1956 yılından bu yana yürürlükte olan 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nun, ülke ve dünya ticaretinde yaşanan gelişmelere paralel olarak değiştirilmesi gerektiği herkes tarafından kabul edilmişti.
Yıllar süren bir mesai, toplumsal ve hatta siyasal uzlaşı ile hazırlanan ve 1535 maddeden oluşan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (Yeni TTK), 14 Şubat 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı ve genel anlamda 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Yeni TTK’nin hazırlık aşamasında akademisyenlerin, meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve ticaret hayatının öznesi konumundaki tüm iş çevrelerinin görüşlerine başvurularak “reform” niteliğinde bir kanun hazırlanmıştı.
Yeni kanun, Türk şirketlerinin kurumsal yönetim ilkelerinden olan şeffaflık, adillik, hesap verebilirlik ve sorumluluk kriterlerinin hayata geçirilerek yönetilmesini amaçlamıştı. Bu amacı gerçekleştirmek için de pek çok önemli düzenleme yeni TTK’de kendine yer bulmuştu.
Ancak, “Türk Ticaret Devrimi” olarak nitelendirilebilecek bu kanunun yürürlüğe girmesine sayılı günler kala büyük bir “budama” işlemi yapıldı. Yapılacak bazı değişikliklerde muhasebe meslek camiasının da dile getirdiği noktalarda az çok fikir birliği oluşmuştu ancak ne yazık ki maksat aşıldı. Budamayla 30 Haziran 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6335 sayılı kanun ile reform niteliğindeki 6102 sayılı yeni TTK, adeta“güncelleştirme kanunu” haline getirildi.
Bakın bu “budama” işlemi ile neler yapıldı.
- 6102 sayılı yeni TTK’de 16 başlık altında ve toplam 25 maddeyi etkileyen temel değişiklik yapıldı.
- 6102 sayılı yeni TTK ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’da 17 başlık altında, toplam 84 maddeyi etkileyen tali değişiklik yapıldı.
Bu değişikliklerden yeni TTK’nin ruhunu bozan başlıcaları şunlar:
1- Anonim, limitet, sermayesi paylara bölünmüş komandit ve merkezi yurtdışında bulunan şirketler ile şirketler topluluğunun; bilançosunun, gelir tablosunun, nakit akım tablosunun, özkaynak değişim tablosunun, yönetim kurulu faaliyet raporunun, kâr dağıtımı genel kurul kararının, denetçi görüşünün ve buna ilişkin genel kurul kararının, Türkiye ticaret sicili gazetesinde ve internet sitesinde ilan edilmesine yönelik zorunluluk kaldırıldı.
2- AŞ’lerde yönetim kurulu üyelerinden en az dörtte birinin yükseköğrenim görmüş olması şartı kaldırıldı.
3- Şirket ortaklarının şirkete borçlanma yasağı kaldırıldı.
4-bağımsız denetimin kapsamı oldukça daraltıldı. Bağımsız denetime tabi olacak şirketleri belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu’na verildi.
5- Denetçi raporlarının görece önemi azaltıldı.
6- İşlemlerin doğruluğunun sağlanmasında önemli işlevi olacağını düşündüğümüz işlem denetçiliği yasadan tamamen kaldırıldı.
7- Limitet şirketlerde, kuruluşta ve sermayenin artırılmasında, sermaye payı bedellerinin şirkete defaten ödenmesine ilişkin düzenleme sermayenin dörtte birinin kuruluş anında, kalan kısmının ise yirmi dört ayda ödenmesi şeklinde değiştirildi.
8- Limitet şirketlerde, şirket ortaklarının şirkete verdiği borçların iflas halinde en son sırada ödenmesi hükmü; şirketlerin, ortaklar tarafından mali açıdan desteklenmesini engelleyeceği gerekçesiyle kaldırıldı.
