Maliye Bakanlığı'nın çevreyi korumak amacıyla taşıtların vergi sistemini yeniden düzenleyeceğine ilişkin haberler kafaları karıştırdı.
Haber bültenleri "Artık arabaya da binemeyeceğiz" diyen, "Kontağı Maliye'nin önüne bırakırım" diye isyan eden eskimiş araç sahiplerinin feryat figanından geçilmiyor. Oysa aynı içerikteki haberler 2006'dan bu yana bir-iki yılda bir gündeme geliyor.
Eski arabası olan korkmasın
Eski model taşıtı olan vatandaşların yeni vergi sisteminden zarar göreceğine ilişkin kaygılar iki nedenle yersiz. Birincisi; Türkiye bu yeni model vergi sistemini AB'ye ve dünyadaki genel trende uyum amacıyla yapıyor. AB ülkelerinin tamamına yakını taşıtların vergilemesinde karbondioksit emisyonunu dikkate alıyor. Bu ülkelerde yeni sisteme geçiş, yeni satılan taşıtlardan başlanarak gerçekleştirildi. Eski model araçlara doğrudan bir vergi artışı yapılmadı. Zaten amaç, otomotiv sektörünü çevreyi daha az tüketen araç üretmesi konusunda teşvik etmek. Benzer uygulama Türkiye'de de olacak, eski model araç sahipleri yeni sistem vergiden olumsuz etkilenmeyeceklerdir. Çevreden, yeni bir vergi güncellemesinin çıkması düşük ihtimaldir.
İkinci nedene gelince...
Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ilk çıktığı günden bu yana hukuken "servet vergisi" grubunda yer alır. Vergi bir yana, otomobil Türkiye'de hâlâ servet. Hem de orta direğin serveti. Düşük ve orta gelirli vatandaşın 5-10 bin lira değerindeki eski model aracının servet değeri, üst gelir grubundaki vatandaşların 100 bin liralık yeni model aracının servet değerinden daha yüksektir. Dolayısıyla düşük ve orta gelirli vatandaşın yiyeceğinden, giyeceğinden kısarak zar zor alabildiği 5-10 bin liralık otomobile "eski" diye yüksek vergi getirilirse bunun siyasi sonuçları olabilir. Bir anekdot: Ecevit Hükümeti döneminde hurda araçların trafikten çekilmesi için alternatif yöntemler aranırken bir vergi bürokratı, "Eski araçlara yüksek vergi getirelim" önerisi sundu. Bürokrat daha cümlesini tamamlamadan, "İktidarı mı kaybettireceksin" karşılığını aldı.
Küçük servet sahiplerine ödül
Çevreyi en az kirleten yakıtın LPG olduğunu herhalde bilmeyen yok. Ancak benzinle dizel arasında bir kafa karışıklığı var. Bilinenin aksine benzinli araçlara göre dizel araçlar çevreyi yüzde 20 daha az kirletiyor. Ancak, dizel araçların bu özelliğini gerçekleştirebilmesi için uzun süre çalışıyor olması, belirli bir ısıda kalması gerekiyor. Dolayısıyla dizel araç şehir içinde kısa mesafelerde kullanıldığında çevreye benzinli araçlardan daha fazla zarar veriyor. Maliye bu durumu acaba nasıl vergileyecek?
Avrupa, bir adım ileri gitmiş, uzaydan araç takip yöntemiyle çok kilometre yapan araca daha fazla vergi uygulamanın yollarını araştırıyor. Türkiye de bu yöntemi geliştirip, arabasını bayramdan bayrama, piknikten pikniğe kullanabildiği için çevreye en az zararı veren düşük gelirli "servet" sahiplerini ödüllendirecek vergi sistemine geçemez mi?
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 13.03.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.