Bu köşede uzun zamandır özlük hakları ile ilgili yazı yazmıyorum. Aslında birçok meslek grubundan bu konu ile ilgili e-mailler alıyorum. Her grubun da kendisine göre haklı olduğu yönler var. Gel gör ki; idarecilerin ve hatta bakanlıkların da gözetmek zorunda oldukları bir denge, tutturmak zorunda oldukları hedeflerin varlığını da biliyorum.
Bu yüzden bu konulara çok fazla girmemeye gayret gösteriyorum. Ancak idarecilerin bu durumu, onların çalışanlardan gelen talepleri kulak ardı etmelerini mazur göstermez. Özelde çalışılan ilgili birimde, genelde tüm kamuda çalışanların haklarının adaletli bir şekilde tesis edilmesi gerekiyor.
Bu girizgahın sebebi vergi dairesi müdürlerinin taleplerinin bir türlü cevap bulmaması. Başta vergi toplama olmak üzere, mükellefi tespit, vergi beyannamelerini alma, tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin yanı sıra mükelleflerin sorunlarını dinleme, memurları sevk ve idare etme gibi birçok görevi bulunan vergi dairesi müdürleri durumlarından memnun değiller. Bunca yoğun ve sorumluluk gerektiren işlerin karşılığını alamadığına inanan müdürler birçok yöntemle sıkıntılarını üst düzey idarecilere duyurmanın yollarını deniyor. Bunu yaparken de çoğu zaman vergi inceleme yetkisinden hareketle kendilerini (eski) vergi denetmenleri ile kıyaslama yoluna gidiyorlar. Vergi denetmenlerinin kendileri gibi defterdarlık (daha sonra başkanlık) emrinde çalıştıklarını, onların özlük haklarının düzeltildiğini, kendilerinin de aynı şartlarda çalışmaları gerektiğini ifade ediyorlar. Bu yüzden sıkıntılarını sık sık dile getirmeye çalışıyorlar.
Kulvarları farklı olan iki birimin karşılaştırılması beraberinde birçok tartışma getiriyor. Çünkü vergi denetmenliği mesleği bağlı olunan birim neresi olursa olsun denetim, teftiş ve soruşturma yapan bir birimdir. Bu birime üniversite mezunları arasından sınavla eleman alınır, yetiştirilir ve yeterlik sınavından geçenlere başta vergi daireleri olmak üzere birçok yerin teftişi soruşturması ve esas olarak da vergi incelemeleri yaptırılır. Bu arada ihtiyaç olması halinde bu birimden başta vergi dairesi müdürlüğü olmak üzere birçok birime idareci de alınmıştır. Vergi denetmenleri hiçbir zaman vergi dairesi müdürlerine bağlı olarak görev yapmamıştır. Şimdilerde kurulan vergi denetim kurulunun çatısını da bu birimden gelen vergi müfettişleri oluşturmaktadır. Bu iki birimin kulvarları farklı olduğu için karşılaştırmanın daha dikkatli yapılması gerekir. Bununla beraber vergi dairesi müdürlerinin sorunlarının daha fazla kulak ardı edilemeyeceğini, kanayan yaraya çare bulunması gerektiğini tekrar hatırlatmak gerekir.
Futbolcu ve teknik direktörlere SGK incelemesi
Sosyal güvenlik alanında kayıt dışılık sadece sigorta yapılmamasıyla sınırlı değil. Sigorta yapılsa bile alınan ücretin oldukça altında sigorta bildirimi yapılarak da kayıt dışına yol açılıyor. Bunun en belirgin örneklerinden birisi de spor kulüplerinde yaşanıyor. Milyon dolar alan yerli ve yabancı futbolcu ve teknik direktörlerin aldığı ücretler asgari ücretten SGK'ya bildiriliyor. Bu da beraberinde prim kaybına neden oluyor. Duyduğuma göre SGK, prim kaybını önlemek amacıyla Futbol Federasyonu'ndan gerekli bilgileri almış. Söz konusu bilgiler ile kuruma yapılan bildirimler arasında çok büyük farklılıklar bulunuyormuş. Kurumun asgari işçilik incelemeleri kapsamında fark bulması halinde bildirilmeyen kazançları belirlenen tavana kadar gecikme zammı ve gecikme zammı ile talep etme, ayrıca her ay için iki asgari ücret idari para cezası uygulama yetkisi bulunuyor. Ayrıca bildirilen ücretlerin düşük bulunması halinde bu ücretler üzerinden gelir stopajı yönünden cezalı vergi tarhiyatı yapılması da söz konusu olacak. Bakalım buradan çıkacak cezalar kulüplerin mali dengesini ne kadar etkileyecek? Hatırlayacağınız üzere bazı takımlarımız futbolcu, teknik direktör ve devlete olan borçlarını ödemedikleri için Avrupa kupalarına katılım hakkını kaybetmişti.
Askerlerin SGK primlerini devlet ödeyecek
-Mevcut kanunlarımıza göre askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri sigortalı sayılmıyor. Ancak bu süreler arzu edilirse daha sonra ilgili kişiler tarafından borçlanılabiliyor. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülüyor. Böylece emeklilik için süreyi tamamlayamayanlar bu şartı sağlamak adına avantaj elde ediyor. Ancak borçlanmaya karar verenlerin borçlarını bir ay içinde ödemesi gerekiyor. Ödenmeyen borçlanmalar içinse yeni başvuru şartı aranıyor ve primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmıyor. Askerlik görevini yerine getiren kişiler mevcut asgari ücrete göre günlük 10 ile 65 TL arasında ödeme yaparak askerlik borçlanması yapabiliyorlar. Toplamda ise bu tutar 5.400 ile 35.000 TL arasında değişiyor. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanıyor. Bugünlerde askerlik görevinin yerine getirildiği dönemde kişilerin sigortalı olması ve primlerin devlet tarafından ödenmesi yönünde bir çalışma yapılıyor. Bu uygulama askerlik döneminde sağlık kapsamında olan kişilerin sigorta açısından da kapsama alınması ve yukarıda belirtilen borçlanma tutarını ödeme yükünden kurtarması açısından oldukça faydalı olacak.
(Kaynak: Zaman Gazetesi | 10.07.2012)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.