerin kullanılış tarzlarında sonradan vaki olacak değişiklikler, hesap yılı içinde nazara alınır.”
Yukarıya aynen almış bulunduğumuz yasal düzenleme gereği olarak sahibi bulunduğunuz ve kendi ticari faaliyetiniz için kullanmış bulunduğunuz dükkânı envantere dahil ederek ticari varlıklarınız içerisinde göstermeniz gerekliyken bu işlemi yapmadığınız için satışı kendinize ait bir gayri menkulün satışı gibi yaptığınızdan inceleme elemanları sizi sorgulamaktadırlar.
Eğer size ait olan dükkânı işletmenize dahil etmiş olsaydınız, bu satıştan doğacak kazancın da ticari kazanç gibi vergilendirilebileceğini kabullenmiş olacaktınız.
Kanımızca inceleme elemanının üzerinde durmak istediği konu budur.
Ticari işletmeye dahil bulunan bir gayri menkulün satışı sonucunda bu satıştan doğan kazancın da ticari kazanç gibi mütalaa edilmesi gerekmektedir. (V. Seviğ)
VAKIF ÜNİVERSİTESİNİN FATURA VERME ZORUNLULUĞU
SORU: Gayri menkul sermaye iradı mükellefiyim. Özel bir vakıf üniveristesinde okuyan çocuğum var. Ancak üniversite vakıf olduğu için gelir, kurumlar, KDV vb vergilere tabi değil. Yaptığımız ödemeleri de bağış olarak alıyorlar. Biz bu ödememizi eğitim harcaması olduğundan beyan ettiğimiz gelirin yüzde 10’una kadar olan kısmını beyannamemizde düşmek istiyoruz. Ancak vakıf mükellef değil. Acaba bu ödememizi bağış olarak kabul edip tamamını mı düşeceğiz. Ayrıca yüzde 10’luk sınırın hesabında gayri safi iradı mı yoksa istisnalar ve giderler düşüldükten sonraki geliri mi esas alacağız? (H. Çelik)
Yanıt: Vakıflar tarafından işletilen ve kısaca vakıf üniversiteleri olarak adlandırılan üniversiteler, vakfa ait birer iktisadi işletme olarak vergiye tabidirler ve sizin yaptığınız ödemeler için size fatura verilmesi gerekmektedir. Vakfın ödemeleri bağış makbuzu ile tahsil etmesi uygun değildir. Nitekim yakın tarihte Danıştay'a intikal eden bir uyuşmazlıkta Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (E. 2006/157 K. 2006/237 T. 29.9.2006) vakıf üniversitelerince alınan bedellerin Katma Değer Vergisi'ne tabi olduğuna karar vermiştir.
Ancak vakıf üniversitesi size fatura vermiş olsaydı dahi, bu gideri beyannamenizde indirebileceğiniz kanaatinde değilim. Çünkü Gelir Vergisi Kanunu'nun 89. maddesi mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ait eğitim ve sağlık harcamalarının indirim konusu yapılmasını düzenlemiştir. Her ne kadar mevzuatımızda “küçük çocuk” tabirinin tanımı yer almamaktaysa da üniversite öğrencisinin bu kavram içerisinde mütalaa edilemeyeceği kanaatindeyim.
Yüzde 10’luk sınırın tayininde, istisnalar, diğer gelir unsurlarındaki düşülmesi mümkün cari yıl zararları, geçmiş yıl zararları ve giderler düşüldükten sonra kalan vergiye tabi tutar dikkate alınacaktır. (B. Doğrusöz)
ÖZELGELERDE
DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARI
Miras kalan arsanın müteahhide verilmesiyle değer artışı oluşmaz
1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23.1.2007 tarih ve 1275 sayılı özelgesi
“Miras yoluyla iktisap edilen arsanın kat karşılığı müteahhide teslimi, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesi kapsamında değer artışı olarak nitelendirilemez. Ancak bu suretle elde edilen katların bedel karşılığında elden çıkartılması ayrı bir teslim ve satış işlemidir ve vergilendirilme kriterlerinin ayrıca değerlendirilmesi gerekir. Arsa karşılığı alınan katların (bağımsız bölümlerin) tapuya tescili veya fiilen teslimi iktisap tarihi kabul edilmek şartı ile takip eden dört yıl içinde bu bağımsız bölümlerin topluca bir kişiye satılması veya bu dört yıllık süre içinde bir tanesinin satılması değer artış kazancı olarak nitelendirilir. Buna karşılık söz konusu bağımsız bölümlerin aynı tarihte farklı kişilere satılması, farklı tarihlerde aynı kişiye satılması veya toplu satış olsa dahi bu satışların birbirini takip eden yıllarda yapılması, gayri menkul alım-satım faaliyeti ile iştigal edildiğine karine teşkil eder ve bu satışlardan elde edilen kazançların ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekir.”