9- İnternet sitesi oluşturma zorunluluğunun kapsamı daraltıldı. Sadece Bakanlar Kurulu tarafından denetim kapsamına alınan şirketler, internet sitesi oluşturmak zorundalar. İnternet sitesine yalnızca kanunen yapılması gereken ilanlar sitesine konacak (yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşme ve sözleşme değişiklikleri, sermayenin artırımı gibi.)
10- Olması gerekenin dışında, başka bazı cezalar da azaltılarak caydırıcılık etkisi törpülendi.
Bu sıralananlar ve benzeri pek çok düzenleme görüyoruz ki, yeni TTK’yi sıradanlaştırdı.
Ne yazık ki, yeni TTK ifadesindeki “yeni”nin içi boşaltıldı gibi.
Bireysel Emeklilikte
Neler Değişti?
Geçen hafta “Doğmamış Kazanca Vergide Geri Adım” başlıklı yazımızda Bireysel Emeklilik Sistemi’ne (BES) ilişkin yapılan düzenlemeleri gündeme taşımıştık. Özellikle bireysel emeklilik sisteminden ve şahıs sigortalarından ayrılanlara yapılan ödemelerin tamamı üzerinden gelir vergisi alınması uygulamasının değiştirilmesiyle 11 yıldır süren bir hatadan dönüldüğünü anımsatmıştık.
Şimdi BES’te yapılan birkaç değişikliği daha dikkatinize sunmak istiyorum.
Sistemde yapılan değişiklikle 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren ücretlinin kendi şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigorta poliçeleri için ödedikleri primlerle ilgili matrah düzenlemesi geldi. Buna göre bu primlerin yarısı ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçe primlerin tamamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin yüzde 15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak koşuluyla ücret matrahından indirilebilecek.
Ayrıca, hayat ve şahıs sigorta poliçelerine dair ödenen primlerin ücret matrahından indirebilecek kısmı ücretin yüzde 5’inden, yüzde 15’ine yükseltildi. Ancak indirim tutarı eskiden olduğu gibi asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacak.
2013 yılından itibaren bireysel emeklilik sistemi katılım payları ise vergi matrahından indirilmeyecek. Ancak, bireysel emeklilik sistemi katılım payının yüzde 25’i kadarına devlet teşviki verilecek. Yapılacak devlet katkısı tutarı asgari ücretin yıllık brüt tutarıyla sınırlı olacak.
Katılımcı, devletin katkı payının; 3. yılın sonunda yüzde 15’ine, 6. yılın sonunda yüzde 35’ine, 10. yılın sonunda yüzde 60’ına, emeklilik durumunda da yüzde 100’üne sahip olabilecek. İşveren tarafından ödenenler hariç, katılımcı adına bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının yüzde 25’ine karşılık gelen tutar, devlet katkısı olarak hesaplanacak, müsteşarlık bütçesine konulan ödenekten ilgili hesaba ödenecek.
Katılımcı için bir takvim yılında ödenen ve devlet katkısı tutarının hesaplanmasına esas oluşturan katkı paylarının toplamı, hesaplamaya ilişkin dönemin sona erdiği tarihte geçerli brüt asgari ücretin hesaplama dönemine isabet eden toplam tutarını aşamayacak.
Devlet katkısı, katkı payı ödemelerinden ayrı olarak takip edilecek ve müsteşarlıkça belirlenen yatırım araçlarında yatırıma yönlendirilecek.
Eşimin ve Babamın Emekli Aylığını Alabilir miyim?
Emekli subay eşimin vefatı sonrası, dul maaş bağlanması için başvurdum. Ancak başvurumu, daha önce vefat eden milletvekili babam üzerinden yaptım ve maaş bağlattım. Eşimden de ikinci emekli maaşı hakkım var mı?Ayhan Kocaoglu
Kişilerin ölüm tarihleri ve kurumlarına bağlı olarak hem babadan hem de kocadan aylık alma imkânı olabilmekte. Dosyanızın incelenmesi ve hak tespitiniz için SGK’ye yazılı başvuru yapmalısınız.
(Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi | 26.07.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.