Çalışanların tasarrufa teşviki amacıyla Nisan 1988 ile Mayıs 2000 yılları arasında maaşlarından ve işverenlerinden teşvik hesabı için kesinti yapılmıştı. Hükümet, 2000 yılında uygulamaya son verse de hesapta biriken paraları hak sahiplerine ancak ta 2003 ila 2006 yılları arasında ve anapara peşin nemalar ise on taksitte olmak üzere ödeyebilmişti.
Tıpkı KEY ödemeleri gibi TTH’nın tasfiyesi de düzgün tutulmamış kayıtlar, kimi işverenlerin ödememesi gibi nedenlerle hak kayıplarına neden olmuştu. Hak kaybına rağmen dava yoluna gitmeyenler için yeni bir ışık görünmezken hakkını dava yoluyla arayanlar için müjde var.
“4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun” ile “Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabı” (TTH) tasfiye edilmiş ve bu kapsamda hak sahiplerine yaklaşık 17 milyar TL tutarında ödeme yapılmıştı. Ancak anılan TT hesaplarının işlediği dönemde adlarına hesap açılmayan veya eksik ödemede bulunulan çalışanlarca nezdinde çalıştıkları işveren aleyhine açılan davalar, önce Yargıtay ve sonradan da Danıştay’ın 10.Dairesi kararları gereğince Hazine Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılmaya başlanmıştı. “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adlı yeni Torba Kanunla 24.04.2003 tarihli ve 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun Kanuna ek 2 nci madde ekleniyor. Bu düzenleme ile mahkeme kararlarının uygulanmasında ortaya çıkan tereddütlerin giderilerek hükmedilen tutarların Hazinece ödenmesi amaçlanıyor. Ayrıca, hak sahiplerine yapılacak ödemeler ve yargılama giderleri ile avukat ücretlerinin, mülga 3417 sayılı Kanun ve 4853 sayılı Kanundan doğan yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyen kamu ya da özel işverenlere SGK tarafından rücu edilmek kaydıyla tahsilinin sağlanması öngörülüyor. Yani Yasa koyucu TT hesapları konusunda mızrak yargı aracılığıyla kendisine değince bu konuda üzerindeki ölü toprağından silkinip ödeyeceği TTH nemalarını müsebbipleri olan işverenlerden tahsil yoluna gidecek.
Düzenleme ile tasarının yasalaşıp yürürlüğe gireceği tarihe kadar açılanlar da dâhil olmak üzere birden fazla kurum hasım gösterilerek açılan davalarla ilgili olarak mahkemelerce Hazine Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine hüküm altına alınan tutarlar Hazine Müsteşarlığı tarafından ödenecek.
Bir başka deyişle TTH konusunda hak kaybına ilişkin olarak bugüne kadar dava açmamış olanlar için de her şey bitmiş değil. Yasa çıkmadan dava açanlar da hüküm verildikten sonra TTH birikimlerini alabilecekler.
Diğer yandan SGK hesaplarında TTH kapsamında yatırılmış fakat sahipleri bilinmeyen tutarların da Hazineye aktarılarak hesapların tam olarak tasfiyesi amaçlanıyor. Ancak bu hakkın sırf dava açanlarla sınırlı olarak uygulanacak olması düzenlemenin yumuşak karnı olmanın yanında, yasa çıkmadan bu konuda dava açmak için fırsatın henüz kaybedilmemiş olması karşısında Tasarruf Teşvikzedelerin elini çabuk tutması gerekiyor. Zira canım ülkemde hala ağlamayana emzik verilmiyor.
Soru: Elazığ Belediyesinde taşeron işçi olarak çalışıyorum. Senede dört ay da Elazığ Şeker Fabrikasında muvakkat işçi olarak çalışıyorum. Bu dönemde ne fabrikadan nede çalıştığım taşeron firmasından sigortamı kesemiyorum. Kısacası senede dört ay hizmet çakışması oluyor. Bu yatan primlerin hangisi kalacak? Benim bir zararım olur mu? İsmi Saklı
Cevap: Sigortalılık açısından bir sigortalının iki ayrı işyerinde çalışan ve sigortalı olması mümkün ve yasaldır. Sigortalı çalıştırıldığınız sürede her iki işverenin de sizi sigortalı göstermeme gibi bir lüksleri olamaz. Kaldı ki bu durumdan hiçbir zararınız olmadığı gibi faydanız olacak. Zira prime esas kazanç tavanını aşmamak şartıyla iki işyerinden aynı ay için yatan prim matrahları birleştirilecek. İleride emekli aylığınız bu matrahlara göre belirleneceğinden matrahın kabarması sizin lehinize olacaktır. Ancak aynı ay iki işyerinden 30 gün olarak bildirilen gün sayısı 60 olmaz yine 30 gün olarak sayılacaktır. Durumunuz İş hukuku açısından ise sakınca arz etmektedir. Zira aynı anda iki işyerinde çalıştığınız sürede kendi rızanızla haftalık çalışma saatini çok aşıyorsunuz. Başınıza gelecek bir iş kazasında işverenleriniz diğer işte çalıştığınızı bilmediklerini ispatlamak için çok terlerler.
(Kaynak: Alitezel.com | 02.03.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.