Yeni İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu, işverenlere, işyerlerinde risk değerlendirmesi yapma yükümlülüğü getirmiştir. Bu, Türk çalışma hayatı açısından yeni bir kavram diyebiliriz. Aslında çalışma hayatında işveren olmak, aynı zamanda risk almak anlamını da taşımaktadır. Bu risklerin içerisinde, işyerinde meydana gelebilecek kazaların olumsuz sonuçları da vardır. İşveren olan kişi bu muhtemel riskleri de önceden planlayıp göze almış olur. Fakat bizde işverenlerin önceden planladığı riskler, çoğu kez sadece ticari hayatın getirdiği hamlelerle sınırlı kalır. Kazalara karşı tedbir alma çoğu kez işverenin kafasında gerçekleşen ve yüzeysel önlemlerden ibarettir. İşyerinde meydana gelebilecek çeşitli kazalara karşı kapsamlı bir risk planlaması yapan işveren sayısı çok azdır.
KARINCA DUASI
Çok sayıda işverenin işyeri kazalarına karşı aldıkları önlem, işyerlerine karınca duası asarak gerçekleştirdikleri olumlamadan ibarettir. Örneğin geçmişte ayakkabı toptancılığı yapan bir dostum, kullandığı deponun kapısı sağlam olmadığı için ilkinde hırsızlardan, su tesisatı ve hortum bulundurmadığı için de ikincisinde deposunda çıkan bir yangın sonucu aldığı darbelerle tüm birikimini kısa sürede yitirmişti. İşte 6331 sayılı kanun, işveren ve çalışanlarını bu tür olumsuzluklardan koruyabilmek için onlara işyerlerinde risk değerlendirmesi yapma veya yaptırma yükümlülüğü getirmekte. Risk değerlendirmesi yapılırken de,
- Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu,
- Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi,
- İşyerinin tertip ve düzeni,
- Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu göz önünde bulundurulacaktır.
Yapılacak risk değerlendirmesinin sonucu, o işyerinde alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipman belirlenecektir. İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile çalışma şekilleri ve üretim yöntemlerinin her şeyden önce o işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir nitelikte olması ve sağlık ve güvenlik yönünden çalışanların korunma düzeyini yükseltmesi gerekir. Doğal olarak bunların gerçekleşebilmesi için öncelikle çalışanların maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılması şarttır.
ACİL DURUM PLANI
Bunların yanı sıra işverence, işyerinin çalışma ortamı, kullanılan maddeler, iş ekipmanı ve çevre şartları dikkate alınarak meydana gelebilecek acil durumlar belirlenip, bunların çalışanlar ve çalışma ortamına vereceği zararları giderecek şekilde bir acil durum planı hazırlanmak zorundadır. Bu plan önleme, koruma, tahliye, yangınla mücadele ve ilk yardım gibi konularda özel planlamalar yapmayı, uygun donanıma sahip, eğitimli yeterli sayıda personeli görevlendirmeyi, bunlara gerekli araç ve gereçleri sağlayarak her zaman hazır bulundurmayı, personele yeterli eğitimi aldırıp tatbikatları yaptırmayı da içermektedir. İşverence özellikle ilk yardım, acil tıbbi müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele konularında, işyeri dışındaki kuruluşlarla irtibatı sağlayacak gerekli düzenlemeler de yapılacaktır.
İşyerinde acil bir durumun ortaya çıkması halinde işveren, çalışanlarına işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için bir tahliye planı da hazırlayacaktır. İşveren bu türden durumlarda çalışanlarına işyerini tahliye etmeleri için gerekli talimatları verip, durumun devamı süresince de gerekli ekipmana sahip olup özel olarak görevlendirilenler haricinde diğer çalışanların işlerine devam etmelerini isteyemez.
Okurlara Tavsiye
Ben, 18/09/1969 doğumluyum. Askerliğimi 26.11.1989-25.05.1991 devresinde yaptım. 20/08/1993-31.01.2010 tarihleri arasında TEKEL'de SSK'lı olarak çalıştım. 15/04/2010 tarihinden bu yana da Tarım Bakanlığı'nda 657 sayılı kanuna tabi 4/c'li olarak çalışmaktayım. Bizi Emekli Sandığı'na atacaklarmış diye söylenmekte. Bunun bir zararı olur mu?
Askerliğinizi borçlanarak sigortalılık başlangıcınızı 20/08/1993 tarihinden 18 ay geriye çekip 20/02/1992 yaparsınız. Bu durumda 25 yıl sigortalılık 53 yaş 5 bin 600 günden emekli olursunuz. 25 yıl 2017 yılında tamamlanacak. Fakat 53 yaş 2022 yılında dolacak. 657 sayılı kanun 4/c statüsündeki geçici personelin 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'na tabi tutulacağına pek ihtimal vermiyorum. Fakat bu mümkün olsa da yine 53 yaşında emekli olacaksınız. Tek fark 25 tam yıllık hizmet aranması. Kamu kuruluşunda çalıştığınız dikkate alındığında emekli oluncaya kadar 9 bin güne zaten ulaşacaksınız. Kanımca sizin için fazla sorun teşkil etmeyecektir.
(Kaynak: Yeni Asır | 10.08.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.