Ekonomimiz büyüme-cari açık dengesinden bir türlü kurtulamıyor. Cari açık korkusuyla ekonomimizi belirli aralıklarla soğutmak, hızlı gidişi frenlemek zorunda kalıyoruz.
Frenden aldığımız ödül düşük cari açıksa, cezası işsizlik, düşük üretim oluyor.
TÜİK, 2012 yılı büyüme verilerini önceki gün açıkladı. Rakamlar hiç de iç açıcı değil. 2023'te dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmek için ortalama yüzde 7'nin üzerinde büyümemiz gerekirken, yüzde 2,2'lik 2012 gerçekleşmesi herhalde Merkez Bankası'nın da istediği bir sonuç olmadı.
Övgü aldık, frene bastık
Küresel krizin etkilerinin azalmasıyla birlikte Türkiye ekonomisinde hızlı büyüme başladı, yüzde 12,4'lük büyümeler görüldü. Ancak bu hızlı büyüme, beraberinde bizim ülke olarak en çok korktuğumuz şeyi, cari açığı da büyüttü. Dış pazarlar kapalıyken iç tüketiminizi serbest bırakır, ithalatın önünü açarsanız aslında yabancı ülke ekonomilerini desteklemiş olursunuz. Gelişmiş ülkelerin aksine, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde görülen bu durum, küresel krize çare arayan ekonomistlerce övgüye değer bile bulundu. Gelişmekte olan ülkelerin ilk kez gelişmiş ülke ekonomilerini destekledikleri tespitleri yapıldı.
Merkez Bankası, işte tam da bu noktada frene bastı, yumuşak iniş için uçağın kontrolünü eline aldı. Sonuçta indik ancak inişin epeyce sert, hatta kaptanın da istemediği kadar sert olduğunu hep birlikte görmüş olduk.
Verilerdeki ayrıntılar
TÜİK'in büyüme verileri içindeki bazı ayrıntılarla BDDK'nın kredi verilerini içeren bazı rakamları, süreci anlamak açısından dikkat çekici. Malum, büyümenin hız kesmesinin en önemli nedenlerinden biri iç tüketimdeki yavaşlama. Bunun sonucunda yatırım da hız kesti ve işsizlikte artış oldu.
Gerçekten de Merkez Bankası'nın freniyle kredi kartları hariç tüketim, üretim ve ithalata yönelik tüm kredilerin artış hızında düşüş oldu. Büyümenin yüzde 4'lük hedefin neredeyse yarısına gerilediği geçen yıl tüketici kredilerindeki artış hızı yüzde 30,5'ten yüzde 15,3'e geriledi. İşletme kredileri artışı yüzde 32'lerden 24'lere, yatırım kredileri yüzde 41'lerden 13'lere, ithalat kredileri yüzde 48'lerden 11'lere düştü. Tüketici kredileri için basılan fren, zincirleme mekanizmayla uçağı tümden yavaşlattı.
İthali durduracak birliktelik
Frenin etkilerini BDDK'nın kredileriyle birlikte TÜİK'in harcama bazlı GSYİH paylarındaki değişimde de çarpıcı bir şekilde görmek mümkün. Vatandaşın tüketiminin milli gelirden aldığı pay 2012'de 2 puan birden azalarak yüzde 66,4'e geriledi. Neyse ki devlet fazla kemer sıkmadı, toplam içindeki payını 0,3 puan artırdı. Geçen yıl maaş ve ücretlerin milli gelir içindeki payı yüzde 4,7 ile aynı düzeyini korudu. Toplam yatırımlarda 1,2 puan, özel sektör yatırımlarında 1,4 puan azalma oldu.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, tebrikleri kabul etmek için 3 çarpı 5 hedefini ortaya atmıştı. Enflasyon, cari açık ve büyümede yüzde 5'i tutturmuş bir Türkiye. Bu büyük hedefin tutması, iç talebin biraz artırılması, ithale yönelecek talebin ise ciddi biçimde kısılmasını zorunlu kılıyor. Bu hedef, Merkez Bankası ile ekonomi yönetimi arasındaki gaz-fren tartışmalarının çok ötesinde yeni politikalar gerektiriyor.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 03.04.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.