Değerli DÜNYA okurları, 17 Ağustos'ta yayımlanan yazımızda şu sıralar vergi idaresi ile karşılaştığımız sorunları paylaşmaya başlamış, ilk beş sorunla ilgili kısa açıklamalar yapmis,14 maddelik bir listenin geri kalanlarının sadece başlıklarını zikretmiştim. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Değerli DÜNYA okurları son yıllarda mükellefin hukukunu korumaya dönük, ardı ardına önemli ve yerinde düzenlemeler yapıldı. Bunları görmemek, takdir etmemek mümkün değil.
Halen uygulamada bazen sorunlar yaşıyoruz. Bunu da doğal karşılıyoruz. Yaşadığımız sorunları kişiselleştirmeden genelleştirme, vergi idaresinin değerli yöneticilerinin bilgisine sunarak, yapacakları düzenlemelerde dikkate alabilecekleri notlar oluşturma gayretindeyiz.
Aslında yazdıklarımızın tamamını da bu niyet ve duygularla kaleme alıyor olduğumuzu da tüm samimiyetimle paylaşmak isterim. Gerek idari görevlerde, gerekse denetim görevlerini sürdürmekte olan arkadaşlarımızın gayretlerini görmememiz, takdir etmememiz mümkün değil.
6. Credit note KDV ye tabi mi?
Değerli DÜNYA okurları vergi incelemelerinde, geçen senelerde, şirketlerin daha önce ithal ettiği mallarla ilgili olarak daha sonra satıcılardan aldığı iskonto mahiyetinde olan "credit note" larla ilgili olarak, "Bunlar aslında ciro primidir, ayrı bir hizmettir, dolayısıyla KDV'ye tabidir" iddiasında bulunuyordu.
Vergi İdaresi de verdiği çok sayıda muktezada aksini söylese de, konu bir kez inceleme raporuna bağlantımı, yargıda müktezalarının aksine tarhiyatları savunuyordu.
Oysa simdi vergi idaresi ciro primleri ile ilgili 25 yıldır sürdürdüğü iddiasından bile vazgeçip, "Ciro primleri de bir nev'i iskontodur" şeklinde açıklama yaptı. Ki, bizce de doğrusunu yaptı.
Ancak halen yargıda credit note'ların KDV'ye tabi tutulduğu tarhiyatlarla ilgili devam eden davalar var ve bu davalarda idare pozisyon değiştirmedi. Yani yaptığı işlemi savunmaya devam ediyor. Oysa yeni tebliğ açıklamaları dikkate alındığında Gelir İdaresi'nin davadan feragat etmesi gerekmektedir.
7. Düşük oranlı KDV'ye tabi malların bedellerini mal-hizmet diye ayrıştıracak ve ayrı KDV mi uygulayacağız?
Değerli DÜNYA okurları, şahit olduğumuz bir incelemede, bir şirket, alıcıyla yaptığı bir mal (tarım urunu) tedarik sözleşmesi çerçevesinde, elleçleyip, paketlediği mali müşterinin istediği vasıfta, istediği zamanlarda, müşterinin is yerinde teslim etmekte ve mal için belirlenmiş düşük KDV oranını uygulamaktayken eleştirildi.
Mal için düşük oranlı KDV uygulanacağı ancak her ne kadar sözleşmede belirtilmese de isin gidişatında elleçleme, paketleme, depolama, nakliye ve finansman hizmeti de veriliyor olduğu için, bu kısmın mal bedelinden ayrılarak genel oranda KDV uygulanması gerektiği iddia edildi.
Bu iddianın temel dayanağı olarak da şirketin son yıl yaptığı sözleşmede bu mal bedeli ve hizmet bedeli şeklinde iki ayrı fiyatlama yapmış olması gösterildi.
Şayet bu yaklaşım genele yaygınlaştırılırsa bütçe de gelir sorunu kalmaz. Aslında. Bu yazım bir genel ihbar da kabul edilebilir. Bundan da bir gelir elde edilirse bana da ihbar ikramiyesi vermeyi unutmayın.
Şaka bir yana, Türkiye'de tarım ürünlerinin çok büyük bir bölümü en azından "alıcının adresine teslim" satılmaktadır. Sadece nakliye kısmını ayırıp normal oranda KDV olacaktı yapmamışsın dense ,cezası, faizi derken epey bir gelir oluşur. Ancak böyle bir iddiayı ileri sürmek bizce hukuken hiç bir şekilde mümkün değildir.
8. Tutanaklarda halen yaşanan sorunlar
Değerli DÜNYA okurları, artık azalsa da halen vergi inceleme tutanaklarında, mükellefe sorulan soruların cevaplarının da inceleme elemanı arkadaşlarımızca hazırlandığını müşahede ediyoruz.
Mükellefin cevabı şeklinde tutanakta yer alan ifadeye de ancak rötuş izni verme gayretine girebiliyorlar.
Bu tartışmaların önüne geçebilmenin en pratik yolu tutanakta mükellef açıklamalarına hiç yer verilmemesi, mükelleften yazılı izahat istenecek konuların ayrı bir yazı ile mükellefe sorulmasıdır.
9. İncelemede süre sınırı kimi bağlar?
Mali İdare'nin değerli yöneticileri, bildiğiniz gibi kanunla incelemelerle ilgili bir sure siniri getirildi. Ancak daha ilk etapta gördük ki bu süreye uyulmamış olması bizi ilgilendirmiyormuş. Sizin iç işinizmiş.
O zaman Vergi Usul Kanunu'nda neden düzenlendi? Kamuoyuna mükellef hukukunu korumaya dönük bir düzenleme diye tanıtılmadı mı? Eğer farklı bir amaç olsaydı Teşkilat Kanununda düzenlenmesi veya sadece disipline donuk bir iç yönetmelik hükmü olması gerekmiyor muydu?
10. Kanuna ve tebliğe aykırı raporu işleme koymak gerekir mi?
Değerli DÜNYA okurları, Vergi Usul Kanunu'nun 339'uncu maddesi ve 119 seri nolu KDV genel Tebliği'nin ilk paragrafı dikkate alındığında, yeni düzenlemelerin ileriye dönük uygulanması gereği son derece sarihtir. Yine yapılan yeni düzenlemelere göre, inceleme elemanlarının yasaya, tebliğe aykırı rapor yazamamaları gerekir, velev ki yazdılar işleme konulmaması gerekir.
Değerli DÜNYA okurları sorunları yazmaya aşağıdaki başlıklar itibariyle gelecek yazımda devam edeceğim.
11. Okuma komisyonları yasak savma komisyonları olmamalı
12.Olmayan faize KDV
13.Kara liste uygulaması başka bir adla devam ediyor
14. Vergi Denetim Kurulu bu sene mükellefleri "Merak"la inceledi
15. Royalty ödemeleri reddedilebiliyor
16.Yurt dışına yapılan hizmet bedeli ödemeleri reddedilebiliyor
17. Hizmet bedelleri know-how bedelidir iddiasında bulunulabiliyor
18. İlişkili şirketlerden alınan mallarla ilgili transfer fiyatlaması iddiaları
19. KKDF sorunu devam ediyor
20. İki ateş arasında kalmak: Gümrük-Gelir İdaresi
21. Demoklesin kılıcı: İhtiyati haciz tehdidi
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 22.08.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.