BASINDAN YAZILAR
Sosyal Güvenlikte Emeklilik İstatistikleri Ne Diyor? / Şevket Tezel - MuhasebeTR

Sosyal Güvenlikte Emeklilik İstatistikleri Ne Diyor? / Şevket Tezel

 Emeklilik açısından en çarpık şartlara sahip ülkelerden biri de ülkemiz. Avrupalı yükselen emeklilik yaşı nedeniyle duygusal (!) ayarlamalara girme ihtiyacı hissederken biz zamanında çarçur edilen emeklilik yaşı nedeniyle doğan açığı bin beter olarak çocuklarımıza miras bırakma telaşındayız. Belli bir yaştan sonra özel sektör istihdam alanına girmek neredeyse imkânsız iken yüksek emeklilik yaşı ürkütüyor. Asıl ama henüz hissedilmeyeni ise 08.09.1999 sonrası sigortalılığa başlayarak asgari ücretle çalışmayı sürdürenler için emekli aylık tabanının için asgari ücretin üçte birine çakılacak olması. Bu kapsamdakiler henüz emeklilik aşamasına gelmedikleri gibi bu tür bilgilendirici yazıları okumadıklarından haberdar da değiller.

Asgari ücretle çalışacak çocuklarımız 65 yaşında emekli olup da bugünün parasıyla 326 TL’yi emekli aylığı olarak aldıklarında bu sisteme de, 38-43 yaşlarında emekli edenlere de, erken yaşta emekli ettiği için yeniden çalışmaya başlayan emeklilerden vergi niteliğinde alınan sosyal güvenlik destek primi garabetine neden olanlara da lanet okuyacaklar. Üstelik o emekli maaşına karşın yeniden çalışmaya başlama hakkının da olmadığını duyunca çileden çıkacaklar.

Emeklilik yaşı bugünlere çok konuşulan önemli bir kavram, bu kavramın sistemlerce saptanmasında da Çalışan/Emekli indikatörü önemli bir gösterge. Bu göstergenin yakın geçmişteki değişimi emeklilik yaşı konusuna da ışık tutuyor bizler için. Evet deniyor ki memurlar emekli olmak istemiyor, zira önceleri denge tazminatı denilen ek ödeme çalışan maaşında önemli bir yer tutuyor ve emekli olunca da aylığı eklenmiyor. Bugün eşi çalışmayan iki çocuklu 26 yıllık bir mühendis çalışırken 3371,95 TL alırken şayet emekli olursa 1828 TL alabiliyor. Yani maaşının yüzde 45’ini kaybediyor. Bu durumu memur aylıkları için daha önce bu köşede defalarca irdelemiş, bugün zikredilen çözümleri ta o zaman buradan ilan etmiştik. (Bkz. Memur Emekli Aylıkları da Çözüm Bekliyor ve İşte Çözüm” başlıklı 09.01.2010 tarihli yazımız, “Memur Emeklilerinin Konuşulmayan Sorunu: Ek Ödeme” başlıklı ve 24.12.2010 tarihli yazımız)

Bu oransal kayıp memur için çok önemli ve bu nedenle de göreve devam etmek zorunda hissediyor kendisini. Memur sendikaları da halihazır memurları emekli edecek ve açılacak kadro ve pozisyonlara da yeni memur alımını tetikleyecek bu çözümü gündeme getiriyorlar haklı olarak. Biz de ek ödemenin Emekli Sandığı matrahına eklenmesi ve bu suretle Çalışan/Emekli maaş dengesizliğinin giderilmesi bağlamında bu köşeden dile getirmeye devam ettik. Gelinen noktada sanırım şu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor, yapılması gereken konusunda bizi yönetenler sağır değil. Ancak madalyonun bir de arka yüzü var ve onlar sanırım bu arka yüze takılıyorlar. Yeni memur ve yeni emekli kamuya ek yük demek Devleti yönetenlere göre. Öyle ki Eylül 2012 rakamlarına göre 2.613.470 çalışan 5510/4/c sigortalısı memura karşın 1.736.446 memur emeklisi var. Yani her iki memur emeklisine karşılık üç çalışan memur var.  Bu da çalışan aleyhine büyük bir dengesizlik göstergesini ifade ediyor.

Bu oran yine Eylül 2012 rakamlarına göre 4/a (SSK) sigortalılarında 12.654.168 çalışana karşı 5.575.802 emekliye tekabül ediyor. Yani oran 2,27. 4/b (Bağ-Kur) sigortalılarında ise 3.244.442 çalışana karşı 2.248.343 emekli var yani oran 1,44 oluyor. Bağ-Kur sigortalılığında oranın düşmesi 6111 sayılı Kanunla değişen sigortalılık esasları nedeniyle Mart 2011 ayından bu yana SSK-Bağ-Kur çakışmalarında SSK’lılığın esas alınmasına dayanıyor. Zira oran 2010 yılında 1,67 iken bu nedenle SSK sigortalılığı lehine gerilemiş. SSK sigortalılığında da bu oran 2010’da 2,06 iken 2,27’ye fırlamış. Nihayet SSK+Bağ-Kur sigortalılığı ortalamasında bu rakam 2,03 , oysa Emekli Sandığı (4/c) emekliliğinde 1,5.

Mamafih kabul etmek lazım, bizi yönetenler sağır olmadığı gibi aynı zamanda benciller de. Bunu 6183 sayılı Yasa ile milletvekilleri ve dışarıdan atanan bakanlar için getirilen “Çok özel” fiili hizmet zammı hakkında gördük. Bu noktada kendilerine gelince emeklilik yaşını düşürme fırsatı ararken, kendileri dışındakilerin emeklilik yaşını düşürme taleplerine siyasi iradenin duyarsız kalmasını irrite edici bulmamanın kabil olmadığını da vurgulamalıyız.

Son tahlilde demem şu ki her üç çalışan memura karşılık iki emekli memur varken siyasi irade Emekli/Çalışan oranını daha da düşürecek girişimlerden kaçınma ihtiyacı hissediyor ve bu nedenle de memurların "Emekli memur – Çalışan memur" maaş farkından kaynaklanan taleplerine de 08.09.1999 öncesi sigortalılığa başlayanların kademeli yaş engelini kaldırma taleplerine kulak tıkıyor. Yani tüm bu taleplere karşı duyarsızlığın nedenine ilişkin tüyoyu emeklilik istatistikleri veriyor. Sosyal güvenlikte dengesizliklerimiz yeni dengesizlikleri çağırmaya devam ediyor.

Soru: 27.10.1965 doğumluyum. 01.07.1987 tarihinde SSK’lı olarak işe girdim ve hala çalışmaktayım. Askerliğimi ödemek mümkün mü? En kısa zamanda nasıl emekli olabilirim? İ.ÖZGÜL

Cevap: Sigortalılık başlangıcınıza göre SSK’lılıktan emekli olmanız için 50 yaşını dolduracağınız 27.10.2015 tarihini beklemeniz gerekiyor. Eğer askerliği 01.07.1987’den önce yapmışsanız borçlanarak 27.10.2014’te de emekli olabilirsiniz. Aralıksız çalıştığınızı belirttiğinize göre gün sorununuz yok demektir.

(Kaynak: Alitezel.com | 01.04.2013)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM