Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2004/500 Esas, 2004/1490 Karar, 29.01.2004 tarihli kararı ile davacı işçinin hizmet akdinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25'inci maddesinde belirtilen rapor süresinin yine aynı kanunun 17'nci maddesinde belirtilen ihbar sürelerini altı haftayı aşması nedeniyle feshedilmesini, kıdem taminatının ödenmesi kaydıyla; haklı görmüştür . Böyle bir durumda işe iade davasının dinlenmesi olanağı yoktur yönünde karar verilmiştir.
Davacı çalışmakta olduğu işyerine aralıksız olarak aynı yıl içinde 130 gün süreyle aldığı raporlarla gitmemiştir. İş yeri, ihbar süresinin bitiminden itibaren altı haftalık sürenin geçmesiyle birlikte iş sözleşmesini feshetmiştir. Davacı işçi fesih üzerine birinci derece mahkemesine başvurmakla, işe iadesine ve kıdem ihbar tazminatına yıllık izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi isteği kısmen kabul etmiş, kararın kesinleşmesini takiben davalı iş yeri avukatı süresinde temyiz yoluna başvurmuştur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, davacı işçinin hizmet akdinin feshinin, 4857 sayılı İş Kanunu'nun işverenin sağlık sebeplerine dayanarak haklı nedenle '' derhal '' fesih hakkını düzenleyen 25/1'inci maddesi gereğince rapor sürelerinin, aynı yasanın 17'nci maddesinde düzenlenen bildirim sürelerini altı hafta aşması nedenine dayandırıldığı ve kıdem tazminatının da kendisine ödendiğini belirlemiştir. Davacının ardı ardına aldığı rapor 130 günü bulmasından sebep, incelenen dosya içeriğinden davalının feshinin yasanın üstte izah olunan 25/1'inci maddesindeki koşullara uygun düştüğü anlaşılmaktadır. Böyle olunca aynı yasanın işverene tanıdığı bir yetki olan, önelsiz (ihbarsız) fesih sürelerini düzenleyen 25'inci maddesi devreye girmekle, bu maddede sayılan haller dışında uygulama alanı bulan ve feshin geçerli sebebe dayandırılması, fesihte uygulanacak usul, fesih bildirimine itiraz usulü ile geçersiz fesihi düzenleyen 18-21'inci maddelerinin olayımızda uygulama koşulları mevcut olmadığına karar verilmiştir. Davacı İşçinin işe iade davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı bulunarak, mahkemenin işe iadeye dair olan kararının bozulmak suretiyle, ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar vermiştir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 25'inci maddesi makale konusu uyuşmazlığı düzenlemektedir. İş bu maddenin 1. fıkrası b alt bendinde İş Kanunu'nun 17'nci maddesine de atıf yaparak işçinin kendi kastından kaynaklanmayan, hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde işverenin 17'nci madde de düzenlenmiş olan işçinin kıdemine göre belirlenen bildirim sürelerine uyulmak sureti ile işverenin bildirimsiz fesih hakkını kullanabileceği düzenlenmiştir. Sınırlı sayıda sayılan bu hallerin oluşması durumunda lafzı son derece açık olan bu maddeye gidilmesi ve mahkeme karşısında işvereni zor durumda bırakacak başka bir savunma yapılmaması sürecin neticesine en kısa zamanda ulaşılması açısından da önemlidir. Ancak bu kadar açık bir düzenlemeye rağmen uygulamada özellikle sürelerin başlangıcının veyahut kıdeminin tam olarak hesaplanamamasından dolayı ciddi problemlerle karşılaşılmaktadır. Asıl önemli olan ise böyle bir problem doğmadan çözüme ulaştırılmasıdır, bu da alanının uzmanları olan iş avukatlarının işi olduğu kanaatindeyiz. Ne varki, işe alım süreçlerinin denetimi ve işten çıkarma prosedürü insan kaynakları birimlerinin değil, işin uzmanı avukat ve danışmanların işidir. Burada önemli olan bu iki kurum arasında bağlantının kurulabilmesidir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 16.11.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.