Eylül ayı dünya ve Türkiye ekonomisi açısından önemli kararların alındığı bir ay oldu.
ABD ve AB merkez bankalarının parasal genişleme kararlarının ardından Türkiye Merkez Bankası faiz koridoru üst bandında 1,5 puanlık bir indirime giderek üst bandı %10'a çekti.
Maliye Bakanlığı ocak-ağustos bütçe gelişmelerini açıkladı. Bütçe gelişmelerine ilişkin açıklamanın hemen ardından, bütçede bozulma olduğu yönünde daha önce Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in bir anlamda kamuoyunu hazırlamaya çalıştığı durumun rakamlara da yansıdığı ortaya çıktı.
Bütçede bozulma ne ölçüde?
Ocak-ağustos bütçe giderlerinde %16,3'lük bir artış olduğu, geçen yıl aynı dönemde bütçede öngörülen harcamaların %62,6'lık bölümü gerçekleşmişken bu yıl 2,7 puanlık bir artışla %65,3'lük bölümü gerçekleşmiş oldu. Buna karşılık gelir tarafında artış yalnızca %10,8 oldu. Gelir kaleminin temel ayağı vergi gelirlerinde ise %7,5'te kaldı. Vergi gelirlerindeki gerçekleşme de geçen yılın 1,2 puan gerisinde kaldı.
Bütçede yaşanan bu gelişmeler uzun süredir alışılmış ve de kamuoyunun alıştığı performansın biraz gerisinde kalıyordu. Yoksa bütçe gerçekleşmeleri yine Mastrich kriterlerinin altında bir açıkla yılın kapatılmasına imkân veriyordu. Harcama kalemlerinde en önemli artış %21,9 ile cari transferler kaleminde ve %16,8 ile personel giderlerindeydi. Bu oran faiz hariç harcamalardaki artış oranıyla da neredeyse aynıydı. Faiz giderlerindeki artış oranı da harcama tarafındaki genel artış oranının altında olmakla beraber hiç de azımsanmayacak bir ölçüde %14,2 olmuştu.
Harcama tarafında bu gelişme yaşanırken vergi gelirleri tarafındaki artışın sınırlı kalması özellikle dahilde alınan KDV gelirinin sadece %2,6 artması, ithal KDV'nin ithalatın seyri nedeniyle doğal olarak hiç artış göstermemesi, diğer kalemlerde artış trendinin büyüme seyrine uygun olmasına rağmen ekonomi yönetimini tedbir alma noktasına getirmiş olmalı ki, son vergi artış kararı alındı.
Tedbir kararının ana nedeni ne olabilir?
Bu karar ile ekonomi yönetiminin piyasalara; mali disiplinden herhangi bir taviz verilmeyeceğini, bu konuda kendilerinin bugüne kadar kazanmış olduğu kredibilitede herhangi bir tereddüde yer vermek istemedikleri mesajını vermeye çalıştıklarını düşünüyoruz.
Alınan vergi tedbirleri ile en azından bu yıl bütçesine yaklaşık 3 milyarlık bir ek gelir sağlanması, bundan da önemlisi gelecek yıl bütçesi için 11-12 milyar TL ek vergi yaratılma imkanı sağlanması suretiyle devlet borçlanma faizlerinde herhangi bir tersine gelişme yaşanmaması amaçlamış olmalıdır. Çünkü hem uluslararası konjonktür hem de iç koşullarda tam olumlu bir hava yaşanmaya başlamışken bu havanın bozulmaması önemliydi. Daha yeni Merkez Bankası faiz koridoru üst diliminde indirime gitmiş, ekonomide yapılan frenlemenin biraz gevşetilme zamanı gelmişti.
Peki şu soru sorulabilir. Merkez Bankası'nın tam frenleri gevşetmeye başladığı bir ortamda yapılan bu vergi artışları tersine bir etki yaratmayacak mıdır?
Bize göre tapu harcı ve 1600 cc'ye kadar olan binek araçlar ÖTV'sinde yapılan 3 puanlık artış dışındaki kısımlar piyasayı bu anlamda çok olumsuz etkileyici bir durum yaratmayacaktır. Otomobil ÖTV'sinde yapılan artışın da sınırlı tutulması otomotiv firmalarına "vergiyi biz karşılıyoruz" kampanyası ile yeni satış imkanı yaratabilecektir.
Önemli olan otomobil alıcılarının daha düşük maliyetle kredi imkanı bulmalarıdır. Bu anlamda alınan önlemler Merkez Bankası'na yakın bir gelecekte sadece faiz koridoru üst bandında değil gösterge faiz oranında da indirimlere imkan sağlayabilecektir. Bu yönüyle alınan bu önlemler Merkez Bankası önlemlerinin etkisini azaltmak bir yana, elini daha kuvvetlendirici bir sonuç doğurabilecektir.
(Kaynak: Bugün Gazetesi | 26.09.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.