İşçinin ve işverenin en sorunlu konusu olduğundan olsa gerek bize gelen soruların önemli bir kısmını kıdem tazminatı ile ilgili sorunlar oluşturuyor. İsmini vermek istemeyen bir okurumuz da, "Bir Firmada 1999 yılında çalışmaya başladım (Sigorta başlangıcım 1987). 2008 yılında emekli oldum. İşyeri 1 günlük giriş -çıkış işlemi yaptı ve ben aynı iş yerinde çalışmaya devam ediyorum. 2008 yılında emekli olduğumda işveren kriz sebebiyle tazminatımı ödeyemeyeceğini söyledi. Bende, bütün haklarım saklı kalmak kaydıyla çalışmaya devam edeceğime dair bir kağıt imzaladım ve tazminatımı almadım. Bu yıl işten çıkarken bana 2008 yılındaki maaşım üzerinden hesaplanmış olan tazminatımı verdiler. Ben 2012 Temmuz ayındaki maaşım üzerinden hesaplanması gerektiğini iddia etsem de ispatlayamadım. Böyle olması gerektiğine dair Yargıtay kararları olduğunu da duydum. Bu konuda bana bilgi verebilir misiniz?" diyor.
Çalışma hayatında, aynı işçinin aralıklı olarak aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları görülmektedir. Bu çalışma sürelerinin kıdem tazminatı hesabında nasıl dikkate alınacağı yönünde tereddütler oluştuğu veya yanlış uygulamalar/bilgilendirmelerden dolayı işverenlerin fazla ödeme yaptıkları görülmektedir. Özellikle emekli olup kıdem tazminatı ödenmeyen işçilerin bu açıdan mağdur oldukları görülmektedir.
1475 sayılı Kanun'un 14/2'nci maddesinde, "İşçilerin kıdemleri, iş sözleşmesinin devamı etmiş veya fasılalarla yeniden aktedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır" denilerek işçinin aynı işyerinde fasılalarla veya aynı işverene ait farklı işyerlerinde değişik zamanlarda çalışması ve kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş sözleşmesinin sona ermesine rağmen önceki çalışmaları için kıdem tazminatının verilmemesi halinde, bu sürelerin toplamı üzerinden kıdem tazminatının hesaplanacağı gündeme gelmektedir. Yani, işçinin aynı işverene ait bir işyerinde aralıklarla veya değişik işyerlerinde farklı zamanlarda çalışması varsa, o zaman kıdem tazminatının hesabı tüm bu süreler üzerinden yapılacaktır.
İşçinin daha önceki çalışması kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyen bir nedenle son bulmuşsa, aksine görüşler olmakla birlikte, daha sonraki çalışmasının kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi halinde ilk çalışmalar kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.
Örneğin, bir işyerinde 3 yıl çalıştıktan sonra iş sözleşmesini istifa ederek sonlandıran işçinin, daha sonra tekrar aynı işyerinde 2 yıl çalıştıktan sonra, kıdem tazminatı hak edecek şekilde işten ayrılması halinde, ilk çalışmasında kıdem tazminatına hak kazanamadığı için sadece kıdem tazminatı ödenmesi gereken son çalışma süresi olan 2 yıllık hizmete uygun kıdem tazminatı isteyebilecektir.
Ayrıca, bir işçiye daha önceki çalışmaları sonucu kıdem tazminatı ödenmiş ve işçi tekrar aynı işverenin yanında çalışmaya başlamışsa daha sonraki çalışmalarının kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek bir nedenle son bulması halinde kıdem tazminatı ödenmiş ilk çalışmaları dikkate alınmayacaktır.
İşçinin çalışmasının kıdem ve ihbar tazminatını hak etmeyecek şekilde sona erdirildiğinin işverence ispatlanması gerekmektedir. Bu şekilde ispatlanamaması halinde aynı işyerinde ikinci defa çalışmaya başlayan işçinin iş akdinin kıdem tazminatı ödenecek şekilde sona erdirilmiş olması halinde her iki dönem çalışmalarının birleştirilerek son ücret üzerinden hesaplamaya göre kıdem tazminatının hesaplanıp hükmedilmektedir. Bu nedenle işçinin istifa vb. nedenlerle iş akdinin sona ermiş olduğunun yazılı olarak belgelendirilmesi önem taşımaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin T. 5.2.2009, tarihinde vermiş olduğu E. 2007/23503, K. 2009/1639 sayılı kararında da "1475 Sayılı Yasa'nın 14/2'nci maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir koşuldur. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem 10 yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz" denilmek suretiyle yukarıda açıklanan hususlara değinilmiştir.
Buna göre, emekli olduğu tarihte kıdem tazminatı ödenmeyen bir kişinin ikinci defa işten çıkartılırken son ücreti üzerinden ve tüm süreler toplanarak kıdem tazminatı ödenmesi gerekir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 03.08.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.