Katma Değer Vergisi Kanunu açısından vergiye tabi olan mal ve hizmet kapsamı son derece geniştir.
Verginin konusu teslim ve hizmetler olarak belirlenmiştir. Özel bir istisna maddesi konulmadığı sürece tutarına bakılmaksızın her türlü mal satışı teslim kapsamında vergiye tabi olmakta, her türlü hizmet de yine hizmet ifası kapsamında KDV'ye tabi olmaktadır. Bu nedenle örneğin şahsa ait bir dairenin kiralanması şayet kanunun 17'nci maddesinde özel olarak istisna edilmemiş olsaydı KDV'ye tabi olacaktı.
Biz bu yazıda genel olarak KDV konusuna neyin girip girmediğini ayrıntılı incelemeyeceğiz. Sadece internet ortamında yurtiçi veya yurtdışı sağlayıcılardan bedeli ödenmek suretiyle yapılan program indirilmesi konusuna dikkat çekmek istiyoruz. Konuya bu aşamada girme nedenimiz durumun basına intikal edip kamuoyu gündemine girmesi...
Meselenin özü ne?
Birçok vatandaş bilgisayarına veya kullandığı telefonuna yeni programlar indirmektedir. Bu programların birçoğu için herhangi bir bedel de ödenmez. Ama bazı programlar, oyunlar veya filmler bedel karşılığı indirilebilir. Bu programlarda oyun, müzik veya film indirmek isteyenden kredi kartı bilgisi girmek suretiyle bedelini ödemesi istenir. Bazı programlar için ise önceden kredi kartı bilgileri de girilmek suretiyle bir üyelik oluşturulur. Bu uygulama daha ziyade cep telefonlarında böyledir. Önce kredi kartı numarası bilgisi ile bir nevi açık hesap oluşturulur. Daha sonra şayet indirdiğiniz program paralı ise bedeli kredi kartınızdan çekilir. Zaten site size programın bedelli mi bedelsiz mi olduğu bilgisini verir. Bedelli ise tutarın kredi kartınızdan tahsil ediliyor olduğu bilgisi de yine size gelir.
Tartışmanın nedeni ne?
Buraya kadar her şey yolunda. "Ne var bunda, bunu biz zaten biliyoruz" diyenler olabilir. Mesele bunu bilmekte değil bu işlemin yüklediği KDV sorumluluğu noktasındadır. Maliye Bakanlığı'nca 14 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 117 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği öncesinde de bir sorun yoktu. Sorun bu tebliğle sanki asgari haddin ortadan kalkmış olması görüntüsünden kaynaklanmaktadır.
Bu tebliğin 2.1 bölümünde; hizmet verenin Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığı durumlarda, KDV'nin tamamının, hizmetten faydalanan yurtiçindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceğini söylemektedir. Aslında sorun burada da değil. Zira yurtdışından sağlanan hizmetlere ilişkin tevkifat uygulaması 15 seri nolu KDV Genel Tebliği ile başlıyor. En son 2005 yılında yayınlanan 91 seri nolu tebliğde de aynı hüküm geçerli. Fakat fatura düzenleme sınırı altındaki işlemler için tevkifat gerekmediği o tebliğde açık olarak belli.
Son tebliğde de kısmi tevkifat uygulaması bölümünde 1000 TL altındaki işlemler için tevkifat uygulanmayacağı belirtilmiştir. Fakat bunun tam tevkifat uygulaması söz konusu olan işlemleri kapsayacağı konusu biraz karanlıkta kalmaktadır. Bize göre hem 91 seri nolu Genel Tebliğ'deki uygulama hem de düzenlemenin amacının bu tür işlemleri kapsamak olmadığı düşünülerek bu işlemlerin tevkifat kapsamında olmadığı değerlendirmesini yapmak gerekiyor. Zaten tebliğde sayılan örnekler de bunu teyit eder mahiyette. Aksi kabul, fiilen uygulama imkânı olmayan, astarı yüzünden pahalı ve kargaşa ortamı yaratan bir sonuca yol açacaktır. Şayet herhangi bir sınır olmadan yurtdışından sağlanan hizmetlerden tevkifat yapılacaksa burada tevkifat sorumluluğunun kredi kartını veren bankaya ait olması uygulama kolaylığı sağlayacaktır. Ama şu anki durumda 1000 TL'nin altındaki işlemler için tevkifat uygulanmayacağı değerlendirmesini yapmak en doğru çözümdür.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 10.10.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.