Bu haftaki başlığı ILO'nun (Uluslararası Çalışma Teşkilatı) geçen hafta kendi web sayfasında yayınladığı başlıktan aldık. Başlık ilginç, ancak bir o kadar farklı olanı da, ILO'nun Türkiye hakkında ilk kez bu denli olumlu bir tespitte bulunması.
ILO: Türkiye işsizlikte başarılı oldu
ILO'ya göre, "Türkiye birçok Avrupa ülkesinden daha iyi ve sağlam olarak krizin üstesinden geldi. Peki, bunu nasıl yaptı?".
2009 yılında gayri safi yurt içi hâsılada yaşanan %5'lik daralma ve işsizlik oranının %14'lere sıçraması Türkiye'nin küresel ekonomik krizden (büyük durgunluktan) oldukça etkilendiğini göstermekteydi.
Ancak ILO'ya göre, çoğu Avrupa ülkesinin aksine, Türkiye, kriz sonrası toparlanmayı oldukça iyi yönetti. 2011'in ilk aylarında işsizlik oranı kriz öncesi döneme dönerken 2011 Mart'ında %11'in altına geriledi. Hatta 2012 yılı oranları işsizlikte kriz öncesi oranların da altına düştü. Son açıklanan işsizlik oranı ise yüzde 8.2. Bu oran 2001'in 3. çeyreğinden bu yana yakalanan en düşük oran.
İşsizlikte yakalanan bu seviyenin arkasında ücret dışı emek maliyetlerinin azaltılması var
ILO, Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde, bu toparlanmanın arkasında hangi politika setinin yattığını esas olarak tartışmaya açmakta.
Makroekonomik dengeyi gözeten politikaların yanında hükümetin kriz sürecinde ücret dışı emek maliyetlerinin azaltılmasına yönelik bir dizi önlem alması ve bunun işsizliği yavaşlatması ILO'nun temel argümanları arasında.
Nitekim bu maliyetlerin azalması kriz süresince firmaları işten çıkarmalar yerine yeni istihdam için boş pozisyonları doldurmaya itti. Bu durumun bir diğer sonucu da kayıtdışı istihdamın görece maliyetinin artması nedeniyle kayıtdışı istihdam oranındaki azalma oldu. ILO'nun genel olarak tespiti bu.
Sosyal güvenlikteki işveren prim paylarının azaltılması etkili oldu
Gerçekten de, ILO'nun bu tespitleri doğru. Özellikle krizin hemen başlangıcında uygulamaya geçirilen bir takım tedbirler etkili oldu. Sosyal güvenlik primi işveren payının azaltılması, genç istihdamına yönelik teşvikler, uzun süreli işsizler ve kadınlara yönelik istihdam teşvikleri ve özellikle yüksek vergi indirimi öngören ve daha az gelişmiş bölgelere yönelik hazırlanan yatırım paketleri istihdamdaki bu hızlı toparlanmanın alt yapısını oluşturdu.
Örnek olarak, Ekim 2008'de işverenlerin uzun vadeli sigorta kolları için ödediği prim oranı %19.5'ten %14.5'e düşürüldü. Bu aradaki parasal fark ise devlet tarafından üstlenildi. Bu düzenlemenin etkisiyle 2009 yılında 61 bin, 2010 yılında ise 63 binden fazla yeni istihdam gerçekleşti.
Genç ve kadın istihdamına yönelik tedbirler önemli
Bu düzenlemelere ek olarak genç ve kadın yeni istihdamına yönelik beş yıl süreli, işveren payının devletçe üstlenilmesine yönelik düzenlemeler de olumlu sonuçlar verdi.
Yine ILO'ya göre, Türkiye'de bu önlemlerin sonucu olarak 730 bin yeni istihdam sadece 2011 in ilk iki ayında gerçekleşti. Bu rakam toplam imalat sektörü istihdamının %17'sini ifade etmekte. Daha da önemlisi bu süreçte yaratılan yeni istihdamın daha fazlası kadınlar için yaratıldı. Cinsiyet anlamında ayrımcılığın bulunduğu Türkiye işgücü piyasası açısından bu sonuç oldukça önemli. Kayıtdışı istihdam oranı da 2001 yılındaki %53'lük orandan sonra 2011 yılında %40 seviyelerine geriledi.
Peki, bu politikalar kalıcı bir istihdam yapısı ortaya çıkarabilir mi?
ILO'nun bu tespitleri doğru olmakla beraber, asıl tartışılması gereken, bu politika setinin sürdürülebilir olup olmadığı. Nitekim ILO'nun da belirttiği ve bizim de katıldığımız temel endişe, bu politikaların kamu bütçesi üzerinde yeni yükler yaratacağı gerçeği.
Bu noktada ILO raporunda yer alan en ilginç tespit; "vergi oranları yükseltilmezse istihdam artışının sürdürülemeyecek olması". Ayrıca, bir diğer tespit de, uygulanan bu politikaların sosyal güvenlik sisteminin gelir - gider dengesini bozacağı yönünde.
Gerçekten de, sosyal güvenlik harcamalarının işveren primleri yerine genel kamu bütçesinden finanse edilmesi sosyal güvenlik gelir - gider dengesini bozacaktır. Ayrıca kısa vadede sosyal güvenlik primi işveren payının düşürülmesi işgücü talebini ve istihdamı arttıracak ancak uzun dönemde anlamlı bir katkı sağlayıp sağlayamayacağı da tartışmalıdır.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 23.08.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.