Elinde olmayan nedenlerle sosyal güvenlik hakkı kısıtlanan kişilere, bir telafi imkanı olarak düşünülen sigortalı borçlanma hakkının verilmesinde çok dikkatli olunması gerekiyor. Bu hakkın sosyal güvenlik ilkeleri dışında, siyasi popülizm veya sosyal sigorta kurumlarına geçici gelir imkanı olarak düşünülmesi, daha sonra bütün sistemi tehdit eden sonuçlarıyla geri döner. Bunun en güzel örneğini Türk sosyal sigorta sistemi oluşturur. Örneğin, 1969 yılında 1186 Sayılı ve 1975 yılında da 1912 Sayılı kanunlarla sigortalılara 10 yıla kadar bir süreyi borçlanarak hizmet kazanma imkanı getirildi. 2000 yılından önce sigortalı olanlar için 15 yıl sigortalılık süresi ve 3 bin 600 günden emekli olma imkanı bulunduğu göz önüne alındığında, bunun ne anlama geldiği daha güzel anlaşılır. Kısacası sosyal sigortacılık tarihimiz, bunun gibi bazen doğrudan, bazen de adı borçlanma olmamakla birlikte aynı sonuçları doğuran borçlanma uygulamalarıyla doludur.
SOSYAL BİR OLGU
Bazı borçlanma türleri ise sadece bizim ülkemize mahsus uygulamalardır. Bunlardan birisini de yurtdışı borçlanma uygulaması oluşturur. Bu borçlanma türünü tanımlarken, ilk akla gelen yurtdışında işçi olarak çalışan ya da diğer adıyla "gurbetçi" işçilere verilen borçlanma hakkıdır. Oysa sonradan uygulamanın sadece çalışanlara değil, yurtdışında bulunan ancak çalışmayan kişilere de hak verilecek şekilde genişletildiğini söylemeliyiz. Türk vatandaşlarının başta Batı Avrupa ülkeleri olmak üzere, yurtdışına çalışmaya gitmesi, 1950'li yıllardan başlayarak ülkemiz için sosyal bir olgu haline geldi. Bugün "gurbetçi" kavramı dediğimizde, ülkemiz için bazen karikatürize de edilebilen bir kişilik tipi göz önüne gelir. Bu tanıma giren kişiler ve aile fertlerinin sosyal sorunları da çeşitli yönleriyle bir çok platformda ele alınıyor. Sosyal güvenlik alanında, gurbetçi işçilere yurtdışı borçlanma hakkı, ilk kez 30 Mayıs 1978 tarih 2147 Sayılı Kanun'la getirildi. Yurtdışı borçlanma hakkının kaldırılacağı haberlerinin geldiği bu günlerde, sürekli olarak gurbetçilere borçlanma hakkının, o tarihlerde ülkeye döviz kazandırmak için düşünülmüş bir formül olduğuna vurgu yapılıyor.
DÖVİZ KAYNAĞI
Elbette 1970'li yılların sonlarında ülkenin koşulları göz önüne alındığında, gurbetçi dövizleri ekonomi için en önemli bir kaynak oluşturuyordu. Bu nedenle 2147 Sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte, yurtdışında çalışmaya devam edenlerin borçlanma primlerini döviz üzerinden yatırmalarına karar verilmişti. Buna karşın kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin dönüş yapmış olanlar, borçlanma primlerini Türk Lirası üzerinden yatırma imkanı buldu. Bu da 2147 Sayılı Kanun'la sağlanan yurtdışı borçlanma hakkının, sadece ülkeye döviz kazandırmak için getirilmiş bir uygulama olduğu iddiasını çürütüyor. Kısacası, devlet bir taşla iki kuş vurmuştur. Hem gurbetçi işçilerin sosyal güvenlikle ilgili çok önemli bir sorunları çözülmek istenilmiş, hem de ekonominin en sıkışık dönemlerinde önemli bir döviz kaynağı elde edilmiş oldu.
Gurbetçi işçilerin sosyal güvenlik alanındaki en önemli sorunu, Türkiye ile çalıştıkları yabancı ülkeler arasında emeklilik yaşı ve konusundaki farklılıklardı. Çünkü bizde o dönemlerde 506 Sayılı Kanun'un ilk yürürlüğe girdiği halindeki emeklilik koşullarında zamanla yapılan değişikliklerle emeklilik yaşı hayli düşürülmüş ve Avrupa ülkeleriyle bu açından büyük farklar oluşturan, genç emeklilik uygulamasına çoktan geçilmişti. Bu durum ülkeye kesin dönüş yapan ya da yapmayı düşünen gurbetçi işçiler açısından büyük handikaptı.
EN BÜYÜK ENGEL
Fakat gurbetçi işçiler için asıl büyük engel çalışmaya gittikleri ülkelerde vatandaşlık ya da ikamet haklarının bugün olduğu gibi geniş olmamasıydı. Bu da gurbetçilerde bir tedirginliğe yol açıyor, bir an önce yeterli birikime ulaşıp, Türkiye'ye dönüş yapmak onlar için en büyük hedef oluyordu. Zaten çalışmaya gittikleri ülkelerde de bir süre sonra, primlerini iade alıp ülkelerine dönmeleri teşvik ediliyordu. Bu nedenle gurbetçiler için belirli bir birikime ulaşıp geri dönüş yapmak nihai hedefti.
Devam edecek...
(Kaynak: Yeni Asır | 30.10.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.