Bireysel emeklilik sistemi, yıllar önce mevcut kamu sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcısı olarak kuruldu. Temel amacı, bireylerin çalışabildikleri dönemde tasarruf yapmalarını sağlamak, yapılan tasarrufları yatırıma yönlendirmek ve oluşacak birikimlerle, üyelerin tasarruf yaptıkları dönemde sahip oldukları refah seviyesinin emeklilik döneminde de devam etmesini sağlamak. Günümüzde sisteme dâhil olmuş 3 milyon 250 bine yakın katılımcı bulunuyor.
Uzun yıllar; sigortalı olup emekli olmadan ayrılanların tüm tasarruflarının gelir olarak kabul edilmesi ve toplam ödeme üzerinden vergi kesilmesi sebebiyle tartışmaların odağında olan sistem yapılan yeni düzenlemelerle ciddi bir vergi desteği almış oldu. Artık vergi sadece tasarrufların değerlendirilmesi sonucu alınan fark üzerinden alınıyor. Bireysel emeklilik ve hayat sigorta poliçeleriyle ilgili olarak 29 Ağustos 2012 tarihinden önce, emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından, anapara tutarları dâhil ödemeler üzerinden kesilerek ilgili vergi dairesine yatırılan vergilerin, anaparaya isabet eden kısmı dava açmamak ve açılan davadan feragat etmek şartı ile hak sahiplerine iade ediliyor.
Bu kapsamda bulunan yani sistemden ayrılan sigortalı sayısı 1 milyon 710 bin kişi. Bu sigortalıların sistemden ayrılırken aldığı birikmiş paranın tamamı üzerinden vergi tehsil edilmişti. Bunun haksız bir uygulama olduğunu daha önce bu köşede ben de yazmıştım. Birikimleri gelir olarak dikkate alınan ve fazladan vergi ödeyen milyonlarca kişi bu haksız vergiyi mahkeme yoluyla almaya başlayınca yukarıda bahsettiğim kanuni düzenleme yapıldı. Artık dava açmadan sadece müracaat ederek haksız alınan vergiler tahsil edilebilecek. Ancak maliye, vermekten çok toplamayı sevdiği için iade taleplerini ağırdan alıyor. Her müracaat edenin vergi borcu olup olmadığı sorgulanıyor. Mahkemelerde dava açıp açmadığı, açtıysa feragat edip etmediği vs birçok husus sorgulanıyor. Yani KDV iadelerinde hangi yöntem uygulanıyorsa BES iadelerinde de aynı yöntem uygulanıyor. Bütün bu sorgulamalarda herhangi bir problem çıkmazsa iade işlemi yapılıyor. Tahmin edeceğiniz üzere bütün bu işlemler oldukça uzun zaman alıyor. Hal böyle olunca da vatandaş haksız ödediği ve bir an önce iade alması gereken vergiyi bir türlü tahsil edemiyor. Sigorta şirketlerinin tamamı 2007 yılından itibaren Türkiye’de tek ve ilk olan Büyük Mükellefler Vergi Dairesi mükellefi olduğu için başvurular bu daireye yapılıyor. Vergi dairesi çalışanları tüm işlerini bir kenara bırakıp sadece BES iadeleri ile ilgilense bile iadelerin 3-4 yıldan önce tamamlanması mümkün görünmüyor. Bazen başvuru yapmaya gidenlerin vergi dairesi dışına taştığı görülüyor. İdarenin yanlış yorumlamasıyla fazla vergi ödeyen ve mağdur edilen vatandaşın daha fazla mağdur edilmemesi gerekir.
Sistemden çıktığı görülen sigortalıların sadece başvurmaları şartı ile KEY ödemelerinde olduğu gibi doğrudan hesaplarına iade çıkarılabilir. Başvurular elektronik ortamda alınıp verilen hesap numaralarına ödeme yapılabilir. Bunlar zaman alacaksa bile sigorta şirketlerine sorumluluk çerçevesinde toplu iade yapılıp sigortalıların şirketlere başvurup iadelerini bir an önce almaları sağlanabilir. Bu veya bunlara benzer bir çözümün bir an önce devreye sokulması gerekir. Bu çözüm vergi dairesi çalışanlarını da rahatlatacaktır. Yeni sistemde biri vergi diğeri devlet desteği olmak üzere iki ciddi avantaj var
Öte yandan artık ücretlilerin BES için ödediği primlerin ücret matrahından indirilemediğini hatırlatayım. Buna mukabil işverenlerin, çalışanları adına ödedikleri katkı payları (ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacak şekilde), doğrudan gider yazılabilir. İşverenler böyle bir destekle hem Gelir/Kurumlar Vergisi matrahını düşürmüş hem de çalışanlarının motivasyonunu da artırmış olurlar.
Örnek: İşverenin 1.500 TL brüt ücret alan çalışanına 100 TL tutarında net maaş artışı yapması ile çalışanı adına bireysel emeklilik sistemine 100 TL katkı payı ödemesinin işverene doğuracağı maliyet farkını inceleyelim.
Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının asgari ücretin % 30’unu geçmeyen bölümü prime esas kazanca dahil edilmediği için prim hesaplanmayacak. Görüldüğü gibi çalışana aynı fayda sağlanmış oluyor ama işverenin cebinden daha az bir ödeme çıkıyor.
Bireysel emeklilik sisteminde, işverenler tarafından ödenenler hariç, katılımcı adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının % 25’ine karşılık gelen tutar katılımcının vergi mükellefi olup olmamasına bakılmadan devlet katkısı olarak katılımcıların ilgili hesaplarına ödeniyor.
Katılımcı, emeklilik sözleşmesi süresi içinde istediği anda birikimlerini alarak sistemden ayrılabilir. Sistemden ayrılan katılımcılara yapılan ödemelerin sadece getiri olan kısmı stopaja tabi tutuluyor. Stopaj kesintisi oranı, sistemden emekli olarak ayrılan katılımcılar için % 5, sisteme 10 yıl süreyle katkı payı ödemekle birlikte sistemden emeklilik hakkı elde etmeden ayrılan katılımcılar için % 10, sisteme 10 yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılan katılımcılar için ise % 15 olarak uygulanıyor.
Bank Asya bu alanda öncü oldu
Fonların nerede kullanılacağına katılımcının karar vermesi sonucu faiz getirmeyen fonlarda kullanılmak şartı ile katılım bankaları da bireysel emeklilik şirketi kurmaya başladılar. Böylece faiz sebebiyle sisteme uzak duran bir kitleye de yaklaşılmış oldu. Bank Asya bu alanda öncü davranarak sisteme girdi. Bu sayede hem yeni müşteri bulma hem de mevcut müşterilerine yeni bir hizmet sunma imkânı bulmuş oldu.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 12.02.2013)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.