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 16.6.2006 tarih ve 11909 sayılı özelgesi
“Anonim şirketlerde hisse senetleri düzenlenip ortaklara teslim edileceği tarihe kadar sahibine genel kurula katılma, oy kullanma, kâr payı elde etme gibi haklar sağlayan ve hisse senedinin çıkartılması ve ortağa teslimi ile ortadan kalkan geçici ilmühaberlerinin elden çıkartılmasından sağlanan kazancın vergilendirilmesi, hisse senetlerinin elden çıkartılmasından sağlanan değer artış kazançlarının vergilendirilmesi ile aynı usul ve esaslara tabidir. İlmühaberlerin hisse senedi ile değiştirilmesi sonrasında edinilen hisse senedi elden çıkartıldığında, vergilendirilme kriterlerinde önemli bir belirleyici olan iktisap tarihi olarak ilgili hisse senedi yerine daha önce verilmiş olan ilmühaberin iktisap tarihi esas alınır.”
3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 31.5.2006 tarih ve 10513 sayılı özelgesi
“Şirketler tarafından sermaye artırıma gidildiği zaman, ortaklar mevcut hisse senetleri sayesinde sahip oldukları rüçhan haklarını kullanarak itibari değer üzerinden yeni hisse senetlerini alabilmektedirler. Alınan bu yeni hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak daha öncesinde sahip olunan ve zaten rüçhan hakkı ile yeni hisse senetlerinin alınmasına dayanak sağlayan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınır."
YARGI KARARLARINDA
DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARI
Danıştay 3.Dairesi E.2002/2559 K.2003/3083 T. 14.5.2003
Kendi arsası üzerine inşa ettiği işhanının yapı kullanma izninin alındığı 1998 yılı içinde satılması sonucunda elde edilen kazancın, yapı kullanma ruhsatına göre iktisap edilen taşınmazın aynı yıl içinde satılması sonucu elde edilmiş bir kazanç olması sebebiyle GVK’nın 2 maddesindeki gelir unsurlarından diğer kazanç ve iratlar arasında sayılan değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekir. Yapı kullanma izni için başvurunun yapıldığı 1993 yılı esas alınarak ve dört yıllık sürenin geçmiş olduğu ileri sürülerek değer artış kazancı olarak nitelendirilemeyeceği görüşü hukuken kabul edilemez.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2004/51 K.2004/80 T.25.6.2004
1988 yılında satın alma yoluyla iktisap edilen arsa üzerine 1993 yılında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa olunan binadan, hissesine düşen bağımsız bölümün 1998 yılında satışı neticesinde elde edilen kazanç, gerek servetin değerlendirilmesi ve servetin biçim değiştirmesi olması sebebiyle gerekse yasal sınır olan dört yıldan sonra satıldığının açık olması sebebiyle, değer artış kazancı olarak nitelendirilemez.
Danıştay 3. Dairesi E.1990/3202 K.1992/1623 T.06.5.1992
Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. maddesinin 6. bendinde, faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu hükme bağlandıktan sonra 2. fıkrasında “elden çıkarma” deyimi ilk fıkrada yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticari şirketlere sermaye olarak konulması olarak açıklanmıştır. Şirketin feshi hali, anılan maddeye göre değer artış kazancı bakımından elden çıkarma sayılamaz. Ayrıca, vergiyi doğuran olayın vuku tarihinin yukarıda sayılan elden çıkarma işlemlerin yapıldığı tarih olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu sebeplerle değer artış kazancı, feshedilen şirketin fesih tarihinde değil, şirket adına kayıtlı taşınmazın satışı tarihinde doğar ve tarh zamanaşımı süresi de bu tarih esas alınarak hesaplanır.
Danıştay 4.Dairesi E.1993/3540 K.1994/1384 T.08.3.1994
Gayri menkullerde iktisap tapuya tescil ile hüküm ifade ettiğinden, değer artış kazancı için kanunda öngörülen sürenin tespitinde tapuya tescil tarihinin esas alınması gerekir.
YARIŞMA DUYURUSU
Tezel ve Kaneti anısına
vergi modelleri yarışması
Galatasaray Üniversitesi Vergi Hukuku Merkezi, vergi hukukunun iki değerli hocası Prof. Dr. Adnan Tezel ve Prof. Dr. Selim Kaneti anısına bir vergi hukuku yarışması düzenliyor. Yarışma konusu 2007 yılı için “Çağdaş Gelir Vergilerinde Gelirin Kavranması Yöntemleri ve Türkiye İçin Gelir Vergisi Modeli Önerisi” şeklinde belirlenmiş. Yarışma bütün öğrencilere, inceleme elemanlarına ve akdemisyenlere, kısaca herkese açık. İlk üçe girecek eserlere 6000 ila 2000 YTL arası ödüller verilecektir. Yarışmanın jüri üyeliklerini ise (soyadı sırasıyla) Dr. Bumin Doğrusöz, Y.M.M. Fatih Dural, Doç. Dr. Gülsen Güneş, Prof. Dr. Sadık Kırbaş, Prof. Dr. Ahmet Kırman, Prof. Dr. Kamil Mutluer, Dr. Veysi Seviğ, Vergi Konseyi Başkanı Mustafa Uysal, Doç. Dr. Hakan Üzeltürk yapacaklar. Yarışmaya ilgi duyanlar üniversitenin araştırma görevlileri Ege Göktuna veya Balca Çelener’den (0212.227 44 80'den 331 veya 371) diğer koşullar hakkında bilgi alabilirler. (B. Doğrusöz)
(Kaynak: Referans Gazetesi | 21.03.2007)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.