Geçtiğimiz dönemlerde trafikte seyir halindeyken yanmaya başlayan otobüs ve kamyon haberlerini hepimiz hatırlıyoruz.
Bu haberleri duyan ve yorumlayan hemen herkes yangın sebebinin 10 numara yağ kullanmak olduğunu söylüyordu. Hepimizin malumu, otobüs veya kamyon şoförleri yaptıkları işten kazanç elde edebilmek, ihaleleri kazanmak ve kârlarını artırmak için yüksek ÖTV sebebiyle dünyanın en pahalı akaryakıtını alıp kullanmak yerine biraz inceltici kullanarak 10 numara yağ dediğimiz madeni yağları yakıt olarak kullanmayı tercih ediyor. Uzun süre bu yakıtla çalıştırılan motorun belirli aralıklarla temizlenip bakımdan geçirilmesi gerekiyor. Tamirattaki yüksek maliyete rağmen şoförler bu yolu kullanmayı daha kârlı buluyor. Ancak mekanik arızaların ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağı bilinemediği için bu tür ağır zayiata sebep olan kazalar yaşanabiliyor. Hükümet bu tür sosyal sonuçlara sebep olan 10 numara yağ kullanımının önüne geçmek için bir dizi tedbir aldı. Bunlardan birincisi 10 numara yağın ÖTV’sinin yükseltilmesi oldu. Şimdi de geriye yönelik suiistimallerin sorgulamasını yapmak üzere incelemeler başlatılmış durumda.
Yakıt olarak kullanılmaya uygun motor yağlarının, normal oranda vergilendirilip satılmaları halinde vergisel bir ceza ile muhatap kalınmıyor. EPDK ve diğer kurumlar, bu ürünleri satmayı birtakım izin ve ruhsata bağladı ancak bu ruhsatı alanlar veya denetim eksikliğini fırsat bilip ruhsatsız satış yapanlar piyasaya bol miktarda motor yağı satışı yaptı. Dediğim gibi vergisi ödenmiş yağların satışında maliyenin yapabileceği bir şey yok. Vergi incelemeleri daha çok indirimli oranda satılan motor yağlarının gerçekten mevzuata uygun şekilde satılıp satılmadığının tespiti için yapılıyor. Daha önceki uygulamada, söz konusu madeni ve baz yağlarının ÖTV’si, bu yağları üretimlerinde ham madde olarak kullanan tekstil, boya, iplik, deri gibi stratejik endüstrilerden sanayicilerin ‘’ÖTV’nin yüksek tutularak girdi maliyetlerinin yükseltilmemesi ve bu şekilde ihracatta rekabet kaybına neden olunmaması’’ taleplerinin de etkisiyle diğer ürünlere göre daha düşük tutularak, kilogram başına 0,30 lira olarak belirlenmişti. Üstelik mevzuatta öngörülen şartları yerine getiren bazı üreticiler bu ÖTV’nin 22’de birini ödeyip geriye kalanını tecil-terkin ettirerek çok düşük oranda vergi ödemek suretiyle yüksek kazanç elde etme yoluna gidiyordu. Tecil-terkin müessesesi; mezkur yağların akaryakıt dışında bir ürün (boya, plastik vs.) üretiminde kullanılması halinde geçerlidir. Ancak birçok mükellef işi kitabına uydurarak piyasaya yakıt olarak kullanılmak üzere sattıkları yağları sanki sanayide kullanılmak üzere satmış gibi göstererek tecil-terkin müessesesinden faydalandı ve büyük vergi kayıplarına sebep oldu. Bakanlık hem sosyal bir sorun olması hem de motorinden elde edilecek yüksek vergi gelirinin azalmasına sebep olması sebebiyle bu alanda faaliyet gösteren firmaların peşine düşmüş durumda.
Lüks otoda vergi kaybı
Aynı durum biraz farklı olmakla beraber lüks otomobiller için de geçerli. Bineceği arabanın lüksünden vazgeçmek istemeyen bazı insanlar distribütördeki araba fiyatına göre dörtte bir oranında ucuz arabalar alabiliyor. Özellikle yüksek silindir hacimli arabalarda yüksek oranda ÖTV alınması sebebiyle lüks otomobillerde fiyatlar arasındaki fark büyük rakamlara ulaşıyor. Daha önce gümrükten girerken düşük şekilde beyan edilen ve cüz’i şekilde ödenen gümrük, ÖTV, KDV vergileri sayesinde piyasa fiyatının çok altında bir fiyata mal edilen arabalarda Gümrük idaresinin uygulama değişikliğine gitmesi sebebiyle yeni yöntemler uygulanmaya başlandı. Artık Gümrük Vergisi hesaplanırken beyan edilen arabanın piyasa fiyatı baz alınıyor. Ama nihai tüketicinin otomobili alıp tescil ettirmesiyle tahakkuk ettirilen ÖTV, gümrükte beyan edilen matrah üzerinden hesaplanmıyor. Farklı yollarla aşındırılan ÖTV matrahı çok düşük gösterilerek ÖTV’nin olması gerekenin çok altında hesaplanması sağlanıyor. Normalde Maliye bu şekilde matrah aşımının önüne geçecek şekilde bir düzenleme yapmıştı. Ancak alınan her tedbir yeni bir usulsüzlüğün yolunu açıyor. Şimdi araçlar birkaç el değiştirerek ve araya fason şirketler konularak nihai tüketiciye ulaştırılıyor. Her aşamada yapılan indirimle ÖTV matrahı ciddi manada aşındırılıyor. Bu arada hesaplanan düşük tutardaki ÖTV’lerin ödenip ödenmediği de meçhul.
Araba ÖTV’lerinde bir diğer kaçak da ekonomik krizin etkilerini azaltmak üzere 2009 yılında yapılan ÖTV indiriminin son günlerinde indirimli oranda satılmış gibi tescil ettirilen araçların, daha sonra artırılmış oran üzerinden satılıyormuş gibi fiyatlandırılması ile oluşmuştu. Bu yöntemle satıcılar vergi farkından kaynaklanan fiyat artışından elde edilen geliri ceplerine atmış oldular.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 16.10.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